Can Dündar ve Erdem Gül davasında flaş gelişme!

Can Dündar ve Erdem Gül davasında savcı esas hakkındaki görüşünü açıkladı.

Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, MİT TIR’ları haberleri nedeniyle ‘askeri ve siyasi casusluk’la suçlanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yargılandığı davanın savcısı, Yargıtay içtihatlarında ‘casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama’ suçları için öngörülen unsurların gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini belirtti.

Duruşma savcısı Evliya Çalışkan, esas hakkındaki mütaalasında Dündar’a yöneltilen‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak’ suçlamasıyla 25 yıla kadar, Gül’e yöneltilen ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama’ suçundan 10 yıla kadar hapis istedi.

Sadece dosya içeriğindeki deliller, kişiler ve eylemler üzerinden değerlendirme yapmanın zorunlu olduğunu belirten Çalışkan, Yargıtay içtihatlarında ‘casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama’ suçları için öngörülen unsurların gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin Dündar ve Gül’ün tahliye edilmesi kararı için “Bu olayın ifade özgürlüğüyle uzaktan yakından alakası yoktur, bu bir casusluk davasıdır” demişti.

Savcı, Dündar ve Gül’e yöneltilen ‘FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım ve bu şekilde suça iştirak’, ‘casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama’ suçlamalarının MİT TIR’ları davasından bağımsız hüküm vermenin mümkün olmadığını savundu.

Yargıtay’daki davanın sonucunun beklenmesini isteyen savcı,‘darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme’ suçunun dosyadan ayrılmasının usul zorunlulu olduğunu belirtti.

Ne olmuştu?

Cumhuriyet gazetesinin 29 Mayıs 2015 tarihli nüshasında ‘İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar’ manşetiyle MİT’e ait TIR’larla Suriye’deki gruplara silah gönderildiğine dair bir haber yer almış, habere savcılık dosyasından alınan görüntüler de eklenmişti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iki gün sonra haberin yapılmasını‘casusluk faaliyeti’ diye niteleyerek “Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmişti. Haberi yapan, bedelini ağır ödeyecek. Öyle kolay bırakmam onu..” diye konuşmuştu.

Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Dündar ve Gül hakkında ‘askeri ve siyasi casusluk’ suçlamasıyla dava açılmıştı.

26 Kasım 2015’te ifadeye çağrılan Dündar ve Gül, aynı gün tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.

Anayasa Mahkemesi (AYM), avukatlarının ‘tutuklama kararıyla kişi güvenliği ve özgürlüğü, düşünceyi açıklama ve yayma özgülüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiği’gerekçesiyle yaptıkları başvuruyu haklı bularak Dündar ve Gül’ün tahliyesine karar vermişti. İki gazeteci, 26 Şubat’ta tahliye edilmişti.

Erdoğan ise AYM kararıyla ilgili “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum”demişti.

Bir önceki duruşmada dosyaya dava başlamadan kısa süre önce atanan savcı Evliya Çalışkan, Dündar’ın savunmasını ‘kopuş savunması’ olarak nitelemiş, ancak tutuklama talep edilmemişti.

Dava, savcı Çalışkan tarafından, ‘Selam Tevhid Kumpas’dosyasıyla birleştirilmek isteniyor.