"Çarpışma" iddiası Habertürk yazarını kızdırdı: Allah şifa versin ama Nihat Genç'i galiba kaybettik!

Yazar Nihat Genç'in Ankara'da meydana gelen YHT faciasının şifrelerinin Çarpışma dizisinde yer aldığını iddia etmesi Habertürk yazarı Sevilay Yılman'ın köşesine konu oldu.

Yazar Nihat Genç, Ankara'da meydana gelen tren kazasının şifrelerine 'Çarpışma' isimli dizide yer verildiğini belirterek, trenlerin çarpışmasının 'suikast' olduğunu iddia etti.

Çarpışma dizisinde ekrana verilen görüntüler ve tarihleri karşılaştırarak Ankara'da meydana gelen tren kazasının tarihine ulaşan Genç, Twitter üzerinden bir açıklama yaptı.
Genç, tarihler karşılaştırıldığında 13.12.2018 tarihine ulaşıldığını ve tren kazasının planlı bir suikast olduğunu iddia etti.Nihat Genç ayrıca, suikastı düzenleyenlerin 100'den fazla ölü beklediğini de ifade etti.

Genç'in bu iddialarına Habertürk yazarı Sevilay Yılman'dan tepki geldi. Yılman, Nihat Genç'in yazdıklarının kendisini endişelendirdiğini belirterek, "Ne oldu, nasıl bir şey yaşadı bilmiyorum Nihat Genç ama görünen o ki gerçekten sıyırmış durumda" diye yazdı.

Yılman,"Adam ne yaptığını bilmez bir halde olduğu için farkında olmayabilir ama onun bu zırvalıklarını alıp haber diye okuruna sunan, paylaşan herkes bilmeli ki; FETÖ ile mücadeleyi Nihat Genç ve onun gibilerin yaptığı şekilde karikatürize etmek ancak FETÖ’yü sevindirir." ifadesini kullandı.

İşte Sevilay Yılman'ın bugünkü "Allah şifa versin ama Nihat Genç'i galiba kaybettik!" başlıklı o yazısı:

Eskilerin sözlerine bayılırım.

Çünkü bir kitap dolusu yazsanız anlatamayacağınız bir şeyi onlar bir cümle ile özetleyivermişler.

Tıpkı, “Bir deli bir kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış!” sözünde olduğu gibi.

Ülkenin ulusalcı kesiminde en değer verilen kalemlerin başında gelen Nihat Genç’in son günlerde yazıp çizdiklerini tahlil etmek için klavyemin başına geçtiğimde de aklıma işte bu söz geldi.

Tabii ki öncelikle kendisine geçmiş olsun diyorum.

Allah şifa versin.

Birkaç zamandır bir tuhaflık vardı zaten.

Son dönem yazdıkları, söyledikleri beni epeyce endişelendiriyordu.

Ancak önceki gün Ankara’da gerçekleşen hızlı tren kazası sonrası Twitter hesabından yazdıklarını görünce bilim insanlarının, “Akıl sağlığı pamuk ipliğine bağlı” diye boşa demediğini anladım bir kez daha.

Ne oldu, nasıl bir şey yaşadı bilmiyorum Nihat Genç ama görünen o ki gerçekten sıyırmış durumda.

Show TV’nin “Çarpışma” dizisinin ilk bölümünden sonra akla ziyan şeyler yazmıştı biliyorsunuz.

O bölümdeki canlı bomba sahnesi ve araçların plakalarından hareketle dizinin FETÖ ile iltisaklı olduğunu söyleyip bir sürü şey zırvalamıştı.

İşte önceki gün zırvada tavana vurdu Nihat Ağabeyimiz…

Ona göre tren kazası bir suikast. Ve bu suikastın emareleri de “Çarpışma” dizisinin ikinci bölümünde verilmiş.

Bir kısmını alıntılıyorum Nihat Genç’in Çarpışma dizisi ve tren kazasıyla kurduğu illiyet bağına dair yazdıklarını…

”Çarpışma dizisinde 03.02.2008 rakamlarına (on) sayı ile 10 ilave edin! 13.12.2018’i bulacaksınız. Yani olacak iş mi kamera radar var, kırk tane teknisyen var. Yolun ortasında üç kamyon büyüklüğünde klavuz tren duruyor ve kimse oralı olmuyor! Bu kaza kesinlikle suikast ve aslında umdukları beklenen ölü sayısı 100’ün üzerinde olacaktı!”

Ve muhterem tüm bu zırvalıklarının üzerine de şöyle bir uyarıda bulunuyor sonunda: “Bu tweetleri fazla okumayın! Bize lazımsınız, FETÖ’nün rakamları ve şifreleri sizleri de delirtmesin. Bu şifre yorumlarından da rahatsız olmayın. Şifreli konuşanlara şifreyle cevap vereceksiniz!”

Bilmiyorum Çarpışma’nın dün gece yayınlanan dördüncü bölümünden ne bulup çıkaracak FETÖ’nün şifreli mesajlarına dair Nihat Genç ama söyleyeyim ona, bence son bölümde en dikkat çekici sahne Kıvanç Tatlıtuğ yani Kadir Adalı’yla, Elçin Sangu’nun yani Zeyneb’in evinin mutfağındaki şu “menemen” tartışmasıydı.

“Soğanlı mı olsun, soğansız mı olsun” sahnesinde benim de acayip midem bulandı değerli okurlarım.

Mesela Nihat Genç bu sahneye dair nasıl bir hikaye döşenecek çok meraktayım.

Velhasıl…

Gülüyorum tabii size bu satırları yazarken…

Hem de kahkahalarla ama aslında karşımızda çok acıklı, ağlanacak bir durum var.

Yıllarca sinsice devletin en kritik yerlerini ele geçirip, ahtapot gibi sarıp kendi devletini yaratan alçak ve hain FETÖ denilen örgütle mücadele bu şekil olmamalı.

Böyle sulandırılmamalı.

Adam ne yaptığını bilmez bir halde olduğu için farkında olmayabilir ama onun bu zırvalıklarını alıp haber diye okuruna sunan, paylaşan herkes bilmeli ki; FETÖ ile mücadeleyi Nihat Genç ve onun gibilerin yaptığı şekilde karikatürize etmek ancak FETÖ’yü sevindirir.

Ki, sosyal medyada takip ettiğim kadarıyla adamın tüm bu zırvalıklarını en çok paylaşan ve en çok üzerinde tepinenler FETÖ’ye açıktan ya da gizliden bağlı örgüt mensupları.

Bu arada samimiyetle de son olarak şunu da söylemeliyim…

Belli ki Nihat Genç’in psikolojisi iyi değil.

Kesinlikle bir an evvel önlem alınmalı.

Allah korusun ama biraz daha geç kalınırsa iş başka bir şeye dönüşebilir.

Mesela kendine ya da etrafına zarar verebilir.

Bence bunun olmaması için sevenlerinin, yakınlarının yapması gereken tek şey Nihat Genç’i acilen bir Bimarhane’ye* sevk ettirmek olmalı.

Tekrar acil şifalar diliyorum kendisine…

*Bimarhane: Osmanlıca da Akıl Hastanesi demektir!