ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜRLER SAYIN İLKER BAŞBUĞ!..TARAF YAZARLARI BAŞBUĞ'A NEDEN TEŞEKKÜR ETTİ?..

Taraf Gazetesi yazarları Önder Aytaç ve Emre Uslu İlker Başbuğ'a neden teşekkür ettiler?.. İşte o iğne dolu yazı...

Çok Ama Çok Teşekkürler Sayın İlker Başbuğ


Tam da sivilleri de çağırıp, terörle mücadele konusunda sizden farklı düşünenlerin de görüşlerini almaya başladığınızı gördüğümüz bir sırada, medya "muhtırası" ile karşılaştık.


Güler yüz, tolerans, öteki tarafları da dinliyormuş gibi yapmak, meğerse hepsi sadece bir "imaj" çalışmasıymış. Hem de Taraf'ın bir manşetiyle düşebilecek kadar yapay ve iğreti duran bir maske şeklinde...
Son "konuşmanızdan" sonra biz de defalarca kendimizi sorguladık. Hatta o kadar sorguladık ki; Ahmet Altan'ı telefonla arayarak 16 Ekimde size hitaben yazdığı makalesi için tebrik ettik. Hatta o makaleyi alan onbinlerce web sitesindeki okuyucu yorumlarındaki yüzbinlerce sıradan insanların değerlendirmelerini okuduk. Ve inanın sayın paşam, sessiz bir çığlık şeklinde milyonların Ahmet Altan'ın arkasında olduğunu gördük.
"Akan kanda boğulmamak" için hangi tarafta bulunduğumuzu/bulunmamız gerektiğini yeniden gözden geçirdik. Hangi tarafta olduğumuzun yeniden farkına vardık: Biz bu ülkede akan kanın "artık yeter" diyerekdurmasını isteyenlerin taraftarıyız. Çok net olarak bir kere daha açık ve seçik olarak söyleyelim; yanlış yapanın, "Ali kıran baş kesen" numaralarıyla hatalarına sünger çekmeyi arzulamayanların, yaptığı eylem ve fiillerden hesap veren ve şeffaf olanların, demokratik bir hukuk sisteminin yanında olanaların tarafındayız. Terör örgütüne açıkça terör örgütü diyen, ama yanlış yapan kurumları da, açıkça hata yapıyorsunuz diye uyaran, ölen gencecik bedenleri;tarafların kini, kafaların anlayışsızlığı, aymazlığı ve düşüncelerin ufuksuzluğu nedeniyle ölmemesi gerektiğini savunan taraftayız. Bize yerimizi kontrol edip nerede olduğumuzu sorgulatıp, doğru tarafta olduğumuzu bir kere daha yeniden değerlendirme olanağı verip, kendimizi sorgulamamızı sağladığınız için çok ama çok teşekkürler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İlker Başbuğ...
Bu gazete çıktığı günden bu yana, askeri yönetimlerin ve elbette polis devletlerinin ne kadar kötü bir yönetim sistemi olabileceğini anlatmaya çalışıyor. Beş dakikalık bir basın toplantısında, yüzünüze takındığınız ifadeyle, askeri yönetimlerde neyle karşılaşacağımızı, ete kemiğe büründürüp bize gösterdiğiniz için çok ama çok teşekkürler Orgeneral Sayın İlker Başbuğ...
Savurduğunuz tehditlerle, herkesi tarafını seçmeye çağırıyorsunuz. Doğru tarafta olmayanları,akan kanın sorumlusu olarak lanse ediyorsunuz. Bunu yaparak askeri rejimlerde sizin olduğunuz tarafın mecburi istikamet olarak tek yön olan "doğru taraf"tan başka hiçbir bir tarafın/ yönün olmadığı, veciz bir şekilde bize anlattığınız için çok ama çok teşekkürler Sayın İlker Başbuğ...
Sabah kızıyorsunuz akşama mahkemeler devreye giriyor ve yasaklamalar geliyor. Oysa o savcıların görevlerinden biri ve belki de en önemlisi de, askeri yetkililerin görevlerini tam yerine getirip getirmediğini incelemek Askeri rejimlerde bu çarpık sistemin "tak diye emir verip, şak diye uygulandığını" hem de en hızlı bir şekilde nasıl işlediğini, "bağımsız" mahkemelerin ne kadar 'bağımlı' / 'bağımsız' olduğunu gösterebildiğiniz için çok ama çok teşekkürler İlker Başbuğ...
Demokrasi adına yola çıkıp 'demokrasi getireceğim' diyenlerin, askerin bağırması karşısında, yanınızda 'hazır ol'da duran komutanlardan bile daha iyi şekilde esas duruşa geçebildiğini gösterdiğiniz için çok ama çok teşekkürler Sn. Başbuğ...
Yapılan bir hata varsa bunu hesabını vermek yerine, askeri rejimlerin "mutlak sorumsuzluk" prensibine dayandığını, bir kez daha görmek istemeyenlere ve hatta körlere bile gösterdiğiniz için çok ama çok teşekkürler Başbuğ...
En masum bir söylem olan "hepinize teşekkürler ediyorum" sözünün bile, öfkeli bir askerin ağzında nasıl bir tehdide dönüştüğünü bizlere gösterdiğiniz için de çok ama çok teşekkürler...Bağırmanızla siyasetçil