CEZAEVİNDE EN ÇOK OKUNAN YAZARLAR KİMLER?

Tahliye olan Hayrettin Ertekin, cezaevinde en çok okunan yazarları ve televizyonları Sözcü'den Selin Kök'e anlattı.

“Sev­dik­le­ri­miz bi­zim için şar­kı is­ti­yor, alt­ya­zı­da adı­mız ge­çi­yor di­ye Kral TV’­yi ya­sak­la­dı­lar. Si­nir­le­nin­ce bir­bi­ri­mi­ze ata rız di­ye içe­ri­ye yu­mur­ta al­dır­ma­dı­la­r...”

Si­liv­ri… Hay­ret­tin Er­te­kin Si­liv­ri gün­le­ri­ni an­la­tır­ken ben de onu in­ce­li­yo­rum… 5.5 yılda iki ke­re şok te­da­vi ile ha­ya­ta dön­müş bir adam… Sa­kin ko­nu­şu­yor… Ama hiç tek­le­mi­yor. Bel­li ki ya­şa­dık­la­rı bey­ni­ne ka­zın­mış… Tam ar­ka­sın­dan bir Türk Bay­ra­ğı ta­kı­lı­yor gö­zü­me… Bir de oku­du­ğu ki­tap­lar… Çok oku­du­ğu an­la­şı­lı­yor her ha­lin­den… Aca­ba Si­liv­ri­’de­ki­ler de oku­ya­bi­li­yor mu? Te­le­viz­yon iz­le­ye­bi­li­yor­lar mı? di­ye dü­şü­nü­yo­rum… Ak­lı­ma ge­len­ler so­ru olup çı­kı­yor ağ­zım­dan…

TV HİÇ KAPANMIYORDU

Ko­ğuş­lar­da te­le­viz­yon var mıy­dı?

Var­dı. 30 ek­ran bir te­le­viz­yon… Çok is­te­dik ama de­ğiş­tir­me­di­ler… Te­le­viz­yo­nu hiç ka­pat­mı­yor­duk… Bü­tün ha­ber­le­ri, tar­tış­ma prog­ram­la­rı­nı iz­li­yor- ­duk… Ki­mi prog­ram­la­rı iz­ler­ken üzü­lü­yor­duk, ya­pı­lan acı­ma­sız yo­rum­lar yü­zün­den ağ­la­dı­ğı­mız bi­le olu­yor­du… Ki­mi­ne de gü­lü­yor­duk…

Han­gi prog­ram si­zi üzü­yor­du?

Ra­sim Ozan Kü­tah­ya­lı­’nın prog­ra­mı.

Kaç ka­nal iz­le­ye­bi­li­yor­du­nuz?

27 ka­nal izleyebiliyorduk… Ne­re­dey­se bü­tün ka­nal­lar var­dı… Bir tek son­ra­dan Kral TV’­yi kal­dır­dı­lar…

Ne­den?

Ön­ce­le­ri ca­nı­mız sı­kı­lın­ca açı­yor­duk, iz­li­yor­duk… Ya­kın­la­rı­mız ­da bi­zim için şar­kı is­ti­yor­du. Ha­ni altya­zı ge­çi­yor ya… Ora­da ya­zı­yor “Si­liv­ri­’de ya­tan…” di­ye… Ce­za­evi yö­ne­ti­mi bu­nu far­ke­din­ce ka­na­lı da ka­pa­ttı…

FLASH’I DA KALDIRDILAR

Flash TV’­de bir prog­ram var mah­kum­lar için… Onu iz­le­di­niz mi hiç?

Bir ara vardı… Ama son­ra ce­za­evi mü­dü­rü, “Bun­lar iyi­ce me­lan­ko­lik ol­du­” de­miş… Onu da öy­le kal­dır­dı­lar…

Öz­lem­le­ri­niz mu­hak­kak ol­muş­tur ora­da… Ha­tır­la­dı­ğı­nız ne var?

Me­ne­men. Her­ke­sin ca­nı me­ne­men is­ti­yor­du… Ama yu­mur­ta ya­sak­tı… Çi­ği de piş­mi­şi de ya­sak­tı… Su­cuk ve yu­mur­ta en bü­yük is­te­ği­mizdi… Ko­ğuş mü­mes­si­liy­dim. Ame­ri­ka­’ya bi­le mek­tup yaz­dık… Ame­ri­ka­lı­lar “Bu­nu ni­ye biz­den is­ti­yor­su­nuz?” de­di. Biz de ya­nıt ver­dik “Ça­re­yi bu­ra­da bu­la­ma­dık bel­ki siz yar­dım­cı olur­su­nu­z” di­ye… Yu­mur­ta­yı bir tür­lü içe­ri al­dı­ra­ma­dık…

DOKTOR RAPORU BİLE ALDIK

Ni­ye ya­sak­mış?

