CHP'li Gürsel Erol'dan Sezgin Tanrıkulu'na 'kimyasal silah' eleştirisi! "Sana ne kardeşim!"
tv100'de yayımlanan Pınar Işık Ardor'un sunduğu Pazar Siyaseti programına katılan Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gürsel Erol gündeme dair soruları yanıtladı. Erol, TSK'nın kimyasal silah kullandığı iddialarına yönelik açıklamalarda bulunan CHP'li Sezgin Tanrıkulu'na "Sana ne kardeşim" diyerek tepki gösterdi.
tv100'de yayımlanan Pınar Işık Ardor'un sunduğu Pazar Siyaseti programına katılan Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gürsel Erol gündeme dair soruları yanıtladı. Erol, TSK'nın kimyasal silah kullandığı iddialarına yönelik açıklamalarda bulunan CHP'li Sezgin Tanrıkulu'na "Sana ne kardeşim" diyerek tepki gösterdi.
CHP'li Gürsel Erol'un canlı yayında Pınar Işık Ardor'un sorduğu sorulara verdiği yanıtlardan satır başları şöyle:
- Millet İttifakı cephesinden Cumhur İttifakı nasıl görülüyor?
"İktidarların doğru yaptığı işler de var, yanlış ve eksik yaptığı işler de var. Yapılan her işin çok yanlış olduğu iddia etmekte çok doğru değildir. Ama iktidar açısından da yapılan her işin doğru olduğunu iddia etmekte çok doğru değildir. Partiler neden vardır? Partilerin varoluş amacı hükümet olup devleti yönetmektir. O ülkede yaşayan yurttaşların, özgürlük alanlarıyla ilgili, yurttaşlık alanlarıyla ilgili, yurttaşlık haklarıyla ilgili, refah seviyelerinin yükseltilmesiyle ilgili, geleceklerin teminatıyla ilgili, ülkenin kalkınmasıyla ilgili, ülkenin ekonomisinin gelişmesiyle ilgili alternatif sunmak ve hizmette farklılık için aslında vardır. Siyasetin temel amacı budur. Ama ne yazık ki günümüz koşullarında siyaset, bu temelde yapılmıyor. Karşıtlık üzerine, gerilim üzerine. Yönetenlerin, muhalefete karşı biraz daha mütevazi, biraz daha tavizkar olmalı. Çünkü yönetensiniz. Yönetenlerin daha tavizkar ve hoşgörüşü olması ve iyi niyetli olması lazım. İktidar partisinin gerilim ve karşıtlık üzerine bir siyaset kurgusu var. Ne söylerseniz söyleyin, onun mantığına bakmadan, doğruluğunu, toplum üzerinde yarattığı etkiyi, ihtiyacı, ülkenin genel gerçekleri üzerinde bir değerlendirme yapmadan tamamen karşıtlık üzerine oturttuğu bir siyaset var. En son bunu nerde gördük. Sayın Genel Başkanımızın Türban yasasıyla ilgili baörtüsüyle ilgili, yani olabilir dedi, bununla ilgili yanlış bir algı yaratılmış olabilir. "
- Başörtüsü meselesinin ortaya atılması 'Helalleşme süreci'nin bağlantısı mıdır?
"Helalleşme süreci, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarı döneminde, yapılan yanlışlıklarla ilgili veya muhalefetken yaptığı yanlışlıklarla ilgili bir süreç değil. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan tüm yurttaşlarımızın, yaşamış olduğu bütün adaletsizliklerle ilgili bir helalleşme süreci. İster devlet tarafından olsun ister bir siyasi parti tarafından olsun ister kişiler tarafından olsun. Bu bir süreç. Yalnızca Genel Başkanımızın, türbana bakış açısıyla başlayan bir süreçte değil."
