CHP'nin Adalet Kurultayı
- Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (3) - "Son 15 yılda bu ülkenin insanlarının cebinden alınıp bir avuç faiz lobisine ödenen miktar 142 milyar dolar. Sabah akşam benim atletimle uğraşacağına 142 milyar doları bu ülkenin çiftçisine, köylüsüne, emeklisine versene"- "Düşünün, ister ByLock kullan, ister...
ÇANAKKALE (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son 15 yılda bu ülkenin insanlarının cebinden alınıp bir avuç faiz lobisine ödenen miktar 142 milyar dolar. Sabah akşam benim atletimle uğraşacağına 142 milyar doları bu ülkenin çiftçisine köylüsüne emeklisine versene." dedi.
Kılıçdaroğlu, 4 gün sürecek Adalet Kurultayı'nın düzenlendiği Gelibolu Yarımadası'ndaki Kocadere köyünde kurulan kamp alanında, yaptığı konuşmada, Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının yanlış bir karar olduğunu savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesi dokunulmazlığı kalkan milletvekillerinin tutuklanmalarının doğru olmadığı yönünde bir karar verdi. Dedi ki 'Milletvekilleri yargılanabilir ama bunlar tutuklanamazlar.' Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen, hala bugün çok sayıda milletvekili tutuklu. Çünkü sarayın iznine bağlı bunların serbest bırakılmaları." ifadesini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerine seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Siz gerçekten hakimseniz, gerçekten yargıçsanız, gerçekten verdiğiniz kararların arkasında onurluca durmak istiyorsanız, bir an önce ve bir an önce kararlarınızı yeniden verin. Düşünün, herkesin bildiği istisnasız bütün gazetelerin yazdığı MİT tırları meselesi -havuz medyası da bunu yazdı- devlet sırrı sayıldı, Enis Berberoğlu milletvekilimiz gözaltına alındı. Kaçacak diye tutuklandı. Müebbete mahkum edildi, iyi halden 25 yıl ceza verildi. Sormak gerekir bütün dünyanın bildiği, herkesin bildiği, 80 milyonun bildiği bir konu nasıl devlet sırrı sayılır? Ve Enis Berberoğlu bugün cezaevinde. Enis Berberoğlu'na Adalet Kurultayı'ndan adaletli selamlarımızı gönderiyoruz. Suçsuz yere yatıyor."
"Anayasa Mahkemesinin kararı var. 'MİT tırları olayı devlet sırrı değildir' diye. Ama bu karara rağmen Enis Berberoğlu yatıyor." diyen Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
"Düşünün Enis Berberoğlu'nun casuslukla suçlayacaksın, devletin bütün sırlarının saklandığı kozmik odaya FETÖ örgütünün militanlarını sokacaksın. Ve devletin bütün sırlarını FETÖ örgütüne vereceksin. Şimdi sormak gerekiyor devletin bütün sırlarını bir terör örgütüne vereceksin ama dönüp dolaşacaksın Enis Berberoğlu'nu suçlayacaksın. MİT'in 'CHP üzerinden bir operasyonu nasıl gerçekleştirebiliriz' arayışında bunlar. Buradan Çanakkale'den sesleniyorum, siz yalnız değil, 7 kişi, 77 kişi, 77 bin kişi gelin, CHP olarak, biz ayakta duracağız. Ödün vermeyeceğiz. Hakkımızı, hukukumuzu sonuna kadar arayacağız. Zulme, zalime teslim olmayacağız. Çünkü biz çok iyi biliyoruz ki haksızlığa susan dilsiz şeytandır. Biz onların şeytanlığına asla boyun eğmeyeceğiz."
- "Gidiyorlar Sudan'da 70-80 bin dönüm arazı kiralıyorlar"
Seçim döneminde hükümetin verdiği sözleri iktidara geldikten sonra tutmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerin, çiftçinin, emeklinin ve memurun haklarını savunacaklarını bildirdi.