Ba­zı­la­rı si­nir­len­di­ğin­de bir­bir­le­ri­ne atı­yor­muş. Onun için ya­sak­tı. Son­ra bi­ze, “Sağ­lık açı­sın­dan ra­por alır­sa­nız, yu­mur­ta­yı ve­ri­ri­z” de­di­ler… He­men, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­’n­dan gö­rüş sor­dum… Yu­mur­ta­nın sağ­lı­ğa fay­da­lı ola­bi­le­ce­ği­ne da­ir ya­zı al­dım… Has­ta­ne­ye, gön­der­di­ler ya­zı­yı… He­yet ba­na “Yu­mur­ta­yı ne için is­ti­yor­sun?” di­ye sor­du… “Yu­mur­ta ye­mez­sem sağ­lı­ğım bo­zu­lu­yo­r” de­dim… He­yet ba­na “Yu­mur­ta ve­ri­le­bi­li­r” di­ye ra­por ver­di… Ama on­dan son­ra “Yok, bu ra­por ol­maz, üni­ver­si­te has­ta­ne­sin­den ra­por alın­ma­sı ge­re­ki­r” de­di­ler… Üni­ver­si­te has­ta­ne­si­ne sevk ol­duk… Ben her gün di­lek­çe yaz­dım… Yok… Yu­mur­ta gel­mi­yor… Bir gün bi­ri gel­di ba­ğı­rı­yor “Ba­şar­dık, ba­şar­dı­k” di­ye… “Ha­yır­dır, ne ol­du tah­li­ye mi var yok­sa?” de­dik… “Yo­k” de­di… “Ya­zı gel­di… Su­cu­ğa, pas­tır­ma­ya izin va­r”

BALBAY’A NASİP OLDU

Yu­mur­ta kal­dı o za­man?

Yok kal­ma­dı… Ba­şar­dık yu­mur­ta­yı da sok­tuk… Ama ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz? Ben yu­mur­ta­yı yi­ye­me­dim… Tah­li­ye ol­dum… Hem de yu­mur­ta­yı içeriye sok­tu­ğum gün… “Çık­ma­ya­ca­ğı­m” de­dim… “Ha­yı­r” de­di­ler.

Yu­mur­ta Tun­cay Öz­kan ile Mus­ta­fa Bal­ba­y’ na­sip ol­du: Me­ne­me­ni on­lar ya­pıp ye­di… Ka­de­re bak…

BAZI ASKERLERİN EŞLERİ, ÇOCUKLARI İŞLERİNDEN OLDU

Ga­ze­te oku­yor muy­du­nuz?

Her gün 17 ga­ze­te alı­yor­duk… Akit, Ye­ni Şa­fak, Za­man ha­riç hep­si­ni oku­yor­duk…

On­la­rı ni­çin oku­mu­yor­du­nuz?

Mo­ra­li­miz bo­zu­lu­yor­du çün­kü… Yo­rum­lar ca­nı­mı­zı sı­kı­yor­du…

Özel­lik­le oku­duk­la­rı­nız pe­ki?

Yıl­maz Öz­dil ve Say­gı Öz­türk… Hem ki­tap­la­rı hem de ya­zı­la­rı Si­liv­ri­’de best sel­ler di­ye­bi­li­rim…

Kitaplar rahatsız etti

Kü­tüp­ha­ne­de­ki ki­tap­lar?..

Bi­ze kü­tüp­ha­ne­de­ki ki­tap­lar ye­ter­li gel­me­di bir sü­re son­ra… Biz de dı­şar­ıdan ki­tap­lar ge­tirt­me­ye baş­la­dık… An­cak, ce­za­evi yö­ne­ti­mi ki­tap oku­ma­mız­dan ra­hat­sız ol­du… De­di­ler ki “Çok ki­tap bu­lun­dur­ma­ya­cak­sı­nız…” Ya­sak­la­dı­lar…

Ye­mek­ler na­sıl­dı?

Ön­ce­le­ri por­si­yon­lar kü­çük­tü, son­ra dü­ze­ne gir­di… Söy­le­nen o ki bir ge­ce Ada­let Ba­ka­nı gel­miş ve tef­tiş et­miş… On­dan son­ra ye­mek so­ru­nu­muz pek ol­ma­dı…

Siz dı­şar­ıdan ye­mek ala­bi­li­yor­du­nuz an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la?

Kah­val­tı­yı kan­tin­den alı­yor­duk… Sa­bah ilk kal­kan ça­yı ko­yu­yor­du…

Tüm bun­lar pa­ra de­ğil mi? Ha­di si­zin iyi kö­tü bir ge­li­ri­niz var­dır… Pe­ki as­ker­ler, on­lar ne ya­pı­yor­du?

On­la­rın al­dık­la­rı ma­aş­la hem ai­le­le­ri hem ken­di­le­ri ge­çin­me­ye ça­lı­şı­yor. Ma­aş­la­rın da ya­rı­sı ve­ri­li­yor… 50-100 TL ile haf­ta­yı çı­kar­ma­ya ça­lı­şan su­bay­lar var­dı… Ye­mi­yor, iç­mi­yor­lar­dı… Tek ma­aş­la ge­çim ko­lay mı? Bir­ço­ğu­nun eşi­ni, ço­cu­ğu­nu da iş­ten çı­kar­mış­lar… Se­nin ko­can Er­ge­ne­kon­cu, ba­ban ce­za­evin­de di­ye… Tek ayak­ka­bıy­la 5 yıl ida­re eden su­bay­la­rı bi­li­yo­rum… Ayak­ka­bı­yı ya­pış­tı­rıp, ta­mir edip tek­rar gi­yi­yor­lar­dı… İn­sa­nın içi ya­nı­yor…