CHP'den Cumhuriyet iddianamesine sert tepki: Savcının telefonundan daha çok delil çıkar!
"İddianamenin havuz medyasına servis edilmesi, FETÖ uygulamasının devamı"
CHP Aydın Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkında hazırlanan iddianamede ByLock kullananın olmamasına karşın ByLock kullananlarla telefon görüşmelerinin delil sayılmasını eleştirdi. Tezcan, Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam'ın 'FETÖ üyeliği' suçlamasıyla yargılanmasına ilişkin olarak, "Savcılara soruşturma talimatı verenlerin ve iddianameyi düzenleyen savcıların son 10 yıllık telefon rehberlerine bakarlarsa, eminim bu iddianamedeki delillerden daha çok ‘suç delili’ bulabilirler" dedi.
Cumhuriyet gazetesinden İklim Öngel'in haberine göre, yayınlanan iddianamede, 'FETÖ' üyeliği suçlamasıyla yargılanan savcının, gazetecileri ByLock kullanıcılarıyla irtibatlı olmakla suçlamasına CHP’den tepki geldi.
"Delil uydurma, suç yaratama çabası"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, 'FETÖ' yöntemlerinin hâlâ kullanıldığını belirterek, "kumpas davaları sırasında FETÖ’nün dönemin iktidarıyla ittifak halinde uyguladığı iki strateji olduğuna" dikkat çekti. "İlkinin iftira ve sahte delillere dayalı iddianameler hazırlamak, ikincisinin de iddianameleri daha sanık avukatları göndermeden yandaş medyaya servis etmek olduğunu" belirten Tezcan, “Cumhuriyet iddianamesinin sanık avukatları dahi görmeden havuz medyasına servis edilmesi, FETÖ uygulamlarının aynen devam ettiğinin bir göstergesi" dedi. "İddianamenin içeriğinin de 'FETÖ' yöntemlerinin aynısı olduğunu vurgulayan Tezcan, "İftira üzerine kurulmuş. Kadri Gürsel’e ‘ByLock kullanıyor’ diyemiyorlar, irtibat diyerek delil uydurmaya, suç yaratmaya çalışmışlar. Bu, soruşturma talimatını veren iktidarın ve talimatla soruşturmayı yürüten savcıların ne kadar büyük bir acziyet içinde olduklarını gösteriyor. Bir gazetecinin şu veya bu şekilde ByLock kullananla telefon iltibatı, örgüt üyeliği için delil oluyorsa; bu iddianameleri düzenleyen savcılar, bu iktidarın bakanları, milletvekilleri, parti örgütleri... Hiçbiri, aleyhine iddianeme düzenlenmekten paçayı kurtaramaz. Savcılara soruşturma talimatı verenlerin ve iddianameyi düzenleyen savcıların son 10 yıllık telefon rehberlerine bakarlarsa, eminim bu iddianamedeki delillerden daha çok ‘suç delili’ bulabilirler” değerlendirmesi yaptı.
"Yayın politikasını iktidar mı belirleyecek?"
CHP Anayasa Komisyonu Üyesi Muharrem Erkek ise "iddianamenin tamamen kurguya dayalı, hukuktan yoksun olduğunu" belirtti. "Terör örgütlerine yardım edenin iktidarın kendisi olduğunu" dile getiren Erkek, “TSK’ye, yargıya, devletin tüm kurumlarına cemaate mensup kişileri, AKP’nin yerleştirdiğini herkes biliyor. O zaman hükümetin FETÖ’ye yardım ve yataklıktan yargılanması gerekir” dedi.
Cumhuriyet Vakfı’nın yönetimine ilişkin sorunun hukuk mahkemelerinin görev alanına girdiğini vurgulayan Erkek, “İktidar geçmişte cemaatin savcıları, hâkimleri, polisleri ile birlikte yaptıklarını şimdi tek başına yapıyor. Ülkedeki muhalefet boğulmak isteniyor” diye konuştu. Muhalefet yaptığı için gazetemiz yöneticilerinin cezaevinde olduğunu belirten Erkek şöylekonuştu: “Hepsi bu ülkenin aydın, onurlu insanları. O kadar trajikomik bir durumla karşı karşıyayız ki iddianamede yayın politikası eleştiriyor. Bir gazetenin yayın politikasını iktidar mı belirleyecek? Bu, iktidarın özgürlüklerden, hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığının göstergesi.”
