CAN ATAKLI'NIN CANLI YAYINDA CANI ÇOK SIKILDI; ''BANA KAZIK ATTILAR''
Tvnet'te Veyis Ateş'in sunduğu "Son Baskı" programına konuk olan Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı, öğrendiği bir bilgi karşısında önce şaşırdı sonra kızdı.
Can Ataklı, Barlas ve Birand hakkında söylediği "yalaka" sözlerinin Özlem Kılıç ve Kübra Demir tarafından yayımlanan "Bab- ı Ali’nin Dikenleri" adlı kitapta yer aldığını öğrenince önce şaşırdı, sonra tepki gösterdi: "Bana sormadan yayınladılar, bu ayıptır."
İşte Veyis Ateş ile Can Ataklı arasında geçen o diyaloglar:
V. Ateş: Çok rahat çok doğal bir röportaj olmuş. 1. Baskısı 2012’nin Eylül’ünde yapılmış. Hatta Beylerbeyi’nde yapmışlar.
C. Ataklı: Evet ama gözümün önüne gelmiyor.
V.Ateş: Ne yapmıştım ne söylemiştim hatırlamıyorum diyorsunuz.
"BİR ÇEKİNGEM YOK"
C. Ataklı: Hakikaten hatırlamıyorum. Doğru şimdi Beylerbeyi deyince hatırladım. Burada konuştuğum gibi konuşuyorum. Bir çekingem yok.
V. Ateş: Bu tarafınızı da çok seviyoruz. Çok doğalsınız, sorulan her soruya açıkca cevap veriyorsunuz.
"BEN BİR ŞEY SÖYLÜYORUM DİDİKLİYORLAR"
C. Ataklı: Ama çok doğal konuştuğunuzda başka sıkıntı yaratmıyor değil. Ben bir şey söylüyorum didikliyorlar bu nedir bu nedir diye. Tabi o zaman sıkıntı yaratabiliyor.
"YANDAŞ KİM? YALAKA KİM?"
V. Ateş: Peki son soru. Size soruyorlar. Yandaş kim? Yalaka kim? Diyorsunuz ki ben yandaş kim anlarım. Mesela diyorsunuz; Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu, Akif Bey... Fakat diyorsunuz yalakalar durumdan yararlananlardır. Mehmet Barlas ve Mehmet Ali Birand bence yalaka olanlar.
C. Ataklı: Demiş miyim?
"MEHMET BARLAS VE MEHMET ALİ BİRAND YALAKA BENCE"
Kitaptan bölümler okuyan V. Ateş: Yalakalar var bir de... Onlar durumdan yararlanıyorlar. Mehmet Barlas ve Mehmet Ali Birand yalaka bence. Niye? Dün akşam bant çekmişler 28 Şubat’ı anlatıyor. Birand lafı cemaate getirdi, cemaati övüyor. Üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Yalakalık işte bu. Adamın hiç alakası yok. Ama sanki çok demokrat, engin bir şey Hoca Efendi ile konuşmak. Ben de konuştum 3 saat bana bir şey söylemedi. Ne anlatıyorsun diyorum. Niye doğruyu söylemiyorsun? Ama sen de ekrana çıkıyorsun sen de konuşuyorsun, Hoca Efendi için yalakalık yapıyorsun. Bana dokunmasınlar diye. Dokunuyorlar çünkü. Televizyonda şunu bir kişi söyleyebildi mi? Ben gazetecilerden nefret ediyorum çünkü hiçbiri gazetecilik yapmıyor.
"HOCA EFENDİ İLE KONUŞMAK ENGİN BİR ŞEY Mİ?"
C. Ataklı: Allah Allah ben daha oraları görmedim ki. Kitabı görmedim çünkü. Burada çok büyük bir ayıp yapmışlar, benim canım da sıkıldı şimdi. Ben hiçbir zaman formel bir yapıda isim vererek böyle bir şey kullanmam. Bu belli ki sohbet sırasında söylenen bir şey. O zaman bu verilen sözün tutulmamasını da gösteriyor. Çünkü ben rahat konuşurum diyorum arada bir küfür etmişimdir, onları bir ayıklayın diyorum. Mesela ben o isimler için niye yalaka dedim?
