CHA genel müdürü iddialara cevap verdi:Algı manipülasyonuna alet olmadık
Cihan Genel Müdürü Abdülhamit Bilici seçim gecesi yaşadıkları siber saldırıyla alakalı, "Doğrusu bu kadarını tahmin etmemiştik" dedi.
30 Mart gecesi seçimler kadar konuşulan bir diğer konu da Cihan Haber Ajansı’nın maruz kaldığı siber saldırı oldu. Ajansı neredeyse çalışamaz hale getiren saldırının öncesi ve sonrasında yaşananları kurumun genel müdürü Abdülhamit Bilici Zaman gazetesine anlattı.
İşte o söyleşi;
Seçimlerin olduğu gün Cihan Haber Ajansı’nın (CHA) veri sistemi ve web sitesine 100 bin PC’den siber saldırı yapıldığı söylendi…
Bir milyon PC’den. O gün gündüz 15.00’ten ertesi gün akşam 17.00’ye kadar süren ‘ddos’ adı verilen bir saldırıya maruz kaldık. Kısa süreli yavaşlığımız için bile bir sürü tezvirat yapılması şaşırtmadı beni. Çünkü 3 aydır devam eden bir kara propagandanın son günüydü. O gece bizi çalışamaz hale getirmek için ciddi planlar yapılmış. Ayrıca sadece bize değil bizden hizmet alan bazı yerel kanallara da saldırı yapıldı.
Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Web sitemizi çalıştıramadık. Ara bir bilişim şirketiyle anlaşmıştık. Web sitesi hazırlayacak, 300 siteye servis edecek ve 3 dilde yayınlanacaktı. Saldırıdan dolayı onlar da veri aktarmakta güçlük çekti. Zaman ve Today’s Zaman’ınki de çalışamaz hale geldi. Bazı muhabirlerimiz şiddetle karşılaştı.
Sizden hizmet alan kurumlar epey şaşırmış olmalı.
Büyük bir hayal kırıklığı yaşandı ama yaşananlara şahit oldukları için bizden kaynaklanan bir sorun olmadığını biliyorlar.
Böylesi bir saldırıyı öngörmüş müydünüz ya da hazırlıklı mıydınız?
Olası bir saldırıda A, B, C, D planımız ve hatta alternatif planlarımız hazırdı. Seçim öncesinde yapılan spekülasyonlardan böyle bir saldırı yapılacağını bekliyorduk ama doğrusu bu kadarını tahmin etmemiştik. Bir ara bu işi artık götüremeyeceğimizi bile düşündüm. Pes etme noktasına geldim. Ama bilgi işlemde çalışan arkadaşları tebrik ediyorum.Soğukkanlılıklarını hiç kaybetmediler.
Nasıl başa çıktınız peki?
Serbest piyasanın ne kadar önemli olduğunu o gece anladım. Eğer tek bir internet hizmeti veren şirkete bağlı olmuş olsaydık o gece bitmiştik. Allah’tan başka bir şirketle de anlaşma yapmışız. Ya alternatifimiz olmasaydı? Hele bir de var olan şirkette sizin için yeterli performans sergilememiş ya da olumsuz bir tavır almışsa…
Hangi şirket yardımcı olmadı?
TTNet. Kendilerinden o gece yeterli kurumsal destek alamadık. İyi ki Super online vardı. O gece onlar sayesinde bu işi kotardık diyebilirim.
Ya başaramasaydınız…
Seçimlere yönelik şaibe çok daha büyürdü. Yüksek Seçim Kurulu zor durumda kalırdı. Muhalefet erken havlu atardı. Zaten AA’nın iktidarla ilişkisine şüpheyle bakılıyor. Bizim özel bir ajans olarak yıllardır bu işi göğüslemiş olmamız seçimin şeffaflığı ve sandık güvenliği açısından bir garantidir.
Bu saldırıyı kimin yaptığı hakkında bir fikriniz var mı?
