CANIM AİLEM DİZİSİ BENİ "AİLE" KAVRAMINDAN SOĞUTTU!..MURAT SABUNCU HANGİ ÇARPICI NOKTALARA TAKILDI?

Herkesin diğerlerinin arkasından konuştuğu, yalanların, aldatmaların gırla gittiği içinde "aile" geçen bir dizi.

Canım Ailem dizisi beni "aile" kavramından soğuttu

Bir süredir pek çok arkadaşım haftalık programını "Salı akşamını boş tutacak" şekilde yapıyor. Çünkü o akşam ATV´de "Canım Ailem" dizisi var. Seyredeni, beğeneni hayli fazla. Ben de bir çok bölümünü seyrettim. Zaten kaçırdıklarımı da arkadaşlarım anlattı. Diziden "ayrı düşmek" yok yani. Ya seyredeceksin ya anlatılanları dinleyeceksin. Yalnız benim "kavrama bir itirazım" var. Belki de bu itirazı kendime, öğrendiklerime yapmalıyım.


İtiraz noktam dizideki "aile" ve çevresinin bize yıllarca kutsal olarak "tarif" edilen "aile" anlayışından giderek uzaklaşması. Kendime itiraz noktam ise "aile" kavramının çoktan dönüşmüş olduğu ve benim bunu algılayamamış olma ihtimalim. Gelin başlıklarla dizideki çarpıcı noktaların üzerinden bir geçelim:


Evleneceğin gün bir kadını bırakıp gidebilirsin:
Dizinin baş karakteri. Samim Abi. Sıcak, sevecen, sahip çıkan. 20 yıl önce tam evlenmek üzereyken, gün alınmış, davetler yapılmış, çeyizler düzülmüş ama o gençliğinin rüzgarına kapılmış nikahtan kaçmış. Melihası´nı yüz üstü bırakmış.


Kardeşin ölürse çocuklarına bakmak için nazlanırsın:
Samim´in kızkardeşi ile kocası trafik kazasında ölüyor. 3 çocuk ortada kalıyor. Dayı Samim bu çocuklara bakamayacağını söylüyor. Onun denizlere dönmesi lazım. Adamcağız "sorumluluklarımı yerine getiremezsem diye düşündü" diye iyi niyetli bakanlar. Size de peki. Çocukların bir de amcası var. Almanya´da hali vakti yerinde. Evli kurulu düzeni var. O da çocukları istemiyor. Dayı ile amca kavga dövüş. "Ben de bakamam ben de..." tartışmaları. Dayı´nın çocuklara sürekli giderim mesajı. Çocukların evden kaçması. Sonra buluşma. Razılık hali.."Eh ne yapalım başa gelen çekilir" deyip kolları sıvama.


Terk ettiğin kadına çıkar için yanaşabilirsin:
Tesadüf bu ya sen gel yeni evi ,20 yıl önce terk ettiğin kadının tam karşısında bul. Önce tartış. Sonra yakınlaş. Ama yakınlaşırken açık açık da "çocuklara baktıracağım kadın" tanımını kullan. Kadın da "çocuklar" üzerinden yeniden kurulan ilişkiyi kabulleniversin. İkisi arasındaki elektriği görmüyor musun? demeyin. Görüyorum da inanamıyorum. Sanki kadın bir rövanşı almaya uğraşıyor, adam hayatının sonbaharını garanti altına almaya.


Aldatılınca affetmezsin aldatınca haklı çıkarsın:
Ali, Samim Abi´nin canı ciğeri. Bir kızı seviyor hem de çok. Evlenecek onunla. Ama sonra "Ahsen" var ya "Ah sen". İşte o, Ali denizdeyken en yakın arkadaşıyla birlikte oluyor. Ali bunu öğreniyor, dağılıyor, kızıyor, dövüşüyor, hasta oluyor. Sonra aynı Ali, Samim Abi´sinin Meliha´sının evlenmek üzere olan kızkardeşine aşık oluyor. Kızın peşinden gidiyor. Onunla sevgili oluyor. Ali aldatıldığında kaplan kesiliyor, arkadaşı namussuz, evleneceği kız kötü kız oluyor. Ama aynı Ali evlenecek kızla çıktığı zaman "aşkının peşinden giden adam".