Devletin üreticiye destek olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Düşünün taşeron işçisiniz, söz veriyorlar size kadro vereceğiz diye. İktidar oluyorlar ondan sonra taşeron işçiyi unutuyorlar. Şimdi sayıları 2 milyona yaklaşan taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum, senin hakkını da senin hukukunu da ben koruyacağım. Size kadroyu biz vereceğiz kardeşim. Düşünün çiftçiye dünyanın en pahalı mazotunu satacaksınız, gübresini satacaksın, ilacını satacaksın. Tarlasını ekecek, ürünü hasat edecek. Sanki bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi, hiç büyüme yokmuş gibi geçen yılın fiyatını vereceksin. Buradan çiftçi kardeşime sesleniyorum. Karadeniz'deki fındık üreticilerine sesleniyorum: Senin hakkını da senin hukukunu da, senin adaletini de biz savunacağız. Yeter ki birlikte olalım. Düşünün sanki Türkiye'de arazi yok, bütün araziler ekili, sanki Türkiye'de hiç insan yok, su yok, güneş yok. Çiftçi kardeşlerim dinlesin, gidiyorlar Sudan'da 70-80 bin dönüm arazı kiralıyorlar. Hükümet kiralıyor. Ne ekecekler? Yağlı tohum ve pamuk ekecekler. Sanki Türkiye'de pamuk ekilmiyor, bir devlet düşünün Sudan'da toprak kiralayacak, orada ekecek ürünleri. Türkiye'ye getirecek kendi çiftçisiyle mücadele edecek. Bir devlet kendi insanıyla rekabet eder mi? Çitçi kardeşim senin hakkını da hukukunu da biz arayacağız."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, üniversitede hocaların bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevine son verildiğini, yurt dışına çıkışlarının engellendiğini anımsatarak, "Eşinizin de yurt dışına çıkışı engelleniyor. Giriyorsunuz üniversite sınavına kazanıyorsunuz. 'Başka bir fakültede başka bir ders öğreneyim' diyorsunuz. 'Buradan da mezun olayım' diyorsunuz. Bir bakıyorsunuz yönetmeliği değiştiriyorlar, 'Siz fakülteye devam edemezsiniz' diyorlar. Böyle bir ahlaksızlığı, böyle bir hukuksuzluğu emin olun dünya görmemiştir. Dünya öyle bir haksızlığa tanık olmamıştır. Bu kardeşlerime de sesleniyorum, adaleti getirmek için mücadele edeceğiz. Sizin hakkınızı hukukunuzu biz savunacağız." diye konuştu.
- "Gazetecinin hapiste olduğu ülkede haktan, hukuktan ve adaletten söz edemezsiniz"
"Düşünün diyorlar ya ByLock kullandığı için tutuklandı. Hiç ByLock kullanmamış, hapse girmemiş, FETÖ ile hiçbir ilgisi yok ama ByLock kullanan birisi onu telefonla aramış. Ve siz kalkıyorsunuz bu gazetecileri hapse atıyorsunuz. Bunları tutukluyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Altan kardeşler, Murat Aksoy, Akın Atalay 150'nin üzerinde gazeteci hapiste. 150'nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu ülkede haktan, hukuktan ve adaletten söz edemezsiniz. Demokrasiden söz edemezsiniz. Hapisteki bütün gazeteci arkadaşlarıma sesleniyorum sizin hakkınızı, hukukunuzu sağlamak da bu ülkenin namuslu insanlarının temel görevi olacaktır."
Kılıçdaroğlu, adaletin güçlünün yanında, güçsüzün ise karşısında olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Düşünün, ister ByLock kullan, ister FETÖ'cü ol, eğer adamın varsa birilerinin damadıysan, birileri kayınpederin ise birilerinin paraları pulu varsa, rahatlıkla dışarıda gezebilirsin, gözaltına alınmıyorsun ve tutuklanmıyorsun. Gücün varsa... Bir İtalyan hukukçunun dediği gibi, hukuk, gücü olanların delip geçtiği, güçsüzlerin ise takılıp kaldığı bir ağ olmamalıdır.' Evet gücü olanların gelip geçtiği, güçsüzlerin takılıp kaldığı bir ağa dönüşmüştür. O nedenle Türkiye'de adalet yoktur. Parayı bastıran gücünü kullanan, arkası olanların tamamı serbest bırakıldı. Ama bu örgütle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan sadece ve sadece muhalif göründüğü için hapishanelere tıkılan çok sayıda vatandaşımız var. Onlara da buradan seslenmek istiyorum, sizlerin hakkını, hukukunu sağlamak, temin etmek, bunun mücadelesini vermek hepimizin ama hepimizin bu ülkenin yiğit insanlarının ortak görevidir. Bir örnek vereyim. FETÖ ile hiçbir bağı olmayan hapse atılıyor ama iktidara yakın birisi FETÖ mensubu birisine telefon ediyor, operasyon yapıyorlar 'Sakın durma kaç' diye. Bu tespit ediliyor, iddianamede yer alıyor. Bunu söyleyen adamın kılına dahi dokunmuyorlar. Ama hayatı boyunca ByLock kullanmayan insanlar bugün Türkiye'nin hapishanelerinde."
- Hükümetin faiz politikası
Hükümetin faiz politikasını sürekli dile getirdiğini ancak somut bir adamı atmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Düşünün, birileri 'Faize karşıyım' diyor. Son 15 yılda bu ülkenin insanlarının cebinden alınıp bir avuç faiz lobisine ödenen miktar 142 milyar dolar. Sabah akşam benim atletimle uğraşacağına 142 milyar doları bu ülkenin çiftçisine, köylüsüne, emeklisine versene. Düşünün, Gazze'ye gitmek için vatandaşları teşvik edeceksiniz. Açık denizlerde müdahale edilecek gemiye 9 Türk vatandaşı hayatını kaybedecek. Asacaksın, keseceksin her lafı edeceksin. Sonra gideceksin önlerinde diz çökeceksin. 'Ben ettim sen etme' diyeceksin. 20 milyon dolara Türkiye'nin itibarını satacaksın. 20 milyon dolara Türkiye'nin hukuku, adaleti satılmıştır. Bu mudur adalet? O kadar ki bu 9 vatandaşımızın dava açma hakları ellerinden alınmıştır. Devleti yöneten, FETÖ'ye dönüyor 'Ne istediniz de vermedik' diyor. Her istediklerini verdiler. Okul, dediler, okul verdiler. Müsteşar, dediler müsteşar verdiler. Vali, dediler vali verdiler. General, dediler general verdiler. Peki kardeşim, FETÖ'nün her istediğini verdin. Bu ülkenin çiftçisi istedi, vermedin. Emeklisi istedi, vermedin. Taşeron işçisi istedi, vermedin. Memuru istedi, vermedin. FETÖ ne istediyse apar topar, hepsini verdin.
