CAN DÜNDAR'DAN FERİT SAHENK VE TÜM MEDYA PATRONLARINA!
Medya sahibi işadamı, "Bütün yatırımı bunlara yaptık. İtibardan vazgeçmeyi göze aldık. Oyları azalırsa öbürleri beni yer" rahatsızlığıyla uyudu.
İşte Can Dündar’ın çok tartışılacak bugünkü köşe yazısı...
Dün gece yatakta...
Dün gece ülkenin bambaşka köşelerinde farklı insanlar, değişik heyecanlar, kaygılar, umutlarla yattı yatağa...
Türlü çeşit düşüncelerle uyudular; garip rüyalara daldılar.
* * *
Gariban simitçi, “Seherde uyanıp fırına koşmalı ve erkenden sandık başında olmalıyım” planı yaparak uyudu.
Çöpçü çocuk, seçim yasakları başlar başlamaz bir seçim enkazı kaldırır gibi toplayıp büyükçe çuvallara doldurduğu bayrakların kaç para edeceğini hesaplayarak uyudu.
Hapisteki milletvekili adayı, hücresinin yosun tutmuş duvarına dikti gözünü; seçimi kazandıktan sonra, tahliye sırasında kendisini bekleyenlere ne diyeceğini ezberleyerek uyudu.
Yıllardır onun çıkışını bekleyen kızı, babasına nasıl sımsıkı sarılacağını hayal ederek uyudu.
Kaseti internete düştüğünden beri kır evinde saklanan müstafi vekil, “Ah biraz daha tedbirli olsaydım, bu gece benim gecemdi” diye içini çekerek uyudu.
Müstafi vekilin yalnız eşi, “Şimdi kimin yanında acaba” diye ağlayarak uyudu.
* * *
Vergi rekortmeni işadamı, tahmin ettiği sonuç çıkarsa artık hiçbir ihale alamayacakları endişesiyle uyudu.
Medya sahibi işadamı “Bütün yatırımı bunlara yaptık. İtibardan vazgeçmeyi göze aldık. Oyları azalırsa öbürleri beni yer” tahmininin rahatsızlığıyla uyudu.
Son haftalarda her gece, verdikleri “hoşa gitmeyen” bir haber yüzünden gececi, patron ya da bakan tarafından telefonla uyandırılan genel yayın müdürü, “Nihayet bu gece deliksiz bir uyku çekebileceğim” rahatlığıyla uyudu.
* * *
Uzak bir adanın hücresindeki mahkûm, bu geceki balkon konuşmasından beklediği mesaj çıkmazsa örgüte vereceği mesajı başucundaki kâğıda yazarak uyudu.
Dağdaki genç, toprağa uzanıp yıldızlara dikti gözünü: “Acaba yarından sonra dönebilir miyim eve? Yoksa yine başlar mı çatışma” sorusunun dikenine yaslanarak uyudu.
Genç vekil adayı, gardırobun koluna astığı lacivert takım elbisesine baka baka, kürsüde yemin edeceği anı düşündü; gözüne uyku girmedi.
* * *
Geçen seçimde sonuca en uzak tahmini yaparak gözden düşen kamuoyu araştırmacısı, “Bunu da tutturamazsak işimiz bitti” diye midesinde sancılarla uyudu.
Bakan bey, “Acaba yeni kabinede yerimde kalır mıyım” diye döndü durdu yatakta; yanında eşi, “Acaba yeni kabinede yerimizde kalır mıyız” diye dönüp duruyordu, kocasına belli etmemeye çalışarak...
Yeni kabinede bakan olmasına kesin gözüyle bakılan vekil, “Ellerinde kasetim var mıdır” paniğiyle kan ter içinde tavşan uykusuna daldı.
Tarikat şeyhi, “Cemaati yine bunlara yönlendirdik. Beni mahcup etmezler inşallah” kaygısıyla uyudu.
Ağustosta terfi bekleyen komutan, “Seçimden sonra sıra bana gelir mi” sorusunu kendine yakıştıramayıp zihninden kovalayarak ve daha ulvi şeyler düşünmeye çabalayarak uyudu.
Kızarmış gözleri kapanan bilgisayar korsanı “Yarın gece Yüksek Seçim Kurulu’nun sitesini çökertsem ne sükse yaparım” diye düşleyerek uyudu.
Ayların kampanya çalışmasından bitap düşmüş politikacı, “Çok küfrettik, çok da yalan söyledik. Allah affetsin” duasıyla uyudu.
* * *
Kimi huzurla başladı sabaha, kimi uykusuz...
