Efendim; CHP doğru bir şeyi yanlış şekilde yapıyor sanırım. Düne değin Mansur Yavaş – Ekrem İmamoğlu adaylıkları üzerinden tasarlanan “Önseçim” gayreti gayet doğru bir adımdı. Fakat artık bir anlamı kalmadı. Bundan sonrası tamamıyla bir “Formalite”, “Dostlar alışverişte görsün” türünden girişim sayılabilir.
Ne Gerek Vardı Onca Zahmete!..
Sayılabilir, çünkü; eğer olağanüstü bir aksilik olmaz ise belli ki Ekrem İmamoğlu karşısına kim çıkarsa çıksın ezici bir çoğunlukla seçimi alacaktır. Bu manada görünürdeki seçimin fazla bir önemi kalmamıştır. Tabii kendi bilecekleri iş o başka. Yeter ki “Adet yerini bulsun” olsun!..
Bu durumda CHP yönetimi karar alıp, doğrudan “Ekrem İmamoğlu adayımızdır” deselermiş daha iyi olabilirdi sanki. Bu da beklentilere ters bir şey olmazdı. Şimdi yok takvim yap, üyeleri harekete geçir, sandık başına git, oyları say, vb. hayli meşakkatli, uzun ve yorucu bir iş. Ne gerek var onca zahmete!..
Dursun Çiçek’in Adaylık Açıklaması!..
Lakin tabii ki burası bir parti. Ondan önce tüzel kişiliği olan bir kurum. Muhakkak ki kendi işleyiş prensipleri var. Hele de adaylarını seçerken önseçim yöntemi uygulayacağını çok önceden ilan etmişse. Bu manada tuhaf ya da işleyişe aykırı bir durum yok. O yüzden her şeyin “Racona uygun” yapılıyor olması imajı çok önemli.
O halde ama “Gerçek” ama “Kurmaca”, ama “samimi” ama “yapay” bir veya birkaç aday çıkarmak gerekiyordu. Nitekim bu yönde bazı gelişmeler oluşmuş durumda. Kendisine doğrudan “Tavşan aday” diyemesek bile Dursun Çiçek bir şekilde bu ihtiyaca cevap vermiştir. (Kendisi bedeller ödemiş, saygın, kişilikli asker kökenli bir siyasetçidir) Gerisi teferruat gibi…
Öyle ki Çiçek’in kendisi de bunun farkında olmalı ki TV100’deki açıklamasında şunları söylemekteydi: "Bir ön seçim yapılıyorsa mutlaka en az 2-3 aday olması gerekir ki, üyelerin tercihlerini ortaya koyabilmesi lazım. Tek adaylı bir ön seçim hem demokratik olmaz hem de etik olmaz. Birden fazla adayın üyelerin önüne koyulması lazım. Hep ön seçimi savunduk. Dolayısıyla bu sürece katkı sunmak istiyoruz."
Dikkat edilirse bu açıklamada kişisel bir “İddia” yahut “vizyon” yoktur. “İlkesel” bir görünüm altında adeta “parti hizmeti” gibi bir beyan vardır. İllâ “Danışıklı dövüş” müdür bilemem. (Eğer şu an göremediğimiz CHP içi dengelerden kaynaklanan başka bir “Hesap” ya da ayak oyunu dönmüyorsa tabii!) Ama bu şart altında her kim adaylığa soyunursa soyunsun artık “Tavşan aday mı?” sorusu sorulacaktır. Bundan kaçılamaz. Kimse kızmasın!..
“İtiraf gibi” İzahat!..
Dolayısıyla niyete bağlı olmaksızın “Objektif” bir durum doğmaktadır. “Boşluğu” dolduracak bir veya birkaç adayın çıkması gerekmektedir. Merak ediyorum. Acaba CHP’de aday teke düşmeseydi Dursun Çiçek gene de aday olur muydu? Hiç zannetmiyorum. Nitekim “Sürece katkı sunmak” istediğini kendi adeta “İtiraf” gibi söylüyor.
Elbette isteyen ve yeter imzayı bulan herkes aday olabilir. Suç değil, ayıp değil. Ancak burada daha çok sanki bir “görev duygusu” ile hareket edilmişe benziyor. En hafif tabirle “Durumdan vazife çıkarma” ya benziyor. Sonuçta birinin çıkması gerekiyordu bu göreve gönüllü veya değil belli ki o talip olmuş.