"ŞİMDİ GERÇEKTEN ÇOK CANIM SIKILDI" VİDEO
V. Ateş: Barlas ve Birand benim dikkatimi çekti...
"BU İFADELERİ KULLANMAK, KAZIK ATMAK"
C. Ataklı: Ben ilk olarak onların isimlerini de vermem. Orada bir sürü vardır. Kayıdı ben tutmadığım için bilmiyorum. Benimle bir sohbete geliniyor, benim haberim yok belki de böyle bir kitap olacağından. Şimdi gerçekten çok canım sıkıldı. Bu çok tehlikeli bir şey, bu ayıp bir şey. Benimle bir sohbete geliniyor, dışarıda deniz kenarında oturuyoruz çay içiliyor. Ben de bütün doğallığımla konuşuyorum. Bu başka bir şeydi. Biz bundan kitap yaparız dendi mi onu bile hatırlamıyorum. Özlem Kılıç ile Kübra Demir size gelenler. Bu ifadeleri kullanmak kazık atmak. Bu bana hainlik bir tarafta.
V. Ateş: Peki diğer taraf bunu söylemiş olmanız? Bunu söyleyip söylemediğinizi hatırlıyor musunuz?
"İNKAR EDEMEM SONRA ORTAYA KAYIT ÇIKAR"
C. Ataklı: Bu Ergenekon’a dönüyor. Telefonda birbirine küfrediyorlar sonra suç diye koyuyorlar. Tabii bunu böyle koyunca ben bunu inkar edemem. Demedim derim bant vardır ortaya çıkar. Özel konularda insanlar çok daha farklı konuşabilir. Zaten ben bu Ergenekon Davası’nda biraz da isyan ederken... Ya etmeyin eylemeyin normal, güvenilen ikili konuşmalarda hangimiz, asla söyleyemeyeceğimiz lafları söylememişizdir. Ya laf arasında en yakın arkadaşı için "salak" dersin. Adamın önünde koyup, "bak senin için salak dedi" dersen bir daha konuşmazsın. Ama ben seninle konuşuyorum, küfür ediyorum aman bunları yayınlama diyorum. Yayınlanırsa o zaman kasıt seziyorum.
İşte Veyis Ateş ile Can Ataklı arasında geçen o diyaloglar:
V. Ateş: Çok rahat çok doğal bir röportaj olmuş. 1. Baskısı 2012’nin Eylül’ünde yapılmış. Hatta Beylerbeyi’nde yapmışlar.
C. Ataklı: Evet ama gözümün önüne gelmiyor.
V.Ateş: Ne yapmıştım ne söylemiştim hatırlamıyorum diyorsunuz.
"BİR ÇEKİNGEM YOK"
C. Ataklı: Hakikaten hatırlamıyorum. Doğru şimdi Beylerbeyi deyince hatırladım. Burada konuştuğum gibi konuşuyorum. Bir çekingem yok.
V. Ateş: Bu tarafınızı da çok seviyoruz. Çok doğalsınız, sorulan her soruya açıkca cevap veriyorsunuz.
"BEN BİR ŞEY SÖYLÜYORUM DİDİKLİYORLAR"
C. Ataklı: Ama çok doğal konuştuğunuzda başka sıkıntı yaratmıyor değil. Ben bir şey söylüyorum didikliyorlar bu nedir bu nedir diye. Tabi o zaman sıkıntı yaratabiliyor.
"YANDAŞ KİM? YALAKA KİM?"
V. Ateş: Peki son soru. Size soruyorlar. Yandaş kim? Yalaka kim? Diyorsunuz ki ben yandaş kim anlarım. Mesela diyorsunuz; Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu, Akif Bey... Fakat diyorsunuz yalakalar durumdan yararlananlardır. Mehmet Barlas ve Mehmet Ali Birand bence yalaka olanlar.
