CHP Sözcüsü Bülent Tezcan Man Adası belgelerini basınla paylaştı!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurtdışına para gönderildiği iddialarıyla ilgili belgeleri paylaştı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun salı günü yapılan grup toplantısında "yurtdışına para gönderildiği" iddialarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.Tezcan, basın toplantısında "gerçek" dediği dekont ve swift mesajlarını paylaştı.
Bülent Tezcan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz kutuyu açtık. Bundan sonrası kutunun içinden kimin rahatsız olacağıdır. Ne varmış bu kutunun içinde, sırayla bakacağız. Kemal Kılıçdaroğlu, para transferini belgeleriyle açıkladı. Man Adası’nda Belwey isimli şirket kuruluyor. Bu bir Naylon şirket. Neden? 1 sterlinlik bir şirket. Türk parasıyla 5 lira. Şirketin öbür tarafında Recep Tayyip Erdoğan'ın enişteşi Ziya İlgen, kardeşi Mustafa Erdoğan, dünürü Osman Ketenci, eski kalem müdürü Murat Gündoğan ve oğlu Ahmet Burak Erdoğan. Gelin bir meclis araştırması yapalım dedik. Bütün bu trafiğin altını üstünü inceleyelim. AK Parti milletinin oylarıyla reddedildi. Parmak hesabı, vicdan hesabına hakim geldi. Önce milletvekilleri görsün dedik. Şimdi milletle paylaşıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Adım adım yol haritasını anlattım. Bizi susturmaya güçleri yetmecek. Sayın Erdoğan bizi susturmaya gücün yetmeyecek. Gerçeğin gücü herşeyin üstünde.
'Sahte' dediler, 'ticari ilişki' var dediler. Ondan sonra AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, çok açık bir şey söyledi, ‘şirket satışı karşılığında alınan para’ dedi. Sahte dedikleri dekontlar.... Mustafa Erdoğan 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ziya İlgen 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ahmet Burak Erdoğan 1 milyon 450 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ahmet Burak Erdoğan 2 milyon 300 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Hani sahteydi? Osman Ketenci 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Yine Osman Ketenci, 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ziya İlgen 2,5 milyon dolarlık dekont. Bunların tamamı orjinal belgeler.
Swift mesajlarının evrakları da burada. ‘Sahte’ diyenlere sesleniyorum, biz sahte işi bilmeyiz. Off-shore adalarında iş tutmayı becerenler sahte işi bilirler. Biz beceremeyiz, ayağımıza dolaşır. Hangi şirketi sattılar? Bu şirketin ortakları kim? Sattıkları şirketin sermeyasi ne kadar? Bu şirketin bilançosu ne, varlıkları ne? Devir senetleri nerede, çıkarın konuşalım. Kim varmış bu ticarette, ne vermiş? Ne zaman kurulmuş, bilelim. Ne kadar faaliyet yürütmüş, ne kadar kazanmış. Ona bir bakalım. Ne kadar bir vergi ödemiş, ne vergisi ödemiş. Sayın Erdoğan’a teşekkür ediyoruz, bu soruları sorma fırsatı verdi.
Bir sterlinlik şirket, 15 milyonluk ödeme. Bu nasıl bir şirket? Bütün vatandaşlara soruyorum. 5 lirası olan bir şirket, 60 milyon liralık bir şirketi alıyor. 60 milyonluk değeri olan şirket, 5 liralık şirkete güvenip ticaret yapıyor.
Kazım Öztaş kimdir? Sıdkı Ayhan şirketi Kazım Öztaş’a satıyor. Transferden sonra bunların ortakları ne iş yapmıştır? Kazım Öztaş ne kadar kazanç elde etmiş, ne kadar vergi ödemiş? O dönemin başbakanı, şimdiki cumhurbaşkanının yakın akrabalarına ödemiş. Bu bir basit ticari ilişki değildir. Okunmuş bir dolarlardan sihirli 1 sterlinlik döneme geçtik. 60 milyon liralık bir şirketi alıyor, takla attırıyor. Burada mide bulandıran bir şey var. Sahte değil, her şey meydanda. Böyle bir ilişki karşınıza çıktığında aklınıza iki şey gelir. Birincisi kara para aklama gelir. Bilmiyoruz, bakacağız. Vergiden kaçınma, vergi ödememe.
Hükümetten, Recep Tayyip Erdoğan’dan, Binali Yıldırım’dan, AK Parti yöneticilerinden aynı ada hassasiyetini Yunanistan’ın işgal ettiği Türk adalarında da göstermelerini istiyoruz.
Çocuklarına şirket kurdururken o adaları buluyorlar. Devletin vergi alması söz konusu olduğunda o adaları gözleri görmüyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Dünyanın aklı başında olan hiçbir ülkesinde bu işler öyle bedavaya geçiştirilmez. Milletten saklamanıza fırsat vermeyeceğiz. Milletin vicdanını yaralayan bir ilişki vardır. Orjinallerini savcılığa vereceğiz. Daha yeni kutular gelir, yeni kutular açılır. Yeter ki daha yeni şeyleri kutulara koymayın.
