"ÇOCUKLARIM VE DENİZ'LER SEVMEYECEKLER SENİ AHMET HAKAN!.." REHA MUHTAR'DAN AHMET HAKAN'A DENİZ YANITI!.....
Reha Muhtar ikizlerine koyduğu ikinci ismin altını kurcalayan Ahmet Hakan'a ne yanıt verdi?
Hoşgeldin bebek...
Dün öğle üzeri Zafer Mutlu´nun mesajı geldi cep telefonuma...
"Hastanede misin Reha?.."
Biliyordum ama o anda uyanamadım...
Zafer Mutlu doğan bebekleri tebrik etmiş, mesaj göndermiş, çiçek göndermiş, yazdığım gazete olaya ilgisini her gazeteden fazla göstermişti...
"Hastanede misin, geldiğinde bana bir alo der misin" mesajını görünce önce uyanamadım...
Sonra sekreteriyle konuşurken fark ettim ki o da hastaneye "bir çocuk doğumu için gitmiştir..."
Zafer Mutlu´nun kızı Güneş aynı hastanede Deniz´den iki gün sonra doğum yapıyordu...
***
Zafer Mutlu´yla rahmetli Ufuk Güldemir, Selahattin Duman ben Ankara gazetecisiyiz...
Onlar benden birkaç yıl önce gazeteciliğe başladılar Ankara´da...
Zafer Mutlu benden sadece 3 yaş büyük...
Şimdi üç gün arayla o torun sahibi oluyor ben biyolojik olarak baba oluyorum...
Dokuz yaşına gelen Ayşe Nazlı´nın doğumunda ben yoktum, olamazdım... Onun için Poyraz Deniz ve Mina Deniz´in doğumları baba olarak yaşadığım hayatımdaki ilk doğumlar...
Kardeşim yerine koyduğum Ufuk´u iki yıl önce sonsuzluğa uğurladım...
Dostum Zafer Mutlu aynı günlerde torun sahibi oldu...
Ve ben bir baba olarak gecikmiş bir doğumun ilk kez tanıklığını yaptım 6 Mayıs´ta...
Deniz Uğur önceden bir çocuk doğurmuştu, tecrübeliydi...
Babam, annem, Deniz´in annesi ve babası doğumlar yaşadıkları için tecrübeliydiler...
Bense hayatımda en tecrübesiz olduğum şeyi yaşıyordum...
Kendimi ilk kez hiçbir şey bilmediğim bir alanda, başrol oynarken görüyordum...
Felaket bir durumdu...
Ne yaptığımı ve ne yapacağımı bilemez bir haldeydim...
***
Mina´yla Poyraz´ın doğumu bir hafta sonra olacaktı...
Mina´ya ikinci bir isim konusunda daha karar verememiştik, ama Poyraz´ın ikinci ismini ben koymuştum Deniz de kabul etmişti...
"Poyraz Kartal..."
İsmi bulduğumda da çocuklar gibi sevinmiştim...
Hayatımın 44 yılı Karakartal´la geçmişti...
Şimdi Karakartal´ın yanına Poyraz Kartal gelecekti...
O günlerde düşündükçe en mutlu olduğum şey Poyraz Kartal ismiydi...
***
Dr. Birgün Sarıkamış, telefonu Deniz´in elinden aldığında "bana doğumu bir hafta erkene aldığını" söyleyecekti...
İkizler çıkmak istiyordu...
Annenin beş kilo tutan ikizleri artık taşıyacak mecali ve yeri kalmamıştı...
"Perşembe günü dört doğumum var, 6 Mayıs Çarşamba yapacağım..."
Tarihi iyi bilen bir kadındı doktor...
Ama o da tarihi fark etmemiş, tamamen ihtiyaçtan söylemişti...
Ben bebeklerin doğumuna ve televizyon programları arasında doğumu nasıl organize edeceğime fokuslandığımdan, o anda tarihi fark edemedim...
Akşam program için televizyona giderken editörüm Ahmet Tulgar, 6 Mayıs´taki Deniz´lerin programına katılmasını düşündüğü isimleri söyledi...
Birkaç gün önce Deniz Gezmiş´lerin asıldığı günde Deniz´ler için program yapmaya karar vermiştik...
***
Bu kadar konuştuğumuz, program planladığımız halde doktor söylerken jetonum düşmemişti 6 Mayıs için...