Spekülasyonlar var ama belgeye dayanmadan bir şey söyleyemem. Ama seçim gecesi bu kadar referans olacak bir ajansın böylesi büyük bir saldırıya uğraması normal bir olay değil.
Hukuki bir başvuruda bulunacak mısınız?
Evet. Emniyet, yargı araştıracak.
CHA ile Anadolu Ajansı’nın (AA) verileri arasındaki fark tartışmalara neden oldu. Oranların bu kadar farklı olmasının nedeni neydi?
Sonuçlar ancak sandıklar açıldığı zaman verilir. Yani bizim açıklanmamış sonuçları verme gibi bir gücümüz yok. Görece olarak geride kalmışız gibi bir algı oluşturuldu.
Bu algının doğru olmadığına nasıl emin oldunuz peki?
2009’daki yerel seçim sonuçlarında bizim dataları veriş hızımızla 2014’teki hızımızı kıyasladım. Aralarında büyük bir fark olmadığını gördüm. Örneğin 2009’da saat 20.25’te sandıkların yüzde 17’sini, 2014’te ise yüzde 13’ünü paylaşmışız. Bunu görünce arkadaşlara ‘Bırakın kim ne kadar sonuç veriyorsa versin, biz doğruyu vermeye çalışalım.’ dedim.
Anadolu Ajansı’nın sandıklar açılmadan mı sonuçları açıkladığını ima ediyorsunuz?
Bu tabloya bakınca böyle bir sonuç çıkıyor.
‘Neredeyse pes edecektim.’ dediniz. Ne güç verdi?
İki şey bana güven verdi. Birincisi verileri aktarma hızımızda anormal bir düşüş olmadığını anlamam, ikincisi ise il sorumlusu arkadaşlarla yaptığım görüşme sonucunda hiçbir problemin olmadığını öğrenmem. Hakkımızdaki olumsuz sanal algının tamamen manipülatif bir algı olduğuna emin oldum. Ayrıca çok enteresan bir şey oldu. Anadolu Ajansı’nın İstanbul’daki sandıkların çok yüksek oranlarda açıldığını söylediği saatlerde sandık başındaki görevlilerimizi aradım, verdikleri cevap çok şaşırtıcıydı: “Biz daha il genel meclisini yeni sayıyoruz.” dediler. Datalarımızın sağlam olduğuna emin oldum. Çünkü tutanaklara yansıyan seçim sonuçlarını almıştık ve bunlar da mantıklı bir şekilde geliyordu, hızımız da normaldi. Tüm bunları görünce gaza gelmeyelim dedim. Bu algı manipülasyonuna alet olmayalım dedim.
Buna rağmen ‘CHA sonuçları manipüle ediyor’ iddiaları yapıldı ama.
En büyük itibarımız bize duyulan güven. Yirmi yıllık bir itibar söz konusu. Siyasi çizgisi çok farklı olan ve bizden haber alan gruplar var. Hepsine karşı bir sorumluluğumuz var. Bu itibarı sarsacak bir şey yapmış olsak bir saniyede piyasadan siliniriz. Hile yapmamız mümkün değil. Hatalar elbette olabilir ama fark ettiğimiz an düzeltir ve özür dilemekten gocunmayız.
Yaşananların kurum itibarınızı olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Tam tersi o geceden sonra bize duyulan güvenin ve itibarın arttığını düşünüyorum. Sandıkların yüzde 60’ı, 70’i açıklandıktan sonra AA medyaya veri aktaramadı. Anlaşmalı olduğumuz/olmadığımız birçok kanal 22.00’den sonra verileri sadece bizden vermeye devam etti. Çünkü diğer ajansta verecek veri kalmadı. Sandıkların açıldığı ilk saatlerde Arayıp ‘Kafamız karıştı’ diyen medya yöneticilerine ‘Sabırlı olun, verilerimizden eminiz, pişman olmayacaksınız.’ dedim. Nihayetinde hepsi haklı olduğumuzu anladı. Teşekkür ettiler. Sonuçta bir gecelik bir ajans değiliz. Şu ana kadar 6 kez testten geçmiş haklı bir başarı ve tecrübemiz var. Muhalefet, iktidar ve medya yöneticileri de bunu kabul etmiştir. Örneğin, rahmetli Mehmet Ali Birand’ın “Cihan bu işte bir numara.” şeklinde açıklaması olmuştu. 30 Mart akşamı da bu güvene layık olmak için çalıştık ve başardık.
