CNN TÜRK EDİTÖRÜ ALASKA'DA!

CNN TÜRK Meteoroloji Editörü Bünyamin Sürmeli, bu kez bambaşka bir coğrafyaya, Alaska'ya gitti.

İklim değişiklikleri hakkında farkındalığı arttırmak ve muhteşem doğa eşliğinde inceleme yapmak için buzullara giden Sürmeli, böylece bir hayalini de gerçekleştirmiş oldu.
Sürmeli, CNN TÜRK’te ekrana gelecek Alaska dizisinden önce oralarda yaşadığı macerayı Cnnturk.com’a anlattı. Dile kolay, çesnayla buzul tepelerine tırmanmak, birden kararan hava nedeniyle buzul ortasında yolu kaybetmek ve Kuzey Işıkları’nı izlemek isterken polis kontrolüne maruz kalmak sıradan olaylar değil.

Neden Alaska’ya gittin?

Oraya buzullarla alakalı keşif için değil ama meteorolog gözüyle gezip görüp öğrendiklerimizle meteoroloji bilgimizi birleştirerek, söylenmişlerin dışında yeni bir şey söylemek, iklim değişikliklerine dikkat çekmek, muhteşem görsellerle bu iklim değişikliği hakkındaki farkındalığı artırmak amacıyla gittik. Buna belgesel ya da gezi değil de Bünyamin Sürmeli’nin kişisel mesleki gezisi demek daha yerinde olur. Alaska’ya gitmek hayallerim arasındaydı, bu hayali gerçekleştirme fırsatını bulmuş oldum. Tabi ki Bünyamin Sürmeli üslubuyla…

Neler yaptınız orada, çekim planın nasıldı?



Alaska’daki çekimlerimizi, o coğrafyayı tanıyan bilen yapımcı, kameraman ve rehberimiz eşliğinde gerçekleştirdik. Genel planlamamızın üzerinden seyahatin bir kısmını da Alaska’da görüp ve keşfettiklerimizle planlarımızı revize ettik. Görsel zenginliğin yüksek olduğu buzullarda oradaki halktan da bilgiler alarak şekillendirdik.

Kuzey Amerika kıtasının en büyük dağı olan McKinley Dağı’na gittik. 6200 m. yüksekliğindeki dağa çeşna tipi uçakla gittik. Buraya gitme nedenimiz Alaska’daki en büyük buzullardan biri olan Rut Buzulu’nu barındırıyor olması. Birkaç farklı buzula gittik ve orada iklimle alakalı, biraz duyduğumuz biraz da duymadığımız bilgileri yerinden aktardık. Bizi en çok hayrete düşüren o buzulların her gün gözle görünür seviyede kayıyor olmasıydı.


Buzul kısmı nasıl geçti, gittiğine değdi mi?

Değmez olur mu? Nasıl gittiğimizi, nelerle karşılaştığımızı izleyicilerimiz programı izlerken görecekler. Ancak şunu söyleyebilirim bu cografya o kadar büyük ki, o nedenle bir yerden bir yere gitmek için en yakın mesafede 5-6 saat yol gitmeniz gerekiyor. Yani 1 güne 2 programı sığdırmak çok zor. Mckinley Dağına gittiğik ve dünüşümüz gün ortalarından sonraydı. Dağa çıkarken kullandığımız Cessna tipi uçağın pilotu bize güzel görüntüler alabileceğimiz ancak biraz uzakta olan Metsunaka buzulundan bahsetti. Günün yarısı bitmis olmasına rağmen bu uzun yola gitme kararı aldık. Tabii manzara muhteşem olunca yolda da sürekli çekim yaptık ve yolculuk süresini iyice uzattık.