Bunun olacağını zaten öngörmüştüm. Nitekim 11 Şubat 2025 tarihli “CHP’ye başka bir aday daha lâzım! ‘Önseçim tiyatrosu’ kiminle yapılacak?” başlıklı yazımda bu durumu şöyle tanımlamıştım: “Mansur Yavaş’ın yarıştan çekilmesiyle birlikte İmamoğlu’nun karşısına o ağırlıkta olmasa bile birini ya da birilerini çıkarmaları gerekiyor. Buna ‘Kukla aday’ demek istemem ama zevahiri kurtaracak biri olması gerek. Sahne hazır, dekor hazır, tekst hazır ama en önemli oyunculardan biri eksik. Olmaz, olamaz. Makyajı tamamlamak lâzım!” Kısmet Dursun Çiçek’e imiş diyelim!..
Dün TBMM kapalı olduğu için 20 imzayı toplayamayıp 5 imzada kalan Çiçek’in bugün 20 imzaya ulaşması bekleniyor.
“Tavşan Aday” mı?..
Malum “Tavşan aday” kavramı siyasi literatürümüze henüz yeni girmiş bir kavram. (Bizde bu benzetme ilk olarak CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile genel başkanlık yarışı esnasında Özgür Özel için kullanılmıştı) Tavşan aday aslında spor alanından devşirilmiş bir kelime ve atletizmdeki “Tavşan atlet” tir aslında.
Daha ziyade orta mesafe koşularında yarışı kazanacak asıl atletin işini kolaylaştırmak, ona yol açmak için tavşan atlet koşturulur. Tavşan atlet koşunun başında hızlı koşar, rakipleri kendi hızına uydurur, böylece yorar. Bir süre sonra kendi yarışa asılmayı bırakır. Rakipler ise yorulmuştur, takım arkadaşı ise enerjik kalmıştır. Bu kez o yarışa asılır ve yorulan rakipleri geride bırakarak ipi göğüsler. Tavşan atletin işlevi bu olarak tarif edilir.
“Makyaj Aday” mı?..
Şimdi bu durum Dursun Çiçek’in konumuna uyuyor mu bilmiyorum. Ancak tam uymadığını düşünüyorum. Çünkü rakibi İmamoğlu olup, İmamoğlu’nun kazanması için bir “Tavşan atlet” e ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Kazanamama ihtimali yoktur. (O halde Çiçek bunun için aday değildir) Sahte ya da “Teneke aday” da diyemem. Daha ziyade duruma ayar veren, ters imaj doğmasını perdeleyen (Tek adayla seçimin demokratik geçmediği gibi) bir tür “Makyaj aday” a benzetilebilir. Hadi bu kavramı da ben ortaya atmış olayım!..
Zaten Dursun Çiçek’in İmamoğlu karşısında kazanma şansı da görünmemekte ve kendisi de bunun bilincindedir. (Öyle ki kızı bile kendisine değil İmamoğlu’na oy vereceğini söylemiş) Eğer Dursun Çiçek’in yarışta bir “Misyonu” varsa bu olmalıdır. Başka türlüsüne süreç izin vermiyor. Tabii kendisi bunu bile bile niçin kabul etti sorusu ayrıca sorulmaya muhtaçtır.
Zevahiri Kurtaralım Yeter!..
Öyle veya böyle, Dursun Çiçek’in kendisinin de kabul ettiği gibi bu daha ziyade bu bir örgüt içi “Zorunluluğa” daha çok benziyor. Eğer esas atlet (Hakkındaki davalardan dolayı) çelmelenmez işe yarışta ipi göğüsleyen olacaktır. Bu arada muhtemeldir ki başka adaylar da çıkacaktır. Ancak her kim çıkarsa çıksın kondisyonu yüksek İmamoğlu karşısında şansı olamayacağa benziyor. Dursun Çiçek –şimdilik- bunu “Demokratik perdeleyen” olsun yeter.
Zaten CHP’nin “Zevahiri kurtarmak” adına da buna şiddetle ihtiyacı var görünüyor!..
21. 02. 2025