''ÇAKMA YİĞİT'İN İNANILMAZ İHANETİ!'' YİĞİT BULUT'A ÖFKE BÜYÜYOR!
“Çakma Yiğit”, "meslektaşlarının sansüre tabii tutulmasını isteyen gazeteci” olarak medya tarihimize geçti!
Çakma Yiğit’in inanılmaz ihaneti!
Son iki yıldır yaşadığı “değişim ve gelişim”le genç gazetecilere “Nasıl dönülür” dersi veren Haber Türk Televizyonu Yayın Yönetmeni ve yazar Yiğit Bulut, Başbakan’ın dün gazete yöneticileriyle yaptığı toplantıya katılmış...
Referandumdan önce yaptığı programda Başbakan’a çanak sorular soran Ve Başbakan’ın her sözünü, kafasını emme basma tulumba gibi sallayarak onaylayıp, harika bir gazetecilik örneği verenÖ Böylece gazetecilik geçmişini bir çırpıda silip, siyasi geleceğini AKP’ye bağlayan Yiğit Bulut, onca gazete yöneticisinin dik bakışlarına aldırmadan Başbakan’dan bir istekte bulunmuş:
“Televizyonları denetleyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi bir Medya Üst Kurulu oluşturulsun ve bu kurul internet medyası ile gazeteleri denetlesin!”
Allah’tan Başbakan önerinin gündemlerinde olmadığını söyleyerek konuyu kapatmış!
“Çakma Yiğit” arkadaş, bu önerisiyle “meslektaşlarının sansüre tabii tutulmasını ve cezalandırılmasını isteyen gazeteci” olarak medya tarihimize geçti!
Medya Radar’ın yazdığına göre Çakma Yiğit’in, bu öneride bulunmasının iki nedeni var:
Birincisi; internet medyasında hakkında çıkan yazı ve yorumlardan rahatsızlık duyması...
İkincisi ise bir televizyon yöneticisi olarak televizyonlar denetime tabii tutulurken, internet medyasının ve yazılı basının böyle bir denetime uğramamasının “haksız rekabete” yol açtığını düşünmesi...
***
Aslında ikinci gerekçe yersiz değil...
Ama gerçek bir gazeteci; böyle bir durumda, “Madem televizyonlar denetleniyor ve büyük cezalar ödüyor, o zaman internet medyası ve yazılı basın da aynı muameleyi görmeli”yi aklının ucuna bile getirmez...
Yapılacak tek şey; televizyon haberciliğinin özgürleşmesi için mücadele vermektir...
Ama “Çakma Yiğit” mücadele defterini çoktan kapatıp, “iktidara biat ettiği” için, “Madem benim özgürlüğüm yok, o zaman herkesin eli kolu bağlanmalı” diyor!
***
Tamam; biz bu Çakma Yiğit arkadaşı nihayet tanıdık ve olduğu gibi kabullendik...
Ama...
Ben Haber Türk Televizyonu’nun sahibi Turgay Ciner’in, Yiğit’in bu önerisine vereceği tepkiyi merak ediyorum!
Çünkü adamın sadece televizyonları değil; gazetesi, dergileri ve internet siteleri de var...
Diyelim ki Başbakan bu öneriyi “yerinde” bulsaydı ve böyle bir “üst kurul” oluşturulsaydı...
O üst kurul da ilk iş olarak Ciner’in gazetesine, dergilerine ve sitelerine ceza yağdırsaydı...
Acaba Turgay Ciner o cezaları öderken, önerinin sahibi Yiğit Bulut kaçacak delik bulabilir miydi?
***
İlahi Çakma Yiğit...
Sen bizi güldürdün, Allah da seni güldürsün!
*****
MEDYA!
Başbakan dün gazete ve televizyon yöneticileriyle yaptığı toplantıda, “Biz, medyanın bizim tarafımızı tutmasını istemiyoruz ama siyasi taraf haline gelerek birilerinin psikolojik harekâtının parçası olmasını da doğru bulmuyoruz” demiş...
Bu kısa cümleyi büyüteç altına yatırarak Sayın Başbakan’a soruyorum:
