CENGİZ SEMERCİOĞLU DURUP DURURKEN HÜRRİYET´İ NEDEN ÖPTÜ? "GİDEN AĞAM GELEN PAŞAM"CI OLUP, BERBEROĞLU´NA NASIL BİR SİNYAL ÇAKTI?

Cengiz Semercioğlu´nun adının geçtiği her yerde iki kere düşünmek gerek. Marifetleri o kadar çok ki, insan ister istemez acaba bu işteki bit yeniği nedir duygusuna kapılıyor.


Özkök´ün 20 yıl sonra koltuğunu Berberoğlu´na devrettiği dakikalarda sahibi olduğu Medyatava´da yaptıklarını kimse unutmadı. Sitesi üzerinden Berberoğlu´na "yalancı" dedi, Özkök´e mesaj çaktı. Sonra da fırçayı yiyince o haberi yayından kaldırdı.


Epeydir amiral gemisinin yeni kaptanı Berberoğlu nezdinde Semercioğlu ve ekibinin pek iyi gözle görülmediği konuşulup duruyordu.


Ama bugün Semercioğlu Hürriyet´in Kelebek ekindeki köşesinde öyle bir "diskur" çekti ki, kıllanmamak elde değildi!


Durup dururken Hıncal Uluç pozu kesip, gazetesi Hürriyet´e yağ bal niye çeker bir insan?


Tabii asıl derdi Berberoğlu´na "klark" çekmekti.


Sanki Hürriyet´in yeni döneminin nasıl olacağını bildirmek ona kalmış gibi bakın ne dedi:


"Bu arada hem Haiti hem Ağrı haberleri Hürriyet´teki yeni dönemin de ipuçlarını veriyor:


Haberin daha çok öne çıktığı bir gazete..."


Belli ki Semercioğlu "Giden ağam gelen paşam" felsefesine sığınıyor. Berberoğlu´nu tavlamaya çalışıyor. Bir de rakip gazetenin yazarı Hıncal Uluç´a hafiften dokunduruyor.


Semercioğlu için anlaşılan işler Hürriyet´te iyi gitmiyor.


İşte bunun kanıtı olan yazısını da burada not düşmek gerekiyor:


***


Dün Hıncal Uluç, Ağrı´da 12 yaşında intihar eden Meryem´i kastederek köşesinde soruyordu; "Bir insan kafasına üç kurşun sıkarak nasıl intihar eder? Yok mu bunu merak eden bir gazeteci" diye...


Hürriyet´i açınca yanıtı buldum.


Gülden Aydın kar-kış demeden İstanbul´dan kalkmış Ağrı´ya, Meryem´in yaşadığı Doğubayazıt´ın Somkaya Köyü´ne gitmiş.


Meryem´in ailesi, arkadaşlarıyla konuşmuş.


Meryem korucu deyimiyle kalaşnikofun ayarını seriye vermiş...


Yani tek atışta üç mermi çıkıyor namludan, tetiğe basmış kendini üç kurşunla taramış Meryem...


Soruşturma sonunda başka bir sonuç da çıkabilir ama bu önemli değil, önemli olan hâlâ haberin peşinde koşan gazetecilerin olması.


Gülden´in Somkaya Köyü´ne giderken yaşadıklarını da öğrendim.


Araba kiralamış, arabayı yalnız başına kullanmış, karlı yollarda kalmış.


Gazeteye "Yollar çok kötü beni arada bir arayıp kontrol edin" diye haber göndemiş.


Yani gazetecilik ölmedi Hıncal Abi...


Ülkenin bir ucundaki haberi merak eden gazeteciler de var, Faruk Zabcı gibi dünyanın bir ucu Haiti´deki depremi merak eden de...


Bu arada hem Haiti hem Ağrı haberleri Hürriyet´teki yeni dönemin de ipuçlarını veriyor:


Haberin daha çok öne çıktığı bir gazete...