Evleneceğin gün bir adamı bırakıp gidebilirsin:
Yok dejavu değil. Canım Ailem. Hani Samim Abi evlenecekken bırakıp kaçmıştı ya. Bir benzeri. Meliha´nın kızkardeşi "Seyyyhannnn" nişanlıyken Ali´ye aşık oluyor. Aşk bu olur ya. Beraber adalara gidiliyor, romantik gezmeler. Dedim ya olur bu. Gönül. Ama ısrar, baskı gelinliği giyip nikah salonuna gidiyor. Halim ile evlenecek. Elinde Alisi´nin bilekliği, üzerinde gelinliği. Salonda herkes onları bekliyor. O kaçıp gidiyor.


Babasın ama sen de değişebilirsin:
İstanbul´da üç kızkardeş, Meliha, Feride ve Seyhan beraber yaşıyorlar. Bir de babaları var. Herkesin ödü kopuyor. Cabbar Ağa. Onun haksızlığa karşı çıkan halleri, "adam dövme" hikayeleri anlatılıyor. Ve baba "evlenecek küçük kızı" için İstanbul´a geliyor. Damatlarla tanışıyor. Birini sevmiyor. Kızını terk edip giden Samim´den haberi oluyor. Kızının ve küçük çocukların hatrına ona "ceza kesmiyor". Meliha Samim´i korudu diye küçük kızının düğününe gitmiyor. Adana´ya dönüyor. Uzaktan damat adayıyla kızına bilezik yolluyor. Kızının evlenmekten vazgeçtiği haberini alınca İstanbul´a kızları götürmeye geliyor. Sonra vazgeçip yine dönüyor. Başları dertte o 3 kızı kendi kaderleriyle baş başa bırakıyor. Adana´sına "cabbar"lığına geri dönüyor.


Fasulyeden Adana delikanlısı olabilirsin:
Seyhan´ı Ali´ye kaptırdı ya. Biliyorum özellikle kadınlar kızacak "kaptırma" lafına. Ama Halim "fasulyeci delikanlı" Seyhan´ı biraz "kendi malı" gibi gördüğü için iticiydi. Bir otel tutmuştu. Samim Abi´ye ve bir çok kişiye iş sağlayacaktı. Tabi "Seyhan´ı da oranın müdürü olacaktı. "İşveren delikanlı" Seyhan gider gitmez oteli devretme kararı aldı. Çalışanlarla ve Samim Abi ile vedalaşıldı. Amaç Seyhan´a hava atmaktı. Seyhan terk edince delikanlılık da "terk edilidi".


Çıkarın varsa terk ettiğin adama gidip yeni sevgiline yalan söyleyebilirsin:
Fedakar ya Seyhanımız. Otel kapandı Samim Abisi işsiz kaldı. Gider süründürdüğü, evleneceği gün terk ettiği adama "kapatma oteli derdin benle onlara günah" der, diyebilir. Halim´e giderken Ali´ye yalan da söyleyebilir "başka yere gidiyorum "diye.


Nişanlını kazıklayıp ona haciz getirebilirsin:
Feride, ortanca. Uzatmalı bir nişanlısı var. Bir türlü iş yerinde dikiş tutturamıyor. Dükkan açacak. Feride gidiyor, onun adına kredi alıyor. Ama nişanlısı para kazanıyor ama kazandıklarını kendine harcıyor. Borcu ödemiyor. Nişanlısına haciz getiriyor.


Sevgilini gizli kamerayla izleyebilirsin:
Feride nişanlısına güvenemiyor. Kalem şeklinde bir "gizli kamera" ile sevgilisini izliyor. Anlıyoruz ki "nişanlı bey" işyerinde rahat durmuyor. Başka kızlarla da ilgileniyor. Gizli kamerayla sevgili izlemeye mi yanarsın, adamın ahlaksızlığına mı karar veremiyorsun.


Herkesin diğerlerinin arkasından konuştuğu, yalanların, aldatmaların gırla gittiği içinde "aile" geçen bir dizi. Belki gerçekten "aile"ler bu hale geldi. Belki yeni durumla yüzleşmek lazım. Belki "bu bir maskeli balo ve hepimiz bunun sahte yüzleriyiz."


Murat Sabuncu/GAZETEPORT