Efendim; CHP’de gene işler karışacak gibi. Neyse ki, artık kabak tadı veren “Kim aday olacak?” tartışmalarına son verebilecek adımlar mecburen atılacağa benziyor. Adımlar atılacak ama o adımların çelmelere maruz kalmayacağını kimse garanti edemiyor. Kısaca sert hamlelere hazır olun. Sürtüşmenin konusu ise “Aday belirleme yöntemi” üzerine şekilleniyor. Haydi hayırlısı!..
Dakika Bir Gol Bir!..
Gene bir şeyler dönüyor. Birileri birilerini aldatmaya ya da kandırmaya çalışıyor ama kim? Nitekim bu konudaki tartışmalar daha ilk dakikalarda falso verecekti. Hatırlayalım; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, daha birkaç gün önce Cumhurbaşkanı adaylık sürecine dair ilk startı verecekti. Özel "Cumhurbaşkanı adayımızı belirlemeye kadar yeni bir sürecinin ilk günündeyiz. Adayı bir partinin genel başkanı olarak ben değil, sayıları 1 milyon 600 bine yaklaşan cesur yürekle belirleyeceğiz." Üstelik bu konuda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’la “mütabakatın tam” olduğunu söyleyecekti. Ancak bu sözler Mansur yavaş cephesinden hoşnutsuzlukla karşılanıp, derhal tekzip yiyecekti.
Özgür Özel’in “Kurnazlığı” mı?..
Fakat bundan da önemlisi vardı. Öyle ki Özel’i adeta bir ,“kandırmacı” pozisyonuna sokmaktaydı. Bilhassa da “mutabık kaldıkları” konusunda itirazlar yükseldi. Öyle ki Özel’in Yavaş’a, aday belirleme sürecini başlatma kararı aldıklarını ama özellikle partililer eliyle
olacağı kararını ona bildirmediği söylenecekti.
Yani Özel ve Yavaş arasında adayın belirlenmesi yöntemi konusunda herhangi bir mutabakata varılmamıştı. Özgür Özel’in burada bir “Kurnazlık” yaparak direkt yalan söylemese bile durumu eksik söyleyerek ve asıl boyutu gizleyerek Yavaş’ı aldattığını düşünüyorlardı. Yani etik bir soruna vurgu yapılıyordu. Bu Yavaş’a bir tür “Darbe” yahut en hafifinden “Oldu bitti” gibiydi.
Hatta TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik’in haberine göre CHP’nin ön seçimde aday olacaklara dair 10 maddeden oluşan “Kurallar” ın bile hazır olduğu iddia edilecekti. Yazıyı uzatacağı için kuralları buraya almıyorum.
Olmayacak Duaya Amin Demek!..
Bu arada ufak bir hatırlatmada bulunmak zorundayım. Anlaşılan bütün bunların öncesinde CHP’de bazı “Ara formüller” arandı ama bulunamadı herhalde. Çünkü belli ki çelişki “Antagonizma” (Uzlaşmazlık) kazanmıştı. Daha önce de belirttiğim gibi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın biri cumhurbaşkanı biri de yardımcısı olmalı şeklindeki manasız arayış iflas etmişti. Zaten bu kadar saçma sapan bir formül olamazdı. Üstelik bunu ciddi ciddi savunanlar çıktı!..
Bu durumda hangi akla hizmet ise kaybetmek garantiydi. Nasıl 6’lı masa topluma “Çok başlı” görüntüsü verdiyse bu da aynı sonucu doğururdu. Daha da vahimi kazanmaları durumunda yarın öbür gün iki güçlü ismin rekabeti devlette yeni sorunlar ve bölünmeler yaratırdı. “Tek aday” en uygun formüldü.
Yavaş Cephesinin İtiraz ve Önerisi!..
Neyse, tekrar asli konumuza dönelim. Bu durumda Mansur Yavaş ve ekibinin acilen bir karşı – strateji geliştirmeleri gerekiyordu. Çünkü mevcut önerinin Ekrem İmamoğlu’nun “İşine yarayacağını” düşünüyorlardı. Onlarda kendilerine yarayacağını düşündükleri karşı – önerilerini veya itirazlarını geliştirmiş bulunuyorlardı.
NEFES yazarı Aytunç Erkin’in köşe yazısında belirttiğine göre Mansur Yavaş, adayın yalnızca CHP üyeleri tarafından değil, vatandaşların geniş katılımıyla belirlenmesi gerektiğini savunarak 50 bin kişilik kapsamlı bir anket yapılmasını önermişti. Böylelikle PR yöntemleri aday belirlemeye taşınmış oluyordu. Üstelik manipüle edilme riski vardı. Çok garip!..
