CAN'LA BANA ÇOK ACI ÇEKTİRDİLER! SU SAMURU VAKASI O'NU NASIL ETKİLEDİ?

Can Dündar'la teknede öpüşürken yakalanınca gündeme oturan oyuncu Taies Farzan, aylar sonra konuştu.

Taies Farzan, İranlı sinema oyuncusu bir anne-babanın kızı. Devrim sonrasında 6 yaşındayken ailesiyle birlikte önce Türkiye’ye gelmiş, sonra da Almanya’ya yerleşmiş. O da meslek olarak oyunculuğu seçmiş. Oyunculuk, film eleştirmenliği, sosyoloji eğitimi almış. Şimdi İstanbul’da yaşıyor; hem filmlerde rol alıyor hem televizyonda sağlık programı hazırlıyor; engelli çocuklara yönelik sosyal sorumluluk projelerini ekrana taşıyor.

Geçtiğimiz günlerde son filmi İçimdeki Sessiz Nehir’deki tecavüz sahneleriyle de gündemdeydi. Ama bunlar bir yana, Türkiye onu Can Dündar’la yaşadığı aşkla tanıdı. Bu konuda şimdiye kadar suskunluğunu koruyan Farzan, ilk kez Habertürk Cumartesi’ye konuştu...

*** Yıllar sonra Almanya’dan Türkiye’ye döndünüz. Nedir sizi çeken?
2006’dan beri Türkiye’yle ilgili gelgit yaşıyordum. Zaten buraya gelip gidiyordum. Üç ay önce de İstanbul’a yerleştim. 20 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Kültüründen, özellikle özgür ve şeffaf yaşamından çok etkilenmiştim. İran’ı hiç aramıyorum, belki kırgın olduğum için. Türkiye ise Doğu’nun sıcaklığını ve Batı’nın modernliğini taşıyor. Almanya’da hayata katabileceğim çok şey yok ama burada yararlı işler yapabilirim. Ayrıca, biz Doğuluları orada hâlâ kabul etmiyorlar. Kendi aramızda da bölünmüş durumdayız, hayata çok farklı bakıyoruz.

*** Gelişinizde bunlar etkili oldu yani...
Ben sorumlu bir insanım, yaptığım her işin bir nedeni olmalı. Şu anda yaptığım programın sebebi, zihinsel engelli bireylere faydalı olmak. Eğer farklı bir amacım olsa, tanınmak için başka şeyler yapardım.

*** Yanlış anlamayın ama, bunun için elinize bir fırsat geçmişti değil mi?
Can Dündar’la öpüşürken magazincilere yakalandınız...
Evet ama ben o konuda susmayı tercih ettim. Çok özel bir şeydi çünkü.

*** Türkiye sizi bu olayla tanıdı. O sıralarda neler yapıyordunuz?
Beni tanıyordunuz aslında. “Gölgesizler” filminde birlikte oynadığım Hakan Karahan, bir televizyon programında “Taies beni alt dudağımdan öpünce ne yapacağımı şaşırdım” dedi, gündem oldu. Benim bahtım öpüşmekten açıldı galiba.

BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI

*** Can Dündar ve deniz taksi olayına dönersek; neler söyleyeceksiniz?
Can için büyük bir hayal kırıklığı oldu. “Bunu nasıl yapar” diye yansıdı basına. Herkes böyle düşündü.

*** Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Ciddi bir aşk ve sevgi vardı ortada, böyle ortaya çıkmasını istemezdim. Can’ın çok üzerine gittiler. Bize çok acı çektirdiler. Ciddi şekilde yıprandım. Ben, “iki insan özgürdür, aralarında gerçek bir sevgi varsa bu kimseyi ilgilendirmez” diyen bir kültürden geliyorum. Ama burada başka şeylerle karşılaştım. Korktum, konuşmadım. O insan evli olabilir ama siz onun özel hayatını biliyor musunuz? Eleştirilere çok şaşırdım, ama ne diyecektim ki? Bir ay önce, entelektüel bulduğum bir yazar, Can için “Sen hâlâ koruyorsun ama bak senin yanında değil” dedi bana. Anlamıyorlar; insanlar âşık olurlar ama sonra ayrılabilirler.

*** Yanınızda olmamasıyla ilgili kırgınlığınız var mı?
Sevmek; yakalamak, tutmak, “Benim olsun” demek değil. Sevdiğiniz insanın sevdiklerini de severseniz eğer, bu sevgidir. Bunu yapamıyorsanız sevemiyorsunuz demektir. Ben sevdiğim insanın sevdiklerini de sevdim, o nedenle kırgın değilim. Siz aşkınızla hayatınızın sonuna kadar yaşarsınız, o kişi yanınızda olmak zorunda değil. Bazen de yan yanayken biter, değil mi?

Can Dündar mükemmel biri

*** Can Dündar’la nasıl tanıştınız?
Kürşat Başar’ın programında tanıştık. Ama benim çocukluğundan beri severek okuduğum, saygıyla takip ettiğim biriydi. Bir gün onunla aşk yaşama hayalim var mıydı? Yoktu. Bugün bile, “Böyle bir aşk yaşayacaksın” deseler, “Hadi canım” derim. Can dünyanın en mükemmel insanlarından biri. Türkiye onu yetiştirdiği için çok şanslı.

*** Sizce aşk konusunda Türk kadınlarının en büyük eksiği ne?
Sahiplenme duyguları çok yüksek. Önemli olan bir erkeğe sahip olmak değil, sizi isteyen biriyle yaşamı paylaşmak. Yanlış anlaşılmasın, bunu Can’la ilgili söylemiyorum.

PERSEPOLİS’İ YAKTIRAN KADIN
Kendisi İranlı ama ismi Latince. “Bir tane” demek. “Annem ve babam herkeste bulunmayan bir isim istemişler” diye anlatıyor: “Taies, Eski Yunan’da ‘hetere’ idi, yani bugünün geyşaları gibi. Hatta Büyük İskender’e Persepolis’i yaktıran kadınmış.”

Füsun Saka/Habertürk