- Pınar Işık Ardor, "Başörtüsü yasası" için Kılıçdaroğlu'na "Ne gerek vardı" tepkisi geldi. Peki, partinin içindekiler bu konuda ne düşündü sorusuna Erol şu yanıtı verdi:
"Ben de tepki verdim. Önce dedim ki nerden çıktı? Yani şu an insanların geçimiyle ilgili, geleceğiyle ilgili sıkıntıları varken Türkiye'nin birinci önceliği ekonomiyken biz kendi "ne gereği vardı" diye aramızda değerlendirme yaptık. İlerleyen süreçte gördük ki, zaten liderlerin farkı odur, sizin göremediğinizi görüp ön almaktır. Bir partinin genel başkanı tesadüflerle genel başkan olmaz. Onun kendine göre yetenekleri, bilgisi, becerisi, öngörüsü daha yüksektir. Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinden anladık ki, önümüzdeki seçimin miting alanlarında konuşulacak konulardan, Sayın Cumhurbaşkanının bunun üzerine bir siyaset hikayesi oluşturarak bir mağduriyet oluşturarak başörtüsü meselesini Türkiye'nin gündemine getirecek. Genel Başkan, bunu gördü ve ön aldı. Bu sorun Türkiye'de çözülmüş olabilir. Ondan da önce Genel Başkanımızın türbana bakış açısı, 2011 yılında üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına öncelik eden Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkan seçildikten sonra attığı ilk adım budur. O dönemin YÖK başkanı, sayın Genel Başkana teşekkür etmiştir. 2013 yılında daha öncesinde Merve Kavakçı'ya başörtüsünden dolayı parlamentoda yemin ettirilmemişti. Ki bana göre hiç doğru bir şey değildir. İnsanların hak ve özgürlüklerine müdahaledir. Başörütülü kadınlarımızın ve milletvekillerimizin meclise girmesiyle ilgili kanun değişikliğine sayın Genel Başkanımız evet demiştir. Bunun zaten bir evveliyatı var."
AK Parti'ye katılan Mehmet Ali Çelebi'ye tepki
Erol, Mehmet Ali Çelebi'ye tepki göstererek şunları söyledi: "Milletvekili seçildikten sonra bir başka partiye gitmek, varoluşunun onun karşıtlığı üzerine kurulan bir dönemde milletvekili olmuşsan o doğru değildir. Çelebi, İzmir’deki seçmenlerimize ve milletvekili olabilecek arkadaşlarımızın emek hırsızlığını yapmıştır."
TSK'nın kimyasal silah kullandığı iddialarına
Pınar Işık Ardor, TSK'nın PKK'ya karşı terörle mücadele de kimyasal silah kullandığı iddiasını CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun "meclise taşıyacağım" sözlerini hatırlattı ve Ardor'un, "Kendi partinizin içinde bunu araştıracağız, meclise soracağız diye farklı görüşler de var, bu ne diyorsunuz" sorusuna Erol, TSK'nın kimyasal silah kullandığı iddialarına ise, "TSK, Türkiye’nin onuru ve namusudur, hepimizin sahip çıkması gerekir. Kurumlarda yanlış yapan yöneticiler olabilir, kurumlar hiçbir zaman siyasetçinin hedefinde ve eleştirisinde olmamalı. TSK’nın eylemleri sorgulanamaz, eleştirilemez ve o eleştirileri de sorumsuzca buluyorum. CHP’nin köklerinin nereye dayandığını bilmeyenlerin bu şekilde açıklama yapmasını asla doğru bilmiyorum, o açıklamayı yapan arkadaşımız MYK’da gündeme gelecektir. Uluslararası güçlerin olduğu bir bölgede ‘TSK kimyasal silah kullandı’ ya arkadaşlar bu oyunlara gelmeyin, bu aptalca iddialara, karalamaya hele de seçime giderken sana ne kardeşim. Bu açıklamayı yapmak sana mı düşer?" dedi.
Kılıçdaroğlu’nu neden bir kesim istemiyor?
"Şu anda yapılan anketlerde mevcut liderler üzerinden kamuoyunda en çok karşılığı olan lider olarak tanımlanıyor. Tartışılsın, herkes tartışılsın ama sonuçta karar verecek tek irade Genel Başkanımızındır. Hepimiz ayrı partileriz, ayrı ideolojilere sahibiz ama Türkiye’nin geleceği ile ilgili yaşadığımız kaygılardan dolayı bir aradayız, konuşulması gereken bu. 6’lı masada muhafazakarlar, ülkücüler, sosyal demokratlar var, Türkiye mozaiği bu."