2009’daki verileri aktarma hızınızla bu yılki arasında ciddi bir fark olmadığını belirttiniz. Onca engelleme ve saldırıya rağmen arayı nasıl kapattınız peki?
Yurtdışından web sitelerimize erişimi engelledik. Bu büyük bir fedakârlıktı bizim için. Çünkü yurtdışındaki seçimi takip eden vatandaşlarımız sitelerimize giremedi. Bazı şehirlerden, ilçelerden seçim sonuçlarını data akışıyla almamız gerekiyordu. Oralardan gelen sonuçları televizyon merkezlerine ve gazetelere aksatmadan aktarabilmek için yaptık bunu. Ancak elektrikler de kesildi. Data iletişimi, açma, kapatma bile zorlaşmış ve kendi sitelerimiz çökmüş durumdaydı. Hemen telefonlarla merkezde bir birim oluşturduk. Merkeze aldık bazı sonuçları. Bu tedbirlerle ayakta kalmayı başardık. Adeta bir namus gibi korumaya aldık seçim sonuçlarını.
Melih Gökçek’in ‘Cihan Haber Ajansı gerçekleri değil, temennisini açıklıyor.’ yorumuna ne diyorsunuz?
Çok değil 2009 yerel seçimlerinde Gökçek’in CHA ile ilgili yaptığı açıklamaya bakmak lazım. Zira daha dün kurumumuzun dürüstlükten ayrılmadığına dair şahadetleri var. Açıklamasını utanç verici buluyorum. Umarım YSK oyların genelini açıklayınca da utanır ve özür diler. Biz ne iktidarın ne muhalefetin yanındayız, CHA demokrasinin yanındadır.
Kendisi AA’nın yıllardır seçimleri başarıyla yürüttüğünü söyledi ama ajansın ilk seçim çalışmasıydı.
Bunu da kamuoyunun idrakine bırakıyorum.
AA’nın sonuçları sandıktan değil de AK Parti Genel Merkezi’nden ‘double check’ yapmadan aktardığı iddia edildi…
Mansur Yavaş Bey ortaya attı bu iddiayı. Bülent Arınç da Yavaş’ın bu iddiasını kabul etti ama 15 dakikalığına geldi dedi. Verileri toplarken ne kadar AK Parti’den yararlandılar, bilemem ama verilerin akış şekli, hızı, partiler arasındaki uçurumların söylenenleri doğruladığını söyleyebilirim. O akşam yaşananların dikkatli bir şekilde etüt edilmesi lazım. Demokrasi açısından çok eksiğimiz var. Fakat 1950’lerden beri seçimleri doğru düzgün yapıyor olmamız ülke adına önemli bir artımızdı. Bu özelliğimizi kaybetmemek önemli. Herkes buna özen göstermeli. Seçim sonuçları da tartışmaya açılırsa -ki şu anda bile ciddi soru işaretleri doğdu- bu ülkemiz adına kötü sonuçlar doğurur.
Size seçimleri herhangi bir partinin genel merkezinde takip etmeniz gibi bir teklif geldi mi daha önce?