Deniz´lerin asıldığı günde benim çocuklarım doğacaktı...
Kaderin garip tecellisi...
İlahi bir tesadüf...
İlahi adalete sonsuz inanan bir insandım ben...
50 yaşıma iki ay kala baba olarak ilk doğumu yaşayacağım günün, Deniz´lerin asıldığı 6 Mayıs´a denk düşmesi, bir duygusal türbülansa sürükledi beni...
Bir damla gözyaşı süzülürken, ilahi tesadüfün ilk gençlik yıllarımla harmanlanmış olaylar ve anılar zinciri gözlerimin önüne geliyordu...
Arabayı kullanırken, o duygusal türbülansta, bir gençlik idealinin, düşüncelerde değişimler olsa da, kalbin hep derinliklerinde "değerli kalan" , ona laf ettirmeyen, eğilip bükülmeyen, yalaklaşmayan ve dönekleşmeyen Deniz´de sembolleşmiş karakterler gözümün önüne geldi...
***
Çok sevdiğim Kartal´ı elimden aldı ve çok sevdiğim gençlik liderini yerine koydu ilahi tesadüf...
Artık Mina´nın da ikinci ismi belliydi...
Mina Deniz...
Annelerinin adı Deniz´di...
Ağabeyleri adı Engin Deniz...
Babalarının en sevdiği şeydi deniz...
Babalarının en kutsal değerlerinden biriydi düşünceleri için asılan Deniz...
İlahi tesadüf...
Esasen Poyraz´ı Poyraz yapan denizde esen poyraz değil miydi?..
O zaman hoş gelecekti Poyraz Deniz ve Mina Deniz...
Hoşgeldiniz bebekler...
Yaşamak sırası sizde!..
***
AHMET HAKAN´A...
Derlerdi "Çocuk kısmet getirir..."
Ama bilmezdim bebeklerin, hayattaki düşmanlıkları kaldırdığını, hayatta kırgın olduğunuz herkesin, bebeklerle birlikte size dostça bir selam uzatacağını...
Kırgın olduğum, konuşmadığım, küs kaldığım herkesten bebekler için dostça mesajlar aldım...
Bir iki kişi hariç...
Doğrusu bu kadar kırgın ve küs olduğum insandan, bu kadar gönül koyduğum Ademoğlu´ndan, bu derece sıcak mesajlar beklememekteydim...
***
Demek doğum böyle bir şey...
Hayatın sıfırlanması bu olsa gerek...
Dostluklar herhalde kısmet getiriyorlardır...
Henüz bilmiyorum...
Tüm bunların içinde bir tek Ahmet Hakan kardeşim, öyle bir "merhaba" dedi ki, akıllara ziyan...
Poyraz ve Mina´ya Deniz adının verilmesinin altını kurcalıyor aklı sıra...
Boşuna kurcalıyor kardeşim Ahmet Hakan...
Onun aklı Deniz adının niye konduğuna ermez...
Çünkü Deniz adı, sosyalizmin, komünizmin, Marksizmin, Leninzmin, Kemalizmin ötesinde, inandığı şeyler için, sonuna kadar mücadele eden insanları ve gençleri anlatır...
İnsanlar değişebilir, gelişebilir...
Ama dönek olmayan insanların hepsi biraz Deniz´dirler...
Deniz demek insanlar ve halklar için mücadele etmek, insanları sevmek demektir...
Dik duruşu olanlar, gücün karşısında eğilip bükülmeyenler, faşizme ve irticaya karşı çıkarken, darbeye ve darbecilere de karşı çıkacak cesareti olanların hepsi biraz Deniz´dirler...
Çünkü Deniz hepsine karşı çıkabilen sevgiyle dolu bir yürekti...
Bir çocuğun doğumundan promosyon düşünen Ahmet Hakan kerdeşime söylemeliyim ki;
Deniz´leri anlamaya çalışmasın...
Çocukları promosyon görebilecek kadar ucuzlamadı Deniz adı...
Ayşe Nazlı zaten sevmiyordu seni...
Mina Deniz, Poyraz Deniz ve Engin Deniz de sevmeyecekler seni...
Çocuklarım ve Deniz´ler sevmeyecekler seni Ahmet Hakan!..
Reha Muhtar/Vatan