‘Çikolata kutusu’ krizi: Cumhuriyet Gazetesi'nde üst düzey istifa

Cumhuriyet gazetesinin sitesinin yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi istifa etti. Büyüksipahi, ‘çikolata kutusu’ iddialarının ‘kesinlikle doğru’ olduğunu söyledi.

Cumhuriyet Vakfı yöneticisi Turan Karakaş, eski yayın yönetmeni Arif Kızılyalın, mali müdür Osman Selçuk Özer ve reklam müdürü Esra Bozok hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

İddiaya göre üç isim, bir e-ticaret firmasından ‘manipülatif’ haber karşılığında çikolata kutusunda para almıştı.

Daha sonra genel yayın yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu, vakıf başkanı Alev Coşkun ve yönetim kurulu üyeleri Işık Kansu ve İrfan Hüseyin Yıldız’ı eleştiren bir yazı yazmıştı. Ama yazı sansürlenmiş, Mollaveisoğlu da görevden alınmıştı.

Gelişmelerin ardından Cumhuriyet Vakfı’nın üç yönetim kurulu üyesi Turan Karakaş, Barış Doster ve Birol Başaran, Coşkun, Yıldız ve Kansu’yı istifaya davet etmişti.

Daha sonra Barış Doster’in medya etiğine dair bir yazısı sansürlenmiş, Doster’in yazılarına son verilmişti.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ DE İSTİFA ETTİ

Bu gelişmelerden sonra haber sitesinin genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi de para alındığı iddialarını doğrulayarak istifa etti.

Büyüksipahi, para karşılığı yayımlandığı iddia edilen haberlerden gazetenin yazı işleri ekibinin ‘haberinin olmadığını’ öne sürdü. “Yani Cumhuriyet’in emekçileri gazetecilik ilkelerine, kendilerine ve okura asla ihanet etmemiştir” dedi.

Konu hakkında bazı vakıf üyelerinin yanlış bilgilendirdiğini belirten Büyüksipahi, “Söz konusu eylem tartışmaya kapalı bir şekilde doğrudur ve ortaya çıktığı andan itibaren utanca neden olmuştur” dedi.

Büyüksipahi'nin açıklamaları şöyle:

"17 Temmuz 2019 tarihinden bu yana büyük bir özveri, bağlılık, aidiyet hissiyle çalıştığım, ekibimle birlikte sağladığımız her başarıda mutluluk duyduğum cumhuriyet.com.tr genel yayın yönetmenliği görevimden ve Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu üyeliğinden istifa ediyorum. İstifamın başlıca sebebi gazetemizde yaşanan etik dışı olay ve sonrasında yaşanan gelişmelerdir.

Son günlerde kamuoyunun yakından takip ettiği ve Cumhuriyet'e büyük zarar veren olayla Cumhuriyet gazetesi yazı işleri emekçilerinin ilgisi yoktur. Bilgileri dışında gerçekleşmiştir. Yani Cumhuriyet'in emekçileri gazetecilik ilkelerine, kendilerine ve okura asla ihanet etmemiştir. Dolayısıyla Cumhuriyet gibi eşsiz bir gazetecilik okulunun emektarları asla lekelenmemelidir.

Kendilerini halka ait Cumhuriyet'in sahibi zannedenlere, tüm açıklığıyla ortaya saçılan ve Cumhuriyet'te gerçekleştiği için derinden üzen etik dışı eyleme, çeşitli ilkesizliklere ve yaşananlara kayıtsız kalmak mümkün değildir. Sorumluları belli bu etik dışı eylemden haberdar olup hiçbir şey yaşanmamış gibi yolsuzluk haberi üretmek mümkün değildir.

Etik dışı eylemi hamaset dolu yazılarla aklamaya çalışanlara, yaşananları görmezden gelmeye çalışanlara kayıtsız kalmak mümkün değildir.

Öğrendiğim andan itibaren vahim olayı düzeltme çabalarım, uyarılarım sonuçsuz kalmıştır. Bununla beraber Tuncay Mollaveisoğlu, daha genel yayın yönetmeni değilken ve İzmir'de yaşarken gerçekleşen bu eyleme kayıtsız kalmadığı için görevinden alınmıştır.

Türkiye'nin en saygın gazetecilerinden Ferda Öngün, sürece tepkisinden dolayı istifa etmiştir.

Prof. Dr. Barış Doster'in etik vurgulu yazısı, vakfı korumaya odaklı hukuki eylemlerinden dolayı gazeteye konmamış, yazılarına son verilmiştir.

'Onurumu gölgeme ezdirmem' diyen, 'Kurumlar hukukla, kurallarla yönetilmelidir' diyen vakıf yöneticisi ve avukatı Turan Karakaş, azledilmiştir.

Bu yapılanlar suçtur, etik değildir.

Oysa vakıf üyelerinden TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı İrfan Hüseyin Yıldız, Cumhuriyet Vakfı Saymanı ve denetçisi olmasına rağmen vakıf üyelerinin de tanık olduğu üzere eski GYY'nin makamında teslim alınan kayıtdışı parayı 'bir yolunu bulmak' suretiyle muhasebeleştireceğini ifade etmiştir. Bu yapılanlar suçtur, etik değildir. Onaylanamaz, saygı duyulamaz. Bu anlayışla birlikte yürünemez.

Vakıf Genel Sekreteri Işık Kansu, her gün nesnel gazetecilikten söz ederken 'etik dışı' eylemin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini vakıf yönetim kurulu toplantısında dile getirmiştir. Çeşitli sağlık sorunlarıyla boğuşan, iletişim dahi kurmanın mümkün olmadığı bazı vakıf üyeleri ise yanlış bilgilendirilmiştir.

Söz konusu eylem tartışmaya kapalı bir şekilde doğrudur ve ortaya çıktığı andan itibaren utanca neden olmuştur. Bu utancı, Sayın Işık Kansu'nun konuyla hiç ilgisi olmayanları hedef gösterdiği, insanları işgalcilikle suçladığı yazıları örtemez. Kendisine şu soruları sormak isterim: "Cumhuriyet'in genel yayın yönetmeni makamında çikolata kutusu içinde para alınabilir mi? Para karşılığı haber yapılabilir mi? Bu paranın alındığı yargı sürecinde tüm açıklığıyla gözler önüne serildiğinde yine Kuvay-ı Milliye temalı yazılar kaleme alabilecek misiniz?"

Cumhuriyet'te bulunduğum süre çok anlamlı ve önemliydi. Yaşananlar sırasında temiz kalan ve temiz kalmaya çalışanları, emekçileri selamlıyorum, Cumhuriyetçileri selamlıyorum. Yeniden buluşmak umuduyla...."