Hayır. Ciddi bir sorumluluğu üstlenmişseniz o zaman daha dikkatli davranmanız gerekir. Mesela 2009 yerel seçimlerinde Beyoğlu’nda CHP ’nin sandık sonuçları AK Parti’ninkinden önce gelmişti elimize. Çünkü AK Parti’nin sandıklarının bulunduğu yerde bazı sıkıntılar yaşanmış. Paylaştığımız verilere göre CHP kazanıyormuş algısı oluşturmuştu. Ahmet Misbah Demircan, AK Parti oylarının düşük aktarıldığını görünce arkadaşlara “Elinizdeki verilerde sıkıntı var, ben elimdekileri vereyim, düzeltin.” demiş. Elinizdeki veri doğru da olsa burada sizin dediğinizi esas alırsak başka yerde de başkalarının dediklerini esas aldığımız düşünülebilir. Bize olan güven sarsılır gerekçesiyle arkadaşlar Demircan’ın bu teklifini reddetmiş. Ben o gece seçimin genel işleriyle uğraştığım için bu olayı sonradan öğrendim. Bunu söyleyen arkadaşları tebrik ettim.
Gündeme damgasını vuran kedi olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? Muhabirleriniz de seçimi takip etti, hiç kedi gören olmuş mu?
Montaj olup olmadığı tartışılan bir ses kaydıyla ilgili teknoloji bakanının hisleriyle cevap vermesini hatırlattı bana. Kurumların itibarına herkes titizlik göstermeli. Bir parti yöneticisiyle bir bakan, vali, kaymakam, herhangi bir kamu kurumunun yöneticisi arasında fark vardır. Kamu yöneticisi şapkanızı taktığınız andan itibaren Türkiye ’deki bütün vatandaşların temsilcisi olursunuz ve onların hepsinin haklarını korumak zorundasınız.
Önemli olan hızlı değil güvenilir olmak
“İl Seçim Kurulu’nun İstanbul için açıkladığı sonuçlara göre Kadir Topbaş yüzde 47,9 oy aldı. Bizim o akşam verdiğimiz rakam ise yüzde 47,6. Mustafa Sarıgül için yüzde 40, bizim verdiğimiz rakam da yüzde 40. Görüldüğü gibi çok küçük bir yüzde farkı var. Takla atmak, hızlı olmak, havada uçmaktan ziyade doğru ve güvenilir olmak bizim için hayati önem taşıyor. Bu işi yapma sebebimiz de bunu ortaya koymak, seçime şaibe karışmasını ve manipülasyonu önlemekti. Sonuçlar tüm olumsuzluklara rağmen 7. testimizden de geçtiğimizi ispatlıyor. Bir de AA’nınkilere bakmak lazım.”
İşte o söyleşi;
Seçimlerin olduğu gün Cihan Haber Ajansı’nın (CHA) veri sistemi ve web sitesine 100 bin PC’den siber saldırı yapıldığı söylendi…
Bir milyon PC’den. O gün gündüz 15.00’ten ertesi gün akşam 17.00’ye kadar süren ‘ddos’ adı verilen bir saldırıya maruz kaldık. Kısa süreli yavaşlığımız için bile bir sürü tezvirat yapılması şaşırtmadı beni. Çünkü 3 aydır devam eden bir kara propagandanın son günüydü. O gece bizi çalışamaz hale getirmek için ciddi planlar yapılmış. Ayrıca sadece bize değil bizden hizmet alan bazı yerel kanallara da saldırı yapıldı.
Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Web sitemizi çalıştıramadık. Ara bir bilişim şirketiyle anlaşmıştık. Web sitesi hazırlayacak, 300 siteye servis edecek ve 3 dilde yayınlanacaktı. Saldırıdan dolayı onlar da veri aktarmakta güçlük çekti. Zaman ve Today’s Zaman’ınki de çalışamaz hale geldi. Bazı muhabirlerimiz şiddetle karşılaştı.
Sizden hizmet alan kurumlar epey şaşırmış olmalı.
Büyük bir hayal kırıklığı yaşandı ama yaşananlara şahit oldukları için bizden kaynaklanan bir sorun olmadığını biliyorlar.
Böylesi bir saldırıyı öngörmüş müydünüz ya da hazırlıklı mıydınız?
