Cemal Kaşıkçı cinayetinin kuryesi belli oldu!
Cemal Kaşıkçı cinayeti dünya ve Türkiye gündemindeki yerini koruyor. Abdülkadir Selvi son yazısında vahşi cinayete ilişkin son gelişmeleri yazdı.
İşte Abdülkadir Selvi'nin "Kaşıkçı cinayetinde kurye kim?" başlıklı yazısı...
CIA Başkanı Gina Haspel’in Senato İstihbarat Komitesi’ne Kaşıkçı cinayeti hakkında verdiği bilgi, okların tekrar veliaht prens Muhammed bin Selman’a çevrilmesine yol açtı.
....
Teker dönmeye başladı, ABD’deki gelişmeleri dikkatli bir şekilde izlemekte fayda var.
Kaşıkçı cinayeti üzerine 23 Ekim’de İstanbul’a gelen Gina Haspel’e cinayetin ses kayıtları dinletilmişti. Kayıtları “inandırıcı” bulduğunu ifade eden Haspel, CIA’in elinde ise veliaht prens Selman ile kardeşi Washington büyükelçisi Halid bin Selman arasında Kaşıkçı konusunda ses kaydı bulunduğu sinyalini vermişti.
KARAKUTULAR
Dünün önemli gelişmesi ise Kaşıkçı soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, eski Kraliyet Divanı Müsteşarı Suud el Kahtani ve Suudi Arabistan İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri hakkında tutuklama kararı vermesiydi. Bu iki isim veliaht prensin karakutuları olarak biliniyor.
Kaşıkçı’nın infazı öncesinde ve sonrasında veliaht prensin 11 mesaj attığı Kahtani’ye “gölge adam” deniliyor. Kimin gölgesi? İnfaz ekibine Skype’la bağlanan Kahtani’nin “Bu köpeğin başını bana getirin” diye talimat verdiği söyleniyor.
İstihbarat başkan yardımcısı Asiri ise Kaşıkçı’nın Suuudi Arabistan’a getirilmesi emrini veren ve infaz ekibini oluşturan kişi olarak biliyor.
GÖLGEDEKİ İSİM
Bugün Kaşıkçı cinayetinde tüm trafiğin merkezindeki bir isme dikkat çekmek istiyorum. Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda “istihbarat istasyon şefi” olarak görev yapan Ahmed Abdullah al Muzaini’den söz ediyorum.
Cemal Kaşıkçı, 28 Eylül Cuma günü konsolosluk binasına giriş yaptığında görevliler ilk başta bir şaşkınlık yaşıyorlar. Kaşıkçı’dan tedirgin oluyorlar. Ancak bir süre sonra çok yakın ilgi gösteriyorlar. Öyle ki Kaşıkçı daha sonra bu ilgiyi gözleri yaşararak anlatıyor. Konsoloslukta Kaşıkçı’ya ilgi gösteriyorlar ama 15 dakikada alacağı belgeyi bir türlü hazırlamıyorlar. Oyalıyor, istihbaratçılık deyimiyle “yemliyorlar”. Kaşıkçı Londra’ya gideceğini belirterek işin hızlandırılmasını istedikçe onlar, “Biz seni kitaplarından tanıyoruz” diyerek iltifat edip çay-kahve söylüyorlar. Kaşıkçı’nın istediği evrakı hazırlamak için hiçbir işlem yapılmıyor. Hatta 2 Ekim günkü randevuyu da Londra dönüşünü dikkate alarak bizzat Kaşıkçı belirliyor. Tabii bu arada istihbaratçı Muzaini ile veliaht prens Selman’ın ofisi arasında sıkı bir temas trafiği kuruluyor. Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına giriş yaptığını öğrendiği andan itibaren süreci Muzaini yönetiyor. Kaşıkçı Londra’ya uçuyor. 29 Eylül günü saat 14.31’de Muzaini de Riyad’a uçuyor. Peki Muzaini, Suudi Arabistan’da kimle görüşüyor? Riyad’da uçaktan inince doğrudan istihbarat başkan yardımcısı Ahmed Asiri’ye gidiyor. Asiri, Kaşıkçı infazını gerçekleştiren ekibi oluşturan kişi. Kaşıkçı planlaması yapıldıktan sonra Muzaini, 15 kişilik ekipten bir gün önce 1 Ekim tarihinde İstanbul’a dönüyor. Kaşıkçı cinayetinden birkaç saat sonra saat tam 21.35’te Türkiye’yi terk ediyor.
15 Temmuz darbe girişiminde Adil Öksüz, Fetullah Gülen’le darbeciler arasında kuryelik yapmıştı ya, Muzaini de Kaşıkçı cinayetinin kuryesi.