Bu tercihte İmamoğlu’nun “Ön seçim” istemesi ve örgütte çok daha baskın durumda olması belirleyici oldu. Mansur Yavaş’ın –belki Ankara’da bazı yerler hariç- ise bu alanda fazla bir inisiyatifi olduğu söylenemezdi. Üyeler eliyle ön seçim yapılması durumunda İmamoğlu’nun kazanma ihtimali –neredeyse- garanti gibiydi. Nitekim gazeteci Gürbüz Evren’de tv100'de “İmamoğlu’na hayırlı olsun” diyerek işin bu yönüne vurgu yapacaktı. Birçok kişi için bu karar “Mansur Yavaş’ı elemek için” verilmiş gibiydi sanki.
Bunun üzerine o cenahta “Madem Cumhurbaşkanı seçeceğiz o zaman tüm Türkiye ortalamasını ve sosyolojisini temsil etmeli” gibi bir tür savunma refleksli argüman geliştirildi. Bu konu tartışmalı ama Mansur Yavaş çoğu kez anketlerde önce görünüyordu. İş iddia olunduğu gibi anketlere kalırsa bu kez de Mansur Yavaş’ın şansı yükseliyordu.
Üstelik kriz çıkma ihtimali tek bu noktada değildi. Tercih edilecek isim partinin meclis grubu, yani milletvekilleri tarafından belirlenecekti. Burada farklı bir eğilim parti içinde ciddi sıkıntılar doğurabilirdi. Yani üyeler birini seçse bile bunu partinin Meclis grubunun onaylaması gerekiyordu. İlaveten düşük bir ihtimalde olsa süreçte Mansur Yavaş’ın bu yüzden küstürülüp kendine başka bir yol arayışına girmesi olabilir. Bunu da bir köşeye yazalım…
İmamoğlu Açısından Durum Hayati!..
İmamoğlu’nun baştan beri Cumhurbaşkanı olmak istediği biliniyor. Bir anlamda onun şanssızlığı arzusu ile koşulların bir türlü çakışmaması oldu. (Tabii kişisel hataları da var) O ise özellikle İstanbul’daki ağırlığına, Türkiye çapında tanınırlığına ve sevilmesine güveniyordu. Fakat en avantajlı durumu örgütte dominant olması idi. Olağanüstü bir aksilik olmaz ise parti içinde seçimler ona bunu sağlardı. Hatta biraz şüpheci bakılırsa İmamoğlu’nun bu süreci dizayn etmiş olabileceği dahi söylenebilir.
Zaten olayın bu derece hızlandırılmış olması da aslında onunla ilgiliydi. Eğer cumhurbaşkanlığı adaylığı ilan etmezse hakkındaki “siyasetten men” cezasının ya da yeni bir davanın önü alınamazdı. Bu şekilde İmamoğlu’nun korumaya alınacağı hesaplanıyordu. Örgüt denetiminde seçimde İmamoğlu –neredeyse- “Banko” gibiydi. Bu yüzden önseçimi usulen bir “Oyun” gibi görenlerde var.
Sonuç olarak; görüldüğü üzere bu “Şöyle mi yapalım” türünden basit bir yöntem tartışması değil. Doğrudan adayların kaderini belirleyebilecek bir strateji adeta. Eğer CHP yönetimi “En doğru yöntem” konusunda hassas ve ısrarcı olmazsa, “Onu da memnun edeyim bunu da” yalpalamalarına saparsa herkesin kaybettiğinin resmidir. (Sonuçta aday herkesin değil CHP’nin adayı olacaktır) Hatta iş “Entrika savaşları” na, muhtelif ayak oyunlarına bile dönüşebilir. Bundan da totalde CHP’nin zararlı çıkacağı kesindir. Gerisi kendi bilecekleri iş!..
O zaman en sağlam ve garantili yöntemi ise ben önereyim bari: taraflar birbirlerini fazla yıpratmadan en iyisi yazı tura atsınlar!..
31. 01. 2025
NOT: Bu arada Özgür Özel örgüt seçimleri öncesi “yeni üye yazımı” davetinde bulunmuş. Benden gene uyarması. Bundan büyük “Hata” olamaz. Taraflar “Yığma üye” usulü toplu üye yazımları organize edebilirler. Bence tam tersine karar alındığı andan itibaren bütün üye yazımları aday netleşene kadar bir süreliğine dondurulmalıdır.