Efendim: benim gençliğimde afişler çok önemli birer siyasal iletişim aracıydı. Partiler vermek istedikleri mesajları afişler aracılığıyla verirlerdi. (Bugün artık televizyon ve sosyal medya nedeniyle daha geri plana düştüler o başka) Bazıları güzel bazıları çok kaba ve çirkindi. Tabii bugünkü gibi reklam şirketlerinin tekelindeki paralı billboardlar yoktu o zamanlar. Şimdi bu alanda milyonlar dönüyor. Öyle çarşaf gibi kocaman afişlerde olmazdı. Bulunan her boş duvara (Veya rakiplerinin afişlerinin üzerine) alelacele yapıştırıcı dolu kovalardan uzun fırçalar eşliğinde yapıştırılırdı. Afişler ve duvara yazılan sloganlar bölgesel hakimiyet göstergesiydi. Gerilimli günlerdi onlar!
Üstelik sadece siyasal değil hemen her alanda kullanılırdı. Örneğin sinema afişlerinin hayatımızda önemli bir yeri vardı. Bilhassa büyük keyif alarak gittiğimiz, o güzelim yazlık sinemalardaki filmlerin tanıtımı gündüzleri kamyonetlerle muhtelif çığırtkanlıklar eşliğinde yapılırdı. İçlerinde çok hoş, sanatsal olanları da vardı.
Kavganın Zemini Zaten Hazırdı!..
Neyse, bunlar mazide kaldı. Şimdilerde gene afişler var. (Artık LED ekranlar konuşuyor!) O kadar varlar ki iki parti arasında çekişme nedeni bile olabiliyorlar. Bu kez de zaten var olan sürtüşme afişler sebebiyle çıkmış görünüyor. 6’lı masa bozulduğundan bu yana giderek sertleşen ayrışma İYİP’in seçimlere “Hür ve Müstakil” girme kararı sonrası hepten gerilmişti. Artık onları görenler dünün “kankaları” olduğuna inanmazdı!
Nitekim özellikle İYİP cephesinden eleştirinin dozu artarken CHP bir süre alttan almaya, görmezden, duymazdan gelmeye çalıştı. (Çünkü her şeye rağmen halen ittifak ümidi taşıyorlardı) Partisine çengel atıldığını düşünen Akşener’in sonunda “Bunu bir savaş ilanı kabul ediyorum” demesiyle iş bambaşka bir kulvara sürüklendi. Gene de açıktan kavga görüntüleri fazla doğmadı.
İYİP – CHP Arasında İyice Afişe Olan Çatışma!..
Lakin işin rengi giderek değişecekti. Bunda seçimlerin yaklaşması, adayların ortaya çıkması, her iki partinin de muhalif cephedeki taban profillerinin birbirlerinden oy çalmaya müsait oluşu, sinirlerin iyice gerilmesi, vb gibi faktörler rol oynayacağa benzerdi. Bunun bir yerde patlak vermesi kaçınılmazdı.
Öyle ki Meral Akşener, partisinin grup toplantısında CHP’ye sert bir tepki gösterecekti. İYİ Parti’nin yerel seçim çalışması için hazırlanan afişlerinin, CHP’li İstanbul, Ankara ve İzmir belediyeleri tarafından engellendiğini açıklayacaktı. (2022 yılında da İzmir özelinde bir başka İYİP – CHP afiş tartışması yaşanmıştı.) Akşener “Önümüze, bu engeli çıkartan iktidar değil, ana muhalefet. Bizi sansürlemek isteyen, Saray değil, belediye. Bizi engellemeye çalışan; Beştepe değil, Saraçhane. Ne kadar da ilginç değil mi? ‘Hadi canım, o kadar da olur mu?’ dediğinizi duyar gibiyim. Heyhat, oluyor. Maalesef oluyor.” diyecekti.
Burada ilginç olan düne kadar sarmaş dolaş oldukları “Saraçhane”nin yani aslında Ekrem İmamoğlu’nun suçlanmasıydı. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu’da bu kez tepki dozu yüksek bir açıklama yapacaktı: "Bizim öyle bir engelleme girişiminde bulunmayacağımızı en iyi kendileri bilirler… Belli ki İstanbul'da ve Ekrem İmamoğlu üzerinden konuşmak veya Ekrem İmamoğlu´na taş atmak, böyle bir prim yapacak zannedilir şekle doğru gidiyor, hayırlısı. Neyse Allah'tan alışığız. Bize atılan hiçbir taşın etkisi olmaz. Bize doğru gelirken taşların her birisi havada güle dönüşür, dikkat etsinler."
