Coronavirüs’ten korunmak mümkün olabilir mi?

Dünya’da bugüne kadar 114.422 kişiyi enfekte ettiği tespit edilmiş ve 4027 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Coronavirüs; kimilerine göre çağın vebası olarak yorumlanan bir salgın hastalık.

İlk defa 29 Aralık 2019'da Çin'in Wuhan şehrinde deniz ürünleri satan bir markette çalışan 4 kişide görülen bu hastalık, daha önceki SARS ve MERS virūsleri ile aynı aileden geliyor.

Corona için Dünya sağlık örgütü 7 0cak 2020'de yaptığı açıklamada "2019 da görünen Yeni Corona virüs” anlamına gelecek "2019 novel Cov” adını verdi. Daha sonra ise isim “Covid-19” olarak açıklandı.

NELERE DİKKAT ETMELİ

Özellikle bağışıklık sistemi düşük ve hastalık riski yüksek insanların, özel risk grubunda yer aldığı bu ölümcül hastalıktan korunmak için neler yapmak gerekiyor ve nasıl bir hastalık ile karşı karşıyayız konularında kişiselleştirilmiş ve önleyici tıp hekimi Dr.Sibel Özgül’den bilgi aldık..

“Covid-19” çok hızlı yayılması ile ön plana çıkıyor. Bulaşma yollarına bakıldığında ise hasta olan kişinin 1,5-2 metre' den daha yakın iken hapşırma, öksürme gibi durumlar ile havaya saldığı virüslerin doğrudan ağız, burun göze ulaşması ya da yüzeylere düşen virüslerin ellerimiz ile temas ederek yine ağız, burun ve gözlerimize götürülmesi ile oluştuğu görülmektedir.

Yaygın Grip etkeni virüs (influenza) ile farkına gelince; yaygın grip virüsleri havada daha uzun süre asılı kalabiliyor ve solunum yoluyla çok daha kolay bulaşabiliyordu. Corona virüs daha büyük bir virüs ve havada daha kısa süre asılı kalıyor. Sıkıntı düştüğü yüzeylerde saatlerden haftalara kadar değişen süre canlı kalabilmesinde. Bu da ellerimiz ile temasını ve sonrasında virūsü almamızı kolaylaştırıyor ve hızlandırıyor. Hastaların %97,5'i bugüne kadar mikrobu aldıktan 8-15 gün sonraki süreç içinde hastalık belirtilerini göstermiş. Ancak bundan daha uzun kuluçka dönemi gösteren vakalar da var. Tedavisinde ise, çalışmalar bütün hızıyla devam etse de, su an için destek terapileri uygulanıyor. Ancak en iyi tedavi virüsün bulaşmasından korunmak, Bunun için de hasta kişilerin yakınımızda hapşırması ve öksürmesi ile bir risk oluştuğunu bilmemiz gerekir. Diğer bir nokta ise ellerimizin mikrop ile temasa her an açık olduğunu unutmamamız gerektiği. Ellerimizi sık yıkamamız ve özelikle riskli ortamlarda bulunduğumuzda dezenfektanlar ile ellerimizi temizlememiz korunmada yardıma olacaktır. Kullanacağımız dezenfektanların en az %70 oranında alkol içermesi gerekmekte. Bu ürünlerdeki sıkıntı, ağız içi, burun içi ve gözlerde kullanılamıyor olması ve baz mikro organizmaları tamamen öldüremeyip onları daha sonra tekrar etki gösterebilecekleri bir şekilde sabitleyebiliyor olması. Diğer bir ürün grubu da fizyolojik hipokloröz içeren ürünler. Bunlar ağız içi, burun ve gözlerde de kullanıyoruz ve mikroorganizmalan öldürme güçleri de daha yüksek. Sorun ağıza giden virüsün solunum yollarına ve özelikle akciğerlere inmesidir. Sık su içilmesinin mantığı da ağız içinde var olan virüsün mideye gönderilmesidir. Önerim mecbur kalmadıkça kalabalık ortamlarda bulunulmaması, uygun maskelerin kullanılması ve en önemlisi hijyene, özelikle de el-ağız-burun-göz hijyenine dikkat edilmesidir.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ NASIL GÜÇLENDİRMELİYİZ..

Hastalıktan korunmanın en önemli yolu ise bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte. Kişiselleştirilmiş Önleyici Tıp hekimi Dr.Sibel Özgül bu konuda şöyle diyor. “Corono virüsü ile karşılaşan kişinin bağışıklık sistemi çok önemlidir. Tüm önlemlere karşın bir şekilde virüs bulaştığında kişiselleştirilmiş tıp yoluyla bireyin genetiğine bakılarak destek ürünlerle tedavi güçlendirilmelidir. Sağlıklı bağırsak florası, bol sıvı almak, doğru beslenmek, doğru vitaminler, doğru egzersiz immün sistemimizi güçlendirecektir. İmmün sisteminizi güçlendireceğinizi düşünerek kullanacağınız yanlış vitaminler bazen tersine işleyebilir. Dolayısıyla hekim desteği olmadan kulaktan dolma preparatlar kullanmamanızı öneriyorum.