Olası bir saldırıda A, B, C, D planımız ve hatta alternatif planlarımız hazırdı. Seçim öncesinde yapılan spekülasyonlardan böyle bir saldırı yapılacağını bekliyorduk ama doğrusu bu kadarını tahmin etmemiştik. Bir ara bu işi artık götüremeyeceğimizi bile düşündüm. Pes etme noktasına geldim. Ama bilgi işlemde çalışan arkadaşları tebrik ediyorum.Soğukkanlılıklarını hiç kaybetmediler.
Nasıl başa çıktınız peki?
Serbest piyasanın ne kadar önemli olduğunu o gece anladım. Eğer tek bir internet hizmeti veren şirkete bağlı olmuş olsaydık o gece bitmiştik. Allah’tan başka bir şirketle de anlaşma yapmışız. Ya alternatifimiz olmasaydı? Hele bir de var olan şirkette sizin için yeterli performans sergilememiş ya da olumsuz bir tavır almışsa…
Hangi şirket yardımcı olmadı?
TTNet. Kendilerinden o gece yeterli kurumsal destek alamadık. İyi ki Super online vardı. O gece onlar sayesinde bu işi kotardık diyebilirim.
Ya başaramasaydınız…
Seçimlere yönelik şaibe çok daha büyürdü. Yüksek Seçim Kurulu zor durumda kalırdı. Muhalefet erken havlu atardı. Zaten AA’nın iktidarla ilişkisine şüpheyle bakılıyor. Bizim özel bir ajans olarak yıllardır bu işi göğüslemiş olmamız seçimin şeffaflığı ve sandık güvenliği açısından bir garantidir.
Bu saldırıyı kimin yaptığı hakkında bir fikriniz var mı?
Spekülasyonlar var ama belgeye dayanmadan bir şey söyleyemem. Ama seçim gecesi bu kadar referans olacak bir ajansın böylesi büyük bir saldırıya uğraması normal bir olay değil.
Hukuki bir başvuruda bulunacak mısınız?
Evet. Emniyet, yargı araştıracak.
CHA ile Anadolu Ajansı’nın (AA) verileri arasındaki fark tartışmalara neden oldu. Oranların bu kadar farklı olmasının nedeni neydi?
Sonuçlar ancak sandıklar açıldığı zaman verilir. Yani bizim açıklanmamış sonuçları verme gibi bir gücümüz yok. Görece olarak geride kalmışız gibi bir algı oluşturuldu.
Bu algının doğru olmadığına nasıl emin oldunuz peki?
2009’daki yerel seçim sonuçlarında bizim dataları veriş hızımızla 2014’teki hızımızı kıyasladım. Aralarında büyük bir fark olmadığını gördüm. Örneğin 2009’da saat 20.25’te sandıkların yüzde 17’sini, 2014’te ise yüzde 13’ünü paylaşmışız. Bunu görünce arkadaşlara ‘Bırakın kim ne kadar sonuç veriyorsa versin, biz doğruyu vermeye çalışalım.’ dedim.
Anadolu Ajansı’nın sandıklar açılmadan mı sonuçları açıkladığını ima ediyorsunuz?
Bu tabloya bakınca böyle bir sonuç çıkıyor.
‘Neredeyse pes edecektim.’ dediniz. Ne güç verdi?
İki şey bana güven verdi. Birincisi verileri aktarma hızımızda anormal bir düşüş olmadığını anlamam, ikincisi ise il sorumlusu arkadaşlarla yaptığım görüşme sonucunda hiçbir problemin olmadığını öğrenmem. Hakkımızdaki olumsuz sanal algının tamamen manipülatif bir algı olduğuna emin oldum. Ayrıca çok enteresan bir şey oldu. Anadolu Ajansı’nın İstanbul’daki sandıkların çok yüksek oranlarda açıldığını söylediği saatlerde sandık başındaki görevlilerimizi aradım, verdikleri cevap çok şaşırtıcıydı: “Biz daha il genel meclisini yeni sayıyoruz.” dediler. Datalarımızın sağlam olduğuna emin oldum. Çünkü tutanaklara yansıyan seçim sonuçlarını almıştık ve bunlar da mantıklı bir şekilde geliyordu, hızımız da normaldi. Tüm bunları görünce gaza gelmeyelim dedim. Bu algı manipülasyonuna alet olmayalım dedim.