Afişlerin Rahatsız Ediciliği Nereden Kaynaklanıyor?
Peki olayın aslı ne idi? Her ne kadar Akşener İmamoğlu’nu suçlar, İmamoğlu’da topu ilan – reklam firmalarına atarken afişlerin mahiyeti adeta gözden kaçmaktaydı. Peki –şayet öyleyse- bu afişlerde CHP’lileri rahatsız eden ne olabilirdi? Ana sloganı “Mecbur değilsin!” olan afişler de “Cumhuriyete savaş açana, Teröre alan açana da!”, “Tek adam baskısına da, Eş Başkan kavgasına da!”, “Yandaş medyaya’da, Yoldaş Medyaya da!” vurguları yer alıyordu.
Eğer olay Akşener’in iddia ettiği gibiyse burada CHP’yi ve dolayısıyla İmamoğlu’nu ne rahatsız etmiş olabilirdi? Öncelikle “Cumhuriyete savaş açana da, Teröre alan açana da!” derken önce AKP’yi sonra da (Öncesi HDP) DEM Parti ile flört eden CHP kastedilmişti. “Tek adam baskısına da, Eş Başkan kavgasına da!” derken de gene Tayyip Erdoğan kastedilirken, ikincide Ekrem İmamoğlu hedefleniyordu. En sonunda “Yandaş medyaya’da, Yoldaş Medyaya da!” diyerek her iki tarafın medyası da suçlanıyordu.
Eğer afişler denildiği şekilde yer bulmadıysa CHP - İmamoğlu veya o cenahtan başka birileri bunu istemiş olabilir miydi? Böylelikle CHP - İmamoğlu fikir ve ifade özgürlüğü ile partilerin kampanya yürütme hakkını engellemiş bir parti durumuna düşüyordu. Burada ilk zanlı konumuna doğal olarak İmamoğlu yerleşmekteydi. Yaptırmış olabilir mi? Bilemiyoruz! (Yahut başkaları ortalığı biraz karıştırmak istemiş olabilir mi?) Kimin haklı kimin haksız ya da kimin doğru kimin yanlış olduğuna biz karar vermiyoruz. Sadece olayı ve yaratabileceği sonuçları anlamaya çalışıyoruz.
Öyle veya böyle İYİP – CHP kapışması giderek kontrolden çıkma ve daha da sertleşme emareleri gösteriyor. Seçimlere yaklaştıkça daha da artabilir ve yeni suçlamalar ifade edilebilir. Ancak şunu da unutmayalım. Ortada bir çatışma yoktu da billboardlar yüzünden birbirine girdiler değil. Hayır, billboardlar olsa da olmasa da bu zemin çoktandır vardı ve billboardlar onun sadece bir vesilesi ya da bahanesi oldular. Seçimler yaklaştıkça durum daha da belirgin bir hal alacağa benziyor. Tabii mevcut karşılıklı “Gerilim stratejisi” en çok kimin işine yarar tartışılır. Ancak bu dakikadan sonra “Yumuşama” beklenemez. Dozu giderek artacaktır!
Ne diyeyim?.. Ey siyaset sen nelere kadirsin!.. Dünün kankalarını birbirine düşürdün. Hazır siperler kazılmışken devamında birbirlerine daha çok ateş etmelerini beklemek şaşırtıcı olmaz!..
02. 02. 2024
NOT: Bu arada söz konusu olay ekseninde gerçekten ilginç şeyler oluyordu. CHP'den istifa eden Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin kendi belediye sınırları içindeki billboardlarda söz konusu afişler asılmış görünüyordu. Bu durum İlgezdi’nin parti yönetimine ve İmamoğlu’na olan tepkisine yoruldu. Ancak Belediye adına yapılan açıklamada ise bir firmaya kiralanan reklam mecrasına müdahale etme hakları olmadığı belirtilecekti.