C. Ataklı: Demiş miyim?
"MEHMET BARLAS VE MEHMET ALİ BİRAND YALAKA BENCE"
Kitaptan bölümler okuyan V. Ateş: Yalakalar var bir de... Onlar durumdan yararlanıyorlar. Mehmet Barlas ve Mehmet Ali Birand yalaka bence. Niye? Dün akşam bant çekmişler 28 Şubat’ı anlatıyor. Birand lafı cemaate getirdi, cemaati övüyor. Üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Yalakalık işte bu. Adamın hiç alakası yok. Ama sanki çok demokrat, engin bir şey Hoca Efendi ile konuşmak. Ben de konuştum 3 saat bana bir şey söylemedi. Ne anlatıyorsun diyorum. Niye doğruyu söylemiyorsun? Ama sen de ekrana çıkıyorsun sen de konuşuyorsun, Hoca Efendi için yalakalık yapıyorsun. Bana dokunmasınlar diye. Dokunuyorlar çünkü. Televizyonda şunu bir kişi söyleyebildi mi? Ben gazetecilerden nefret ediyorum çünkü hiçbiri gazetecilik yapmıyor.
"HOCA EFENDİ İLE KONUŞMAK ENGİN BİR ŞEY Mİ?"
C. Ataklı: Allah Allah ben daha oraları görmedim ki. Kitabı görmedim çünkü. Burada çok büyük bir ayıp yapmışlar, benim canım da sıkıldı şimdi. Ben hiçbir zaman formel bir yapıda isim vererek böyle bir şey kullanmam. Bu belli ki sohbet sırasında söylenen bir şey. O zaman bu verilen sözün tutulmamasını da gösteriyor. Çünkü ben rahat konuşurum diyorum arada bir küfür etmişimdir, onları bir ayıklayın diyorum. Mesela ben o isimler için niye yalaka dedim?
"ŞİMDİ GERÇEKTEN ÇOK CANIM SIKILDI" VİDEO
V. Ateş: Barlas ve Birand benim dikkatimi çekti...
"BU İFADELERİ KULLANMAK, KAZIK ATMAK"
C. Ataklı: Ben ilk olarak onların isimlerini de vermem. Orada bir sürü vardır. Kayıdı ben tutmadığım için bilmiyorum. Benimle bir sohbete geliniyor, benim haberim yok belki de böyle bir kitap olacağından. Şimdi gerçekten çok canım sıkıldı. Bu çok tehlikeli bir şey, bu ayıp bir şey. Benimle bir sohbete geliniyor, dışarıda deniz kenarında oturuyoruz çay içiliyor. Ben de bütün doğallığımla konuşuyorum. Bu başka bir şeydi. Biz bundan kitap yaparız dendi mi onu bile hatırlamıyorum. Özlem Kılıç ile Kübra Demir size gelenler. Bu ifadeleri kullanmak kazık atmak. Bu bana hainlik bir tarafta.
V. Ateş: Peki diğer taraf bunu söylemiş olmanız? Bunu söyleyip söylemediğinizi hatırlıyor musunuz?
"İNKAR EDEMEM SONRA ORTAYA KAYIT ÇIKAR"
C. Ataklı: Bu Ergenekon’a dönüyor. Telefonda birbirine küfrediyorlar sonra suç diye koyuyorlar. Tabii bunu böyle koyunca ben bunu inkar edemem. Demedim derim bant vardır ortaya çıkar. Özel konularda insanlar çok daha farklı konuşabilir. Zaten ben bu Ergenekon Davası’nda biraz da isyan ederken... Ya etmeyin eylemeyin normal, güvenilen ikili konuşmalarda hangimiz, asla söyleyemeyeceğimiz lafları söylememişizdir. Ya laf arasında en yakın arkadaşı için "salak" dersin. Adamın önünde koyup, "bak senin için salak dedi" dersen bir daha konuşmazsın. Ama ben seninle konuşuyorum, küfür ediyorum aman bunları yayınlama diyorum. Yayınlanırsa o zaman kasıt seziyorum.