Tezcan, bir soru üzerine “Burada hem gelen hem de çıkan var. Bir para trafiği var” dedi.
Bülent Tezcan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz kutuyu açtık. Bundan sonrası kutunun içinden kimin rahatsız olacağıdır. Ne varmış bu kutunun içinde, sırayla bakacağız. Kemal Kılıçdaroğlu, para transferini belgeleriyle açıkladı. Man Adası’nda Belwey isimli şirket kuruluyor. Bu bir Naylon şirket. Neden? 1 sterlinlik bir şirket. Türk parasıyla 5 lira. Şirketin öbür tarafında Recep Tayyip Erdoğan'ın enişteşi Ziya İlgen, kardeşi Mustafa Erdoğan, dünürü Osman Ketenci, eski kalem müdürü Murat Gündoğan ve oğlu Ahmet Burak Erdoğan. Gelin bir meclis araştırması yapalım dedik. Bütün bu trafiğin altını üstünü inceleyelim. AK Parti milletinin oylarıyla reddedildi. Parmak hesabı, vicdan hesabına hakim geldi. Önce milletvekilleri görsün dedik. Şimdi milletle paylaşıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Adım adım yol haritasını anlattım. Bizi susturmaya güçleri yetmecek. Sayın Erdoğan bizi susturmaya gücün yetmeyecek. Gerçeğin gücü herşeyin üstünde.
'Sahte' dediler, 'ticari ilişki' var dediler. Ondan sonra AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, çok açık bir şey söyledi, ‘şirket satışı karşılığında alınan para’ dedi. Sahte dedikleri dekontlar.... Mustafa Erdoğan 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ziya İlgen 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ahmet Burak Erdoğan 1 milyon 450 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Ahmet Burak Erdoğan 2 milyon 300 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Bu mu sahte? Hani sahteydi? Osman Ketenci 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Yine Osman Ketenci, 1 milyon 250 bin dolarlık dekont. Ziya İlgen 2,5 milyon dolarlık dekont. Bunların tamamı orjinal belgeler.
Swift mesajlarının evrakları da burada. ‘Sahte’ diyenlere sesleniyorum, biz sahte işi bilmeyiz. Off-shore adalarında iş tutmayı becerenler sahte işi bilirler. Biz beceremeyiz, ayağımıza dolaşır. Hangi şirketi sattılar? Bu şirketin ortakları kim? Sattıkları şirketin sermeyasi ne kadar? Bu şirketin bilançosu ne, varlıkları ne? Devir senetleri nerede, çıkarın konuşalım. Kim varmış bu ticarette, ne vermiş? Ne zaman kurulmuş, bilelim. Ne kadar faaliyet yürütmüş, ne kadar kazanmış. Ona bir bakalım. Ne kadar bir vergi ödemiş, ne vergisi ödemiş. Sayın Erdoğan’a teşekkür ediyoruz, bu soruları sorma fırsatı verdi.
Bir sterlinlik şirket, 15 milyonluk ödeme. Bu nasıl bir şirket? Bütün vatandaşlara soruyorum. 5 lirası olan bir şirket, 60 milyon liralık bir şirketi alıyor. 60 milyonluk değeri olan şirket, 5 liralık şirkete güvenip ticaret yapıyor.
Kazım Öztaş kimdir? Sıdkı Ayhan şirketi Kazım Öztaş’a satıyor. Transferden sonra bunların ortakları ne iş yapmıştır? Kazım Öztaş ne kadar kazanç elde etmiş, ne kadar vergi ödemiş? O dönemin başbakanı, şimdiki cumhurbaşkanının yakın akrabalarına ödemiş. Bu bir basit ticari ilişki değildir. Okunmuş bir dolarlardan sihirli 1 sterlinlik döneme geçtik. 60 milyon liralık bir şirketi alıyor, takla attırıyor. Burada mide bulandıran bir şey var. Sahte değil, her şey meydanda. Böyle bir ilişki karşınıza çıktığında aklınıza iki şey gelir. Birincisi kara para aklama gelir. Bilmiyoruz, bakacağız. Vergiden kaçınma, vergi ödememe.
Hükümetten, Recep Tayyip Erdoğan’dan, Binali Yıldırım’dan, AK Parti yöneticilerinden aynı ada hassasiyetini Yunanistan’ın işgal ettiği Türk adalarında da göstermelerini istiyoruz.
Çocuklarına şirket kurdururken o adaları buluyorlar. Devletin vergi alması söz konusu olduğunda o adaları gözleri görmüyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Dünyanın aklı başında olan hiçbir ülkesinde bu işler öyle bedavaya geçiştirilmez. Milletten saklamanıza fırsat vermeyeceğiz. Milletin vicdanını yaralayan bir ilişki vardır. Orjinallerini savcılığa vereceğiz. Daha yeni kutular gelir, yeni kutular açılır. Yeter ki daha yeni şeyleri kutulara koymayın.
Tezcan, bir soru üzerine “Burada hem gelen hem de çıkan var. Bir para trafiği var” dedi.