CAN ATAKLI'YA TEKZİB MAHKEMEDEN DÖNDÜ ALİ BAYRAMOĞLU ÖFKELENDİ!..

'...O yazıda ismi geçenlerden, Ahmet İnsel, Murat Belge, Adalet Ağaoğlu, Can Ataklı'ya tekzip göndermişler, tekzip metni yayınlanmayınca mahkemeye başvurmuşlardı...'

Vahim bir mahkeme kararı: Düşünce tehlikedir

Vatan Gazetesi'nde Can Ataklı bir süre önce bir yazı kaleme almıştı. "Bu Paralar Niçin Alındı" başlıklı bu yazıda, 1915 Özür Kampanyası'na katılanlar, bu ve benzer kampanyalar için AB'den para almakla itham edilmişti...

Tarz ucuzdu...

Kimi imzacıların üyesi oldukları sivil toplum kuruluşları internetten bulunmuş, bunların aldıkları bazı araştırma fonlarına ilişkin Avrupa kaynaklarının toplamı, kaynak bu kişilere, bu kişilerin cebine aktarılıyor gibi göstermişti.

Böylece 1 milyon avro, 200 bin avro alan adamlar haline getirmişti Ataklı kimi isimleri.

Ucuz işti ve her ucuz iş gibi kirletici yanı vardı.

O yazıda ismi geçenlerden, Ahmet İnsel, Murat Belge, Adalet Ağaoğlu, Can Ataklı'ya tekzip göndermişler, tekzip metni yayınlanmayınca mahkemeye başvurmuşlardı.

Bu durumda, beklenen nedir?

Tartışmaya, düşünmeye mahal bırakmadan, rutin bir kararla mahkemenin tekzibin yayınlanması hükmünü vermesi değil mi?

Peki ne oldu?

Talep mahkeme tarafından reddedildi.

Beteri şu: Mahkeme tekzibe konu olan yazıyı değil, 1915 Özür Kampayasını tartışarak, dahası yorumlayarak aldı kararını...

Bu ibretlik kararı biz de kayda geçirelim.

Yorumunda şöyle diyor mahkeme:

"Kampanyayı başlatanlar arasında yer alan, tekzip talebinde bulunanların, kimilerine göre, Türk Milletinin geçmişini ve tarihini ağır bir sorumluluk altına sokacak ve yine Türk Milleti ve Türk Devletini uluslararası sahada belki de hukuken sorumlu tutmaya ve sanki bir suç işlemiş olup, bundan pişmanlık duyup ikrar eden konumuna düşürecek bu masum gibi gözüken kampanya, fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında ve ahlaken de erdemli bir davranışmış gibi sunulsa ve böyle olduğu kabul edilse bile; aynı görüşü paylaşmayanların; tarihsel ve düşünsel açıdan direnç göstermelerinin de fikir ve inanç özgürlüğü kapsamında kaldığı kuşkusuzdur".

Karar ise şöyleydi:

"Yazarın kaleme aldığı sözü geçen yazının tamamen; fikir ve düşünce özgürlüğü ile bunun doğal bir yansıtma biçimi olan basın özgürlüğü sınırları çerçevesinde kaldığı; AB fonlarından para alınmasının belli usullere göre yapılması durumunda zaten suç olarak değerlendirmediği hususu tekzip talebinde bulunanların düzeltme metnine aldıkları yazılarından da anlaşılmıştır."

Gerçekten inanılır gibi değil...

Türkiye'de yargının ilerdiği ideolojik ve politik hat tanımlanabilir, açıklanabilir değil...

Bir hakim böyle düşünse bile, kişisel düşüncesini, ideolojik mülahazasını bir karara yansıtabilir mi?

Baskın Oran'ın son yazısında sorduğu soru kadar basit hadise:

"Acaba ... yargıçlarımız ... örneğin Hukukçular Derneği diye bir derneğin AB'den aldığı araştırma fonunu, bir 'gazeteci' kalkıp da, kendilerinin açık açık isimlerini vererek,'Şu şu kişiler ceplerine atmışlardır' diye ilan etseydi acaba ne yaparlardı?"

Bu nasıl hukuk düzenidir?

Demek ki dün olduğu gibi bugün de, bazı kişilerin kişilik hakları çiğnenebilir, bazı düşünceleri savunan kişiler karalanabilir bu düzende...

Bırakın yargıç olmayı, hakkaniyet sahibi bir insansanız, yapılan bir açıklamayı beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz, hukuk ve yasaları kendi gücünüz haline çeviremezsiniz...

Yargıçsanız siyaset yapamazsınız

Fayda tanımı yapamazsınız...

Tarihçilik hiç yapamazsınız...

Düşünce karalanacak, düşünce sahipleri kirletilecek, bu düşünce ve düşünce adamı düşmanlığı mahkemelerde aklanacak...

Böyle bir şey olabilir mi?

Yazık ki oluyor, hala oluyor...



ALİ BAYRAMOĞLU / YENİ ŞAFAK