Kimi tedirgin, kimi umutlu, kimi umutsuz...
Bu gece ise, halkın kararına göre, kimi zafer rüyası görecekti; kimisi kâbus...
Dün gece yatakta...
Dün gece ülkenin bambaşka köşelerinde farklı insanlar, değişik heyecanlar, kaygılar, umutlarla yattı yatağa...
Türlü çeşit düşüncelerle uyudular; garip rüyalara daldılar.
* * *
Gariban simitçi, “Seherde uyanıp fırına koşmalı ve erkenden sandık başında olmalıyım” planı yaparak uyudu.
Çöpçü çocuk, seçim yasakları başlar başlamaz bir seçim enkazı kaldırır gibi toplayıp büyükçe çuvallara doldurduğu bayrakların kaç para edeceğini hesaplayarak uyudu.
Hapisteki milletvekili adayı, hücresinin yosun tutmuş duvarına dikti gözünü; seçimi kazandıktan sonra, tahliye sırasında kendisini bekleyenlere ne diyeceğini ezberleyerek uyudu.
Yıllardır onun çıkışını bekleyen kızı, babasına nasıl sımsıkı sarılacağını hayal ederek uyudu.
Kaseti internete düştüğünden beri kır evinde saklanan müstafi vekil, “Ah biraz daha tedbirli olsaydım, bu gece benim gecemdi” diye içini çekerek uyudu.
Müstafi vekilin yalnız eşi, “Şimdi kimin yanında acaba” diye ağlayarak uyudu.
* * *
Vergi rekortmeni işadamı, tahmin ettiği sonuç çıkarsa artık hiçbir ihale alamayacakları endişesiyle uyudu.
Medya sahibi işadamı “Bütün yatırımı bunlara yaptık. İtibardan vazgeçmeyi göze aldık. Oyları azalırsa öbürleri beni yer” tahmininin rahatsızlığıyla uyudu.
Son haftalarda her gece, verdikleri “hoşa gitmeyen” bir haber yüzünden gececi, patron ya da bakan tarafından telefonla uyandırılan genel yayın müdürü, “Nihayet bu gece deliksiz bir uyku çekebileceğim” rahatlığıyla uyudu.
* * *
Uzak bir adanın hücresindeki mahkûm, bu geceki balkon konuşmasından beklediği mesaj çıkmazsa örgüte vereceği mesajı başucundaki kâğıda yazarak uyudu.
Dağdaki genç, toprağa uzanıp yıldızlara dikti gözünü: “Acaba yarından sonra dönebilir miyim eve? Yoksa yine başlar mı çatışma” sorusunun dikenine yaslanarak uyudu.
Genç vekil adayı, gardırobun koluna astığı lacivert takım elbisesine baka baka, kürsüde yemin edeceği anı düşündü; gözüne uyku girmedi.
* * *
Geçen seçimde sonuca en uzak tahmini yaparak gözden düşen kamuoyu araştırmacısı, “Bunu da tutturamazsak işimiz bitti” diye midesinde sancılarla uyudu.
Bakan bey, “Acaba yeni kabinede yerimde kalır mıyım” diye döndü durdu yatakta; yanında eşi, “Acaba yeni kabinede yerimizde kalır mıyız” diye dönüp duruyordu, kocasına belli etmemeye çalışarak...
Yeni kabinede bakan olmasına kesin gözüyle bakılan vekil, “Ellerinde kasetim var mıdır” paniğiyle kan ter içinde tavşan uykusuna daldı.
Tarikat şeyhi, “Cemaati yine bunlara yönlendirdik. Beni mahcup etmezler inşallah” kaygısıyla uyudu.
Ağustosta terfi bekleyen komutan, “Seçimden sonra sıra bana gelir mi” sorusunu kendine yakıştıramayıp zihninden kovalayarak ve daha ulvi şeyler düşünmeye çabalayarak uyudu.
Kızarmış gözleri kapanan bilgisayar korsanı “Yarın gece Yüksek Seçim Kurulu’nun sitesini çökertsem ne sükse yaparım” diye düşleyerek uyudu.
Ayların kampanya çalışmasından bitap düşmüş politikacı, “Çok küfrettik, çok da yalan söyledik. Allah affetsin” duasıyla uyudu.
* * *
Kimi huzurla başladı sabaha, kimi uykusuz...
Kimi tedirgin, kimi umutlu, kimi umutsuz...
Bu gece ise, halkın kararına göre, kimi zafer rüyası görecekti; kimisi kâbus...