Can Dündar eşinin kahramanlığını yazdı: Ben böyle gözü pek kadın görmedim!

Can Dündar dün meydana gelen saldırı girişimiyle ilgili kendisini koruyan eşi hakkında 'cengaver' dedi.

İstanbul Adliyesi’nde silahlı saldırıya uğrayan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, bugünkü köşesinde saldırının ayrıntılarını ve saldırganın boğazına sarılan eşini yazdı.

Dündar eşi için şöyle dedi: “Ben böyle gözü pek kadın görmedim. Şu an şu satırları yazıyorsam, onun ve Muharrem Erkek’in cengâverliği sayesinde.”

MİT TIR’ları haberleri nedeniyle ‘casusluk’tan yargılanan gazeteci Can Dündar’a İstanbul’daki Çağlayan Adliyesi’nin önünde silahlı saldırı düzenlenmişti. Dündar saldırıyı yara almadan atlatırken, saldırganın üzerine ilk atılansa eşi Dilek Dündar ve CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek olmuştu.

Bugünkü köşesinde yaşananları anlatan Dündar, eşinin dünkü hareketi için de “Ben böyle gözü pek kadın görmedim” ifadesini kullandı.

‘Erdoğan utanmış mıdır’

Kendisine yapıştırılmaya çalışılan kahramanlık payesini eşine teslim ettiğini belirten Dündar şöyle devam etti: “Evde bir tıkırtı olsa benden önce o fırlar; kapının önünden ses gelse operasyona çıkmış bir özel timci çevikliğiyle ortaya atlar. Ve burada da refleks halinde adamın önce ağzına daldığını, sonra yakasına yapıştığını anlattı hararetle. Yeni çıktığı bir aksiyon filminin, en beğendiği sahnesini anlatır gibiydi. Şu an şu satırları yazıyorsam, onun ve Muharrem Erkek’in cengâverliği sayesinde…”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, kendisi için sarf ettiği, “Bedelini ödeyecek. Onun yanına bırakmam bunu” sözlerine de değinen Dündar, “Erdoğan, görevini yapan bir gazeteciyi açıkça hedef gösterdiği için utanmış mıdır” diye de sordu.

Cumhurbaşkanının tehditlerinin, gönüllü tetikçilerinin ve mahkumiyet kararlarının kendilerini yıldırmayacağını vurgulayan gazeteci, yazısını şu sözlerle noktaladı: “Bu gazete, o bedelleri ödeye ödeye, canlar feda ede ede geldi bu yaşa… Ne ödenen bedeller, ne feda edilen canlar durdurabildi mücadelemizi… Yine durmayız. Susmayız. Bu külhanbeyi baskı rejimi bütün kiralık kalemleri, tetikçileri, çeteleriyle birlikte tarihin çöplüğüne gidene dek…”