Cumhuriyet gazetesinden İklim Öngel'in haberine göre, yayınlanan iddianamede, 'FETÖ' üyeliği suçlamasıyla yargılanan savcının, gazetecileri ByLock kullanıcılarıyla irtibatlı olmakla suçlamasına CHP’den tepki geldi.
"Delil uydurma, suç yaratama çabası"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, 'FETÖ' yöntemlerinin hâlâ kullanıldığını belirterek, "kumpas davaları sırasında FETÖ’nün dönemin iktidarıyla ittifak halinde uyguladığı iki strateji olduğuna" dikkat çekti. "İlkinin iftira ve sahte delillere dayalı iddianameler hazırlamak, ikincisinin de iddianameleri daha sanık avukatları göndermeden yandaş medyaya servis etmek olduğunu" belirten Tezcan, “Cumhuriyet iddianamesinin sanık avukatları dahi görmeden havuz medyasına servis edilmesi, FETÖ uygulamlarının aynen devam ettiğinin bir göstergesi" dedi. "İddianamenin içeriğinin de 'FETÖ' yöntemlerinin aynısı olduğunu vurgulayan Tezcan, "İftira üzerine kurulmuş. Kadri Gürsel’e ‘ByLock kullanıyor’ diyemiyorlar, irtibat diyerek delil uydurmaya, suç yaratmaya çalışmışlar. Bu, soruşturma talimatını veren iktidarın ve talimatla soruşturmayı yürüten savcıların ne kadar büyük bir acziyet içinde olduklarını gösteriyor. Bir gazetecinin şu veya bu şekilde ByLock kullananla telefon iltibatı, örgüt üyeliği için delil oluyorsa; bu iddianameleri düzenleyen savcılar, bu iktidarın bakanları, milletvekilleri, parti örgütleri... Hiçbiri, aleyhine iddianeme düzenlenmekten paçayı kurtaramaz. Savcılara soruşturma talimatı verenlerin ve iddianameyi düzenleyen savcıların son 10 yıllık telefon rehberlerine bakarlarsa, eminim bu iddianamedeki delillerden daha çok ‘suç delili’ bulabilirler” değerlendirmesi yaptı.
"Yayın politikasını iktidar mı belirleyecek?"
CHP Anayasa Komisyonu Üyesi Muharrem Erkek ise "iddianamenin tamamen kurguya dayalı, hukuktan yoksun olduğunu" belirtti. "Terör örgütlerine yardım edenin iktidarın kendisi olduğunu" dile getiren Erkek, “TSK’ye, yargıya, devletin tüm kurumlarına cemaate mensup kişileri, AKP’nin yerleştirdiğini herkes biliyor. O zaman hükümetin FETÖ’ye yardım ve yataklıktan yargılanması gerekir” dedi.
Cumhuriyet Vakfı’nın yönetimine ilişkin sorunun hukuk mahkemelerinin görev alanına girdiğini vurgulayan Erkek, “İktidar geçmişte cemaatin savcıları, hâkimleri, polisleri ile birlikte yaptıklarını şimdi tek başına yapıyor. Ülkedeki muhalefet boğulmak isteniyor” diye konuştu. Muhalefet yaptığı için gazetemiz yöneticilerinin cezaevinde olduğunu belirten Erkek şöylekonuştu: “Hepsi bu ülkenin aydın, onurlu insanları. O kadar trajikomik bir durumla karşı karşıyayız ki iddianamede yayın politikası eleştiriyor. Bir gazetenin yayın politikasını iktidar mı belirleyecek? Bu, iktidarın özgürlüklerden, hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığının göstergesi.”