Buna rağmen ‘CHA sonuçları manipüle ediyor’ iddiaları yapıldı ama.
En büyük itibarımız bize duyulan güven. Yirmi yıllık bir itibar söz konusu. Siyasi çizgisi çok farklı olan ve bizden haber alan gruplar var. Hepsine karşı bir sorumluluğumuz var. Bu itibarı sarsacak bir şey yapmış olsak bir saniyede piyasadan siliniriz. Hile yapmamız mümkün değil. Hatalar elbette olabilir ama fark ettiğimiz an düzeltir ve özür dilemekten gocunmayız.
Yaşananların kurum itibarınızı olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Tam tersi o geceden sonra bize duyulan güvenin ve itibarın arttığını düşünüyorum. Sandıkların yüzde 60’ı, 70’i açıklandıktan sonra AA medyaya veri aktaramadı. Anlaşmalı olduğumuz/olmadığımız birçok kanal 22.00’den sonra verileri sadece bizden vermeye devam etti. Çünkü diğer ajansta verecek veri kalmadı. Sandıkların açıldığı ilk saatlerde Arayıp ‘Kafamız karıştı’ diyen medya yöneticilerine ‘Sabırlı olun, verilerimizden eminiz, pişman olmayacaksınız.’ dedim. Nihayetinde hepsi haklı olduğumuzu anladı. Teşekkür ettiler. Sonuçta bir gecelik bir ajans değiliz. Şu ana kadar 6 kez testten geçmiş haklı bir başarı ve tecrübemiz var. Muhalefet, iktidar ve medya yöneticileri de bunu kabul etmiştir. Örneğin, rahmetli Mehmet Ali Birand’ın “Cihan bu işte bir numara.” şeklinde açıklaması olmuştu. 30 Mart akşamı da bu güvene layık olmak için çalıştık ve başardık.
2009’daki verileri aktarma hızınızla bu yılki arasında ciddi bir fark olmadığını belirttiniz. Onca engelleme ve saldırıya rağmen arayı nasıl kapattınız peki?
Yurtdışından web sitelerimize erişimi engelledik. Bu büyük bir fedakârlıktı bizim için. Çünkü yurtdışındaki seçimi takip eden vatandaşlarımız sitelerimize giremedi. Bazı şehirlerden, ilçelerden seçim sonuçlarını data akışıyla almamız gerekiyordu. Oralardan gelen sonuçları televizyon merkezlerine ve gazetelere aksatmadan aktarabilmek için yaptık bunu. Ancak elektrikler de kesildi. Data iletişimi, açma, kapatma bile zorlaşmış ve kendi sitelerimiz çökmüş durumdaydı. Hemen telefonlarla merkezde bir birim oluşturduk. Merkeze aldık bazı sonuçları. Bu tedbirlerle ayakta kalmayı başardık. Adeta bir namus gibi korumaya aldık seçim sonuçlarını.
Melih Gökçek’in ‘Cihan Haber Ajansı gerçekleri değil, temennisini açıklıyor.’ yorumuna ne diyorsunuz?
Çok değil 2009 yerel seçimlerinde Gökçek’in CHA ile ilgili yaptığı açıklamaya bakmak lazım. Zira daha dün kurumumuzun dürüstlükten ayrılmadığına dair şahadetleri var. Açıklamasını utanç verici buluyorum. Umarım YSK oyların genelini açıklayınca da utanır ve özür diler. Biz ne iktidarın ne muhalefetin yanındayız, CHA demokrasinin yanındadır.
Kendisi AA’nın yıllardır seçimleri başarıyla yürüttüğünü söyledi ama ajansın ilk seçim çalışmasıydı.
