CENGİZ ÇANDAR ''KARA PROPAGANDA'' YAPIYOR!
Yurt Gazetesi yazarı Atilla Akar, Cengiz Çandar'ı Balyoz Davası ile ilgili Nürnberg benzetmesinden dolayı “Kara Propaganda” yapmakla suçladı. İşte o yazı&...
Cengiz Çandar ve “Nürnberg” benzetmesi?
Balyoz davası sonuçlandı. (Gerçi daha Yargıtay aşaması var.) Öyle anlaşılıyor ki bu dava daha çok tartışılacak. Davayı savunanlar olayın “Türkiye’nin darbelerle hesaplaşmasında önemli bir aşama olduğunu” ve bundan sonra bir daha askerlerin “Kolay kolay darbeye teşebbüs edemeyeceklerini” söylüyorlar. Karşı çıkanlar ise davanın “Düzmece bir dava olduğunu”, “Türk ordusundaki Kemalist subaylara ABD istekleri doğrultusunda tertip kurulduğunu” vurguluyorlar.
Fakat ben burada bunları tartışmayacağım. Lakin zaten süren tartışmalar içinde bir yazı dikkatimi çekti. Cengiz Çandar dünkü Radikal’de “Balyoz Davası: Türkiye’nin Nürnberg’i” başlıklı bir yazı yazdı. Yunan cuntası üyelerinin yargılanması olayından başlayıp, Nazi ileri gelenlerinin yargılandığı “Nürnberg Mahkemeleri” olayına kadar gelmiş. Çandar yazısında bazı “Haksızlıklar” yapılmış olabileceğini, “Özel yetkili mahkemeler”in bazı kararlara “Hukuki gölge” düşürmüş olabileceğini belirtip, gene de bunun “Askeri vesayet”le hesaplaşmada önemli bir aşama olduğunu söylüyor. Dahası Nürnberg benzetmesinde bulunuyor.
İnsan ne diyeceğini ve nereden başlayacağını şaşırıyor. Çünkü bu yazı bir davayı tartışıyor gibi görünüp, sözüm ona tarihsel benzetme kurarak “Analiz” yapıyor havası verilse de aslında tipik bir “Kara Propaganda” örneği. Niye mi?
Birincisi şudur; 1975’te tutuklanıp yargılanan 1967-1974 arası rejiminin cuntacıları “Darbeye eksik teşebbüs” (?) değil “Darbeye tam teşebbüs” yapmışlardı. Yani ki yargılama zaten olan bir darbe üzerinden yürütülmüştü. Şimdi ki gibi “Tartışmalı” bir darbe iddiası üzerinden değil. Yargılananların hepsi bir dönemin sorumlularıydı. Fiiller yargılanmıştı ve suçları sabitti.
Burada ise ne amaçla yapıldığı şüpheli bir “Plan semineri” üzerinden o seminere katılmayan subaylar bile içeri tıkılmıştı. Dolayısıyla arada kurulan “Paralellik” ya yanlış ya da kasıtlıdır!
İkincisi ve en önemlisi de “Nürnberg” benzetmesidir. Bilindiği üzere 2. Dünya Savaşı sonrası Ekim 1945’te Almanya’nın Nürnberg şehrinde uluslar arası bir mahkeme kuruldu. “Davacı” tarafı savaşın galipleri ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB oluştururken “Davalı” taraf ise “Nazi rejimi Almanya’sı” idi. Nazi rejiminin sağ kalmış ileri gelenleri “Barışa ve insanlığa karşı suçlar” ile “Savaş suçları”ndan yargılandılar. Çoğu idam edildi.
Nazilerin savaş suçları ve “Günahları” sabit olsa da sonuçta uygulanan “Galiplerin hukuku” idi. Ki, o galiplerden ABD, daha sonra bir dizi “Savaş suçu” işlese de (Hatta aynı savaşta Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan ve onbinlerce sivilin ölmesine yol açan atom bombasının sorumlusu olsa da!) ona dokunan kimse olmadı.
Neyse, Cengiz Çandar aslında burada bir “Kurnazlık” yapıyor. Hatta bir taşla iki kuş vuruyor. Öncelikle Nürnberg benzetmesi yaparak ağır savaş suçu işlemiş Nazilerle Balyoz davasını (Dolayısıyla yargılananları) eşitleyerek fazladan bir “İmaj yüklemesi”nde bulunuyor. İkincisi ve dolaylı olarak gene Nürnberg’den hareketle bilinçlere “Balyoz” sanıkları için “Nazi”, “Faşist” anlamı bindiriyor. Zımnen bunu söylüyor aslında.
