Can Dündar ve Erdem Gül'e 'Silahlı terör örgütü üyeliği' suçlaması!

İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Can Dündar ve Erdem Gül'e “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlaması yöneltti.

Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre, CHP milletvekilleri Enis Berberoğlu, Ali Şeker, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Ceyhun İrgil ve Aytuğ Atıcı dün Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret etti. CHP’liler “Tarih bu kararı verenleri unutmayacak” dedi.

Adana’da Ocak 2014’te Suriye’ye silah taşıyan MİT TIR’larıyla ilgili haberlerinden dolayı tutuklanan Can Dündar veErdem Gül’ün tahliye talebi İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildi. Hâkimlik kararında, Dündar ve Gül’e savcılık tarafından yöneltilmeyen “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlaması da sanki varmış gibi yer aldı.

Tahliye talebini değerlendiren İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği ret kararında, “Dosyada tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek yeni bir delil bulunmadığı, delillerin henüz toplanmadığı ve tutuklama kararını veren İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu” belirtti.

Talebi reddeden hâkimliğin red kararında, Dündar ve Gül’e ne savcılık ne de tutuklama kararını veren hâkimlik tarafından yöneltilmeyen “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlaması gerekçe olarak gösterildi. Dündar ve Gül’ün avukatları dilekçelerinde tahliye talebinde bulunmasına rağmen, hâkim bu dilekçeyi tutukluluğa itiraz dilekçesi sanarak “itirazın reddi” kararı verdi. Oysa tutukluluğa itiraz daha önce avukatlar tarafından İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yapılmıştı. Avukatların dilekçesinde bu husus belirtilerek bu defa tahliye istedikleri açıklanıyordu. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı ise İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcının kararını yok sayarak ya da göremeyerek tutukluluğa itiraz incelemesi yaptı ve itirazı reddeden hâkimlik kararının kesin olduğunu belirtti. Hukukçular, tahliye talebinin reddi kararının kesin olmayacağını, itiraz yolunun açık olduğunu söyleyerek, kararın şekil yönünden bile hatalı olduğunu ifade etti. Kararın en çok tartışılan yönü ise “tutuklamanın sonlandırılmasını gerektirecek yeni delil olmayışının” gerekçe olarak gösterilmesi oldu. Tahliye yerine tutuklama için delil aranması yerine hâkimliğin tahliye için delil araması dikkat çekti. Hatırlanacağı üzere dosyada 29 Mayıs ve 12 Haziran 2015 tarihli haberler dışında delil bulunmuyor.

Katalog suç değil

Tahliye talebine ilişkin dilekçede, Dündar ve Gül’e yöneltilen üç ayrı suç olduğu aktarılarak, bunlardan birincisinin “örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlaması diğer iki suçlamanın da “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçları olduğu anımsatıldı. Bu üç suçlamadan “örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasının Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100. maddesinde düzenlenen tutuklama nedenleri arasında yer alan katalog suçlar arasında yer aldığı, diğer iki suçlamanın bu katalog suçlardan olmadığının altı çizilmişti.

26 Kasım tarihli tutuklama kararında katalog suçlar arasında yer almayan “siyasi ve askeri casusluk” ve “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamalarından da tutuklama kararı verildiği anımsatılarak, bu suçlar bakımından tutuklama nedeninin varlığının nasıl tespit edildiği sorulmuştu.