Bunu da kamuoyunun idrakine bırakıyorum.
AA’nın sonuçları sandıktan değil de AK Parti Genel Merkezi’nden ‘double check’ yapmadan aktardığı iddia edildi…
Mansur Yavaş Bey ortaya attı bu iddiayı. Bülent Arınç da Yavaş’ın bu iddiasını kabul etti ama 15 dakikalığına geldi dedi. Verileri toplarken ne kadar AK Parti’den yararlandılar, bilemem ama verilerin akış şekli, hızı, partiler arasındaki uçurumların söylenenleri doğruladığını söyleyebilirim. O akşam yaşananların dikkatli bir şekilde etüt edilmesi lazım. Demokrasi açısından çok eksiğimiz var. Fakat 1950’lerden beri seçimleri doğru düzgün yapıyor olmamız ülke adına önemli bir artımızdı. Bu özelliğimizi kaybetmemek önemli. Herkes buna özen göstermeli. Seçim sonuçları da tartışmaya açılırsa -ki şu anda bile ciddi soru işaretleri doğdu- bu ülkemiz adına kötü sonuçlar doğurur.
Size seçimleri herhangi bir partinin genel merkezinde takip etmeniz gibi bir teklif geldi mi daha önce?
Hayır. Ciddi bir sorumluluğu üstlenmişseniz o zaman daha dikkatli davranmanız gerekir. Mesela 2009 yerel seçimlerinde Beyoğlu’nda CHP ’nin sandık sonuçları AK Parti’ninkinden önce gelmişti elimize. Çünkü AK Parti’nin sandıklarının bulunduğu yerde bazı sıkıntılar yaşanmış. Paylaştığımız verilere göre CHP kazanıyormuş algısı oluşturmuştu. Ahmet Misbah Demircan, AK Parti oylarının düşük aktarıldığını görünce arkadaşlara “Elinizdeki verilerde sıkıntı var, ben elimdekileri vereyim, düzeltin.” demiş. Elinizdeki veri doğru da olsa burada sizin dediğinizi esas alırsak başka yerde de başkalarının dediklerini esas aldığımız düşünülebilir. Bize olan güven sarsılır gerekçesiyle arkadaşlar Demircan’ın bu teklifini reddetmiş. Ben o gece seçimin genel işleriyle uğraştığım için bu olayı sonradan öğrendim. Bunu söyleyen arkadaşları tebrik ettim.
Gündeme damgasını vuran kedi olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? Muhabirleriniz de seçimi takip etti, hiç kedi gören olmuş mu?
Montaj olup olmadığı tartışılan bir ses kaydıyla ilgili teknoloji bakanının hisleriyle cevap vermesini hatırlattı bana. Kurumların itibarına herkes titizlik göstermeli. Bir parti yöneticisiyle bir bakan, vali, kaymakam, herhangi bir kamu kurumunun yöneticisi arasında fark vardır. Kamu yöneticisi şapkanızı taktığınız andan itibaren Türkiye ’deki bütün vatandaşların temsilcisi olursunuz ve onların hepsinin haklarını korumak zorundasınız.
Önemli olan hızlı değil güvenilir olmak
“İl Seçim Kurulu’nun İstanbul için açıkladığı sonuçlara göre Kadir Topbaş yüzde 47,9 oy aldı. Bizim o akşam verdiğimiz rakam ise yüzde 47,6. Mustafa Sarıgül için yüzde 40, bizim verdiğimiz rakam da yüzde 40. Görüldüğü gibi çok küçük bir yüzde farkı var. Takla atmak, hızlı olmak, havada uçmaktan ziyade doğru ve güvenilir olmak bizim için hayati önem taşıyor. Bu işi yapma sebebimiz de bunu ortaya koymak, seçime şaibe karışmasını ve manipülasyonu önlemekti. Sonuçlar tüm olumsuzluklara rağmen 7. testimizden de geçtiğimizi ispatlıyor. Bir de AA’nınkilere bakmak lazım.”