CHP’li vekilden Başbakana soru, RTÜK'e şikayet: “Acıların üzerinden kamyon geçiren diziyi kaldıracak mısınız?"

CHP milletvekili Tur Yıldız Biçer, Kanal D'de yayınlanan “Çocuklar Duymasın” isimli dizideki skandal ifadelerle ilgili dün soru önergesi verirken bugün de diziyi RTÜK’e şikâyet etti.

23 Temmuz'da ‘kentsel dönüşüm’ güzellemesiyle Kanal D ekranlarında yayınlanan Çocuklar Duymasın isimli dizide, Tamer Karadağlı’nın canlandırdığı Haluk karakteri, hafriyat kamyonlarının trafikte yol açtığı sorunlardan bahsedilmesi üzerine: “O kamyonlar olmasa sen öyle evlerde oturabilir misin ha! Alttan ısıtma, üstten soğutma olsun.O hafriyat kamyonları olmadan kentsel dönüşüm nasıl olacak? İnşaat sektörü ne olacak? O hafriyat kamyonlarının şoförleri de meraklı değil sizin o sosyetik sokaklarınızda, dar sokaklarda direksiyon sallamaya....” ifadelerini kullanıyor.

Bu ifadeler üzerine CHP’li Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, dün Twitter hesabından, “Mehmet Cengiz sponsor mu bu diziye? Şu kaba tipe bu cümleleri kurduran senaryo ekibine hafriyat kamyonlarının aldığı 30 canı hatırlatmalı”;“30 insanın katili hafriyat kamyonlarına kurulan bu güzellemeler için ailelere bir özrünüz olacak mı, empati yaptınız mı?” mesajlarıyla tepki gösterdi.

Biçer, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması talebiyle TBMM’ye Yazılı Soru Önergesi, RTÜK’e de hem kanala yaptırım uygulanması hem de dizinin yayından kaldırılması talebiyle dilekçe verdiğini belirterek; "Dizinin böylesi bir sorunu özensiz ve yaralayıcı bir dille işlemesine, sadece İstanbul'da 1 yıl içerisinde 30 yurttaşın ölümüne onlarcasının yaralanmasına rağmen olayın bu denli basitleştirmesine neden müsaade edildi?" diye sordu.

Biçer; "karşımızdaki kişi kadına bakışı ile yeterince itici bir karakter ve inşaat ile ilgili mesaj veren, kamyonlarla ilgili konuşan kişi bir dizi karakteri değil adeta yandaş inşaat firması sahibi! Sanki karşımızda her haliyle Ali Ağaoğlu konuşuyor." diyerek tepkisini dile getirdi.

RTÜK'e şikâyet: Ailelerin acısına saygısızlık! Ailelerden özür dilensin, dizi yayından kaldırılsın!!!

CHP’li Biçer'in konuyla ilgili diğer açıklamaları şu şekilde:

“Dev bir şantiyeye çevrilen İstanbul başta olmak üzere tüm yurtta; hafriyat kamyonu ve beton mikserlerinin neden olduğu ölüm ve yaralama vakasının sayısını hepimiz biliyoruz.
Dizinin karakterinin, hafriyat kamyonlarının trafikte yol açtığı sorunları görmezden gelerek, hafriyat kamyonlarının aldığı 30 canı önemsizleştirircesine konuşması üzerine dizinin ilgili bölümü için RTÜK’e şikâyette bulunarak dizinin yayından kaldırılmasını, yayıncısına da özür diletilmesini ve yaptırım uygulanmasını talep ettim.Eğer bu konuda gereken yapılmıyorsa bu dilin bilinçli bir seçim ve dille inşaat şirketlerine bir koruma sağlanmak istendiğini düşünmek hiç de zor değil. Hafriyat kamyonlarının şehir içinde dolaşımı nedeniyle yaşanan can kayıplarına rağmen hala hafriyat kamyonlarının şehir içinde dolaşımının normalleştirilmeye çalışılmasıyla nasıl bir amaca hizmet edilmek istendiği açık. Onlarca insanın ölümüne neden olan olayların bu şekilde normalleştirilmeye çalışılması her şeyden önce yakınlarını bu hafriyat kamyonu terörüne kurban vermiş ailelere, onların acılarına saygısızlıktır.

Kullanılan dil ölümleri meşrulaştırma ve inşaat şirketlerine koruma kalkanı mı?

Biçer; Başbakan'a sorduğu sorularda kullanılan dilin özenle seçildiğini, ifadelerin rantı eleştirmek yerine beton güzellemesi olduğunu ve kamyon terörünün neden olduğu ölümlerin bu yolla meşrulaştırıldığını ve aileleri yaraladığını dile getiriyor.

Hafriyat kamyonu ve beton mikserlerinin tonaj aşımı ve yasak alanlara girişleri hangi kurum ve kişiler tarafından, ne sıklıkta ve hangi yollarla yapılmaktadır?

Hafriyat kamyonu ve beton mikserlerinin neden olduğu ölüm ve yaralama vakalarına dair yargılanan kamu personeli var mıdır, varsa sayısı kaçtır?

Hafriyat kamyonu ve beton mikserlerinin tonaj aşımına ve rüşvet karşılığı yasak alanlara girişine müsaade edilmesi ile ilgili bugüne kadar herhangi bir adli/idari işlem yapılmış mıdır, yapılmışsa nelerdir?

Hafriyat kamyonlarının şehir içinde dolaşımının engellenememesi neden mümkün olamamaktadır?

Durumun bu şekilde bir diziye konu edilerek ölümlere meşruluk kazandırılmasına hizmet etmek değil midir?

Bu dille inşaat şirketlerine bir koruma mı sağlanmak istenmektedir?