Buna “Tarihsel paralellik” kurma değil, “Tarihsel çarpıtma” denir. Bir tür “Zihin karartma” çabasıdır. Çünkü “Balyoz”u Nürnberg’e benzettikten sonra hakikaten “Balyoz” sanıklarına “Ne ceza verilse az” oluyor!..
Atilla Akar/Yurt
Balyoz davası sonuçlandı. (Gerçi daha Yargıtay aşaması var.) Öyle anlaşılıyor ki bu dava daha çok tartışılacak. Davayı savunanlar olayın “Türkiye’nin darbelerle hesaplaşmasında önemli bir aşama olduğunu” ve bundan sonra bir daha askerlerin “Kolay kolay darbeye teşebbüs edemeyeceklerini” söylüyorlar. Karşı çıkanlar ise davanın “Düzmece bir dava olduğunu”, “Türk ordusundaki Kemalist subaylara ABD istekleri doğrultusunda tertip kurulduğunu” vurguluyorlar.
Fakat ben burada bunları tartışmayacağım. Lakin zaten süren tartışmalar içinde bir yazı dikkatimi çekti. Cengiz Çandar dünkü Radikal’de “Balyoz Davası: Türkiye’nin Nürnberg’i” başlıklı bir yazı yazdı. Yunan cuntası üyelerinin yargılanması olayından başlayıp, Nazi ileri gelenlerinin yargılandığı “Nürnberg Mahkemeleri” olayına kadar gelmiş. Çandar yazısında bazı “Haksızlıklar” yapılmış olabileceğini, “Özel yetkili mahkemeler”in bazı kararlara “Hukuki gölge” düşürmüş olabileceğini belirtip, gene de bunun “Askeri vesayet”le hesaplaşmada önemli bir aşama olduğunu söylüyor. Dahası Nürnberg benzetmesinde bulunuyor.
İnsan ne diyeceğini ve nereden başlayacağını şaşırıyor. Çünkü bu yazı bir davayı tartışıyor gibi görünüp, sözüm ona tarihsel benzetme kurarak “Analiz” yapıyor havası verilse de aslında tipik bir “Kara Propaganda” örneği. Niye mi?
Birincisi şudur; 1975’te tutuklanıp yargılanan 1967-1974 arası rejiminin cuntacıları “Darbeye eksik teşebbüs” (?) değil “Darbeye tam teşebbüs” yapmışlardı. Yani ki yargılama zaten olan bir darbe üzerinden yürütülmüştü. Şimdi ki gibi “Tartışmalı” bir darbe iddiası üzerinden değil. Yargılananların hepsi bir dönemin sorumlularıydı. Fiiller yargılanmıştı ve suçları sabitti.
Burada ise ne amaçla yapıldığı şüpheli bir “Plan semineri” üzerinden o seminere katılmayan subaylar bile içeri tıkılmıştı. Dolayısıyla arada kurulan “Paralellik” ya yanlış ya da kasıtlıdır!
İkincisi ve en önemlisi de “Nürnberg” benzetmesidir. Bilindiği üzere 2. Dünya Savaşı sonrası Ekim 1945’te Almanya’nın Nürnberg şehrinde uluslar arası bir mahkeme kuruldu. “Davacı” tarafı savaşın galipleri ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB oluştururken “Davalı” taraf ise “Nazi rejimi Almanya’sı” idi. Nazi rejiminin sağ kalmış ileri gelenleri “Barışa ve insanlığa karşı suçlar” ile “Savaş suçları”ndan yargılandılar. Çoğu idam edildi.
Nazilerin savaş suçları ve “Günahları” sabit olsa da sonuçta uygulanan “Galiplerin hukuku” idi. Ki, o galiplerden ABD, daha sonra bir dizi “Savaş suçu” işlese de (Hatta aynı savaşta Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan ve onbinlerce sivilin ölmesine yol açan atom bombasının sorumlusu olsa da!) ona dokunan kimse olmadı.
Neyse, Cengiz Çandar aslında burada bir “Kurnazlık” yapıyor. Hatta bir taşla iki kuş vuruyor. Öncelikle Nürnberg benzetmesi yaparak ağır savaş suçu işlemiş Nazilerle Balyoz davasını (Dolayısıyla yargılananları) eşitleyerek fazladan bir “İmaj yüklemesi”nde bulunuyor. İkincisi ve dolaylı olarak gene Nürnberg’den hareketle bilinçlere “Balyoz” sanıkları için “Nazi”, “Faşist” anlamı bindiriyor. Zımnen bunu söylüyor aslında.
Buna “Tarihsel paralellik” kurma değil, “Tarihsel çarpıtma” denir. Bir tür “Zihin karartma” çabasıdır. Çünkü “Balyoz”u Nürnberg’e benzettikten sonra hakikaten “Balyoz” sanıklarına “Ne ceza verilse az” oluyor!..
Atilla Akar/Yurt