Sen, vatansever değilsin kardeşim. Bunu yapanlara vatansever denmez. Son 15 yılda, geldiğimiz noktaya bakın. Hırsızlık, yolsuzluk yapanlar, kul hakkı yiyenler bu ülkede muteber kişi olmaya başladı. Eğer kul hakkı yemiyorsanız, hırsızlık ve yolsuzluk yapmıyorsanız, bunlardan iş olmaz. Bunlar devleti yönetemezler. Devleti yönetmek için cin gibi olmak lazım, bu anlayışı topluma yerleştirmeye başladılar. Biz hak, hukuk, adalet derken onların da bu algısını yıkmaya çalışıyoruz."
- "Hep birlikte hukuku savunacağız"
Kemal Kılıçdaroğlu, birçok kişinin kendisinden rahatsız olduğuna işaret ederek, "Biliyorsunuz bunlar yeri zamanı geldiği zaman benim adımı görünce kan beyinlerine fışkırıyor. Dayanamıyorlar ben buna 'Kılıçdaroğlu hastalığı nüksetti' diyorum. Sağa dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, sola dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, önüme dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor, arkama dönüyorum 'Ey Kılıçdaroğlu' diye ses geliyor. Ya kardeşim Kılıçdaroğlu ne yaptı? Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ben bu ülkede hakkı savunuyorum, ben bu ülkede hukuku savunuyorum, ben bu ülkede adaleti savunuyorum, ben bu ülkede huzuru savunuyorum.' değerlendirmesinde bulundu.
"Son bir haftada yaşadığımız iki dramı size aktarmak isterim. Kayseri'de 45 yaşındaki işsiz Haydar Çapur kendini yaktı. Benimle uğraşacağına bununla uğraşsana kardeşim. Atama bekleyen öğretmen İsa Erdoğan intihar etti. Benimle uğraşacağına bunlarla uğraşsana kardeşim." diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çiftçinin, memurun sorunu var. Atama bekleyen öğretmenler var. Onları bırakmış sadece benimle ilgileniyor. Memnunum. Kendisine çok açık net çağrı yaptım. Dedim ki kardeşim ödlek değilsen, korkak değilsen çık karşıma oturalım konuşalım. Ben de adım gibi biliyorum ki çıkamaz, cesaret edemez. Ama şu konuda görüş birliği içinde olacağız. Bütün bu eleştirileri hafızamızı yenilemek için aktardım. Biz hep birlikte inancımız siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hep birlikte adaleti savunacağız, hep birlikte hukuku savunacağız, hep birlikte yaşamayı savunacağız. Görüşlerimiz farklı olabilir ama demokrasiyi savunacağız. Nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk 'İlk hedefiniz Akdeniz' dediyse, artık bizim de bütün ülkenin insanlarına sesleniyorum, 80 milyonuna sesleniyorum, ilk hedefiniz hak, hukuk, adalet. Bütün sorunlara hak hukuk ve adalet penceresinden bakacağız. Sorunu çözdüğümüz zaman da halkın vicdanında kabul görmüş oluruz. Bunun için yargı bağımsızlığını kesinlikle sağlayacağız. Yargı adalet dağıtacak. Adaletli bir yargıyı her zaman savunacağız, yeniden ama yeniden inşa edeceğiz."
Türkiye'nin etrafındaki ülkelerin çoğunda kan aktığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Yurtta barış, dünyada barış' dedi. Bütün bunları, birlikte yapacağız. Birlikte kazanacağız. Ben kazanacağım. Siz kazanacaksınız. Türkiye kazanacak. Doğusu, Batısı, Güneyi, Kuzeyi, Ortadoğu, Avrupa Birliği, Rusya, İngiltere kazanacak. Herkes kazanacak. Çünkü Türkiye bölgesinde de dünyada da lider ülke olmayı hak ediyor. Türkiye bölgesinde de dünyada da demokrasisine imrenilen bir ülke olacak. Bunun için hep birlikte çalışacağız. Demokrasi paydasında, birlikte mücadele edeceğiz. Bu mücadele, kutlu bir mücadeledir. Bu mücadelenin ruhunda Çanakkale vardır. Bu mücadelenin ruhunda Kuvayımilliye'nin ruhu vardır. Bu mücadeleyi en iyi anlatan Nazım Hikmet'tir. Diyor ki 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine'. Biz hep birlikte bir ağaç gibi tek ve hür olacağız ama bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Adalet mücadelemize hep birlikte katkı verme umuduyla."
(Bitti)