ÇOK PARA, TAM İTAAT!.. KÖŞE YAZARLARI MEDYA ARİSTOKRATI MI?

Zaman Gazetesi Yazarı Şahin Alpay, Türk medyasında çok para aldıkları için patronlarına tam itaat eden köşe yazarlarının bulunmasını 'Medya aristokrasisi' olarak tanımladı.


Genelkurmay'ın, adını 'Kilit haberleşmeciler' koyduğu ve Genelkurmay'ın görüşlerini yaymak için görevlendirilmiş gazeteciler olduğunu söyleyen Alpay, bu kişileri 'İliştirilmiş gazeteciler' olarak niteledi. Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar da, 'yandaş-muhalif medya' tartışmalarının sona ermesi gerektiğini söyledi.

UNESCO himayesinde Güneydoğu Avrupa ülkelerinde düzenlenen 'Medyada Öz Denetim' çalışmaları kapsamında Türk medyasının önde gelen isimleri yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi. Toplantıya; Dünya Ombudsmanlar Başkanı ve Observer Gazetesi Ombusdsmanı Stephen Pritchard, Zaman Gazetesi Yazarı Şahin Alpay, Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar, gazeteciler Mehveş Evin, Doğan Satmış, Ferhat Boratav, Doğan Akın, Haluk Şahin, Andrew Finkel, Markar Eseyan, Levent Kenez ve Aydın Engin katıldı.

Zaman Gazetesi Yazarı ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Şahin Alpay, bütün araştırmalarda medyanın en güvenilmez kurum olarak ortaya çıkmasının üzüntü verici olduğunu söyledi. Medyanın yasama, yürütme ve yargının ardından 4. kuvvet olması gerektiğini belirten Alpay, Türkiye'de bunun tam olarak mümkün olmadığını söyledi. Medyanın devlet, Hükümet ve medya patronlarının baskısı altında olduğuna işaret eden Alpay, askeri ve yargısal bürokrasinin medya üzerindeki baskısına dikkat çekti. Türkiye'nin bürokratik vesayet altında olduğuna vurgu yapan Alpay, demokrasinin de 'vesayet' altında olduğunu söyledi. Türkiye'nin bürokratik vesayetten kurtulmaya çalıştığını kaydeden Alpay, bu konuda yapılan hukuki düzenlemelerin yetersiz kaldığını ifade etti. Alpay, bürokratik vesayetle ilgili şu örneği verdi: "Genelkurmay'da belirli bir birimde hazırlanan belgeler ortaya çıktı. Türkiye'yi tanıyanlar bilirler, bu belgeler satırına kadar doğrudur."
Genelkurmay'ın, adını 'Kilit haberleşmeciler' koyduğu ve Genelkurmay'ın görüşlerini yaymak için görevlendirilmiş gazeteciler olduğunu söyleyen Şahin Alpay, bu kişileri 'İliştirilmiş gazeteciler' olarak niteledi.
Medyanın patronaj yapısını da eleştiren Alpay, "Ben geçmişte çalıştığım iki gazetenin patronları adeta kendilerini genel yayın yönetmeni olarak görüyorlardı. Medya patronlarının kendilerini gazeteci olarak görmesi vahimdir." diye konuştu.
Medyada kendisinin ortaya attığı bir kavramdan bahseden Alpay, " 'Medya aristokrasisi' diye bir kavram geliştirdim. Çok para alan köşe yazarları oluştu. Bunların tüm gelirleri patronlara bağlı olduğu için patrona tam itaat ederler. Bu şekilde yoluna devam ederler." dedi.
Stephen Pritchard da, Şahin Alpay'ı dinledikten sonra biraz depresyona girdiğini söyledi. İngiltere'deki ombudsmanlık uygulamalarından bahseden Stephen Pritchard, bütün gazetelerde okur editörleri olduğunu anlattı. Pritchard, gazetelerin mutlak surette hukuka olduğu kadar okuruna hesap vermesi gerektiğini ifade etti.

BAYDAR: " 'YANDAŞ-MUHALİF MEDYA' TARTIŞMALARI BİTMELİ"
Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar da, 'yandaş-muhalif medya' tartışmalarının sona ermesi gerektiğini söyledi. Basın Konseyi'nin itibarının azaldığına işaret eden Baydar, medyanın Türkiye'nin en problemli sektörlerinden biri haline geldiğini belirtti. Baydar, medya temsilcilerinin problemlerini kendi aralarında konuşamadığını, bunun çok endişe verici bir durum olduğunu belirtti. Baydar, " 'Doğru-dürüst habercilik', 'ifade özgürlüğü' gibi kavramları kendi aramızda konuşabilmeliyiz. Manasız bir yandaş medya tartışması içerisindeyiz. Kısır ve anlamsız bu tartışmanın bitmesi gerekiyor. Mesleğimize sahip çıkmalıyız." ifadelerini kullandı.