Gittiğimizde saat çok geç olmuştu. Buzulun karayla birleştiği noktaya gidip çekim için keşif yapalım dedik. Bir saat kadar buz üstünde yürüdük, asıl tırmanışı ve cekimleri ertesi gün yapacağımız için o an yeterli donanımımız yoktu. Akşam 8 buçuk gibi ordaydık, 10’a doğru da hava iyice kararıyor. Muhteşem manzaradan başımız döndü ve saati unutup orda olması gerekenden fazla kaldık. Ve ancak hava kararınca saatin kaç olduğunu fark ettik. Hemen toparlanıp dönmeye karar verdik, tripodu kamerayı kaldırdık, çünkü buz üzerinde yuruduğumuz için kedinizi koruduğunuz gibi çekim ekipmanını da korumak zorundasın. Derken bir anda koca buzdağının arkasında sanki birisi projektörle ışık tutuyormuş gibi bir aydınlanma oldu. Bu ne diye bakarken bir de baktık ki ay yükseliyor. Bu anı kaçırmak istemedik hemen tekrar kameraları kurduk ve 20 dakika kadar görüntü ve fotoğraf aldık, o 20 dakika etrafın zifiri karanlık olmasına yetti. Her ne kadar ay yolumuzu aydınlatıyor olsa da yakın bir mesafede yerleşim olmadığı için yönümüzü şaşırdık, maalesef 3 kişi de farklı bir yönden geldiğimizi iddia ettik ve heyecan dolu 1, 5 saat geçirdik. Yolumuzu elimizdeki fenerleri etrafa tutarak bir kukanın üzerindeki fosfor şeridine çarpmasıyla bulduk. Ama tabii bu yol bulma sıresi burada bir cümleyi kurmak kadar kolay olmadı :)



Peki şu muhteşem fotoğraflarını gördüğümüz Kuzey Işıkları’ndan bahseder misin?

Bir gün istediğimiz gibi bir görüntü elde edememe üzüntüsüyle akşam otelimize giderken yolda bir anda kuzey ışıkları dediğimiz “aurora borealis” ile karşılaştık. Sanki birileri gökyüzüne düşey şekilde yeşil ışık ledleri dizmiş gibiydi. Tabi ki kaçırmak istemedik, durduk yolun kenarında, arka arkaya yüzlerce fotoğraf karesi aldık. Biraz fazla uzun durmuşuz ve bu da şüphe uyandırmış olacak ki yol kenarında bizi gören Amerikalılar polise haber vermiş, sonra polis bizi çevirdi. Ne yaptığımızı, buraya neden geldiğmiizi pasaportlarımızı kontrol etti. Neyse ki bizden bir zarar gelmeyeceğini anlayıp bizi bıraktı ve yolumuza devam ettik.

Kaldığınız ortam nasıldı?

Coğrafya çok büyük olduğu için mesafeler çok uzaktı, gündüz nerede çekim yapıyorsak gecesinde en yakın yerleşim yerinde konakladık. Kimi zaman konaklayacak yer bulmakta zorlandık. Çünkü buzulların olduğu her yerde yerleşim yok, olsa da en yakını 2’şer saatlik mesafelerdeydi. İstanbul’da gece 12’de çekim bitmiş, yatmaya Adapazarı’na gidiyormuş gibi düşün. Neyse ki yollar çok iyiydi.

Mutfağı nasıl?

Tahmin edeceğin gibi Alaska bir balık cenneti. Ancak yerel halk fast food’a iyice yönelmiş hatta Amerika’nın diğer eyaletleri gibi Alaska’da da bir obezite problemi ortaya çıkmış ama ne olursa olsun balık hayatlarında çok fazlaca yer alıyor, örneğin somonlu pizza, somonlu hamburger, hamura sarılmış somon.

Gittiğiniz yerler turistik olarak ziyaret edilen bölgeler mi? Seni izleyip merak edenler de gidip görebilir mi?

Aslına bakarsan turistik olarak Alaska’ya yapılan turlar var. Örneğin bir cruise ile gidip oradaki denizden kopan parçaları, balinaları görebilirsiniz fakat biz buzul dağcılarının tırmanış yaptığı buzul tepelerine çıkıp bizim gördüğümüz gibi izleyicilerimize de bölgeyi kanlı canlı aktardık. Sonuçta hiç arşiv görüntüsü kullanmadan kendi kamera ve fotoğraf makinelerimiz ile ürettiğimiz görüntü ve karelerle hazırladık bu programı.

* Bünyamin Sürmeli Alaska’da programının ilk bölümü 23 Ekim Pazar günü saat 19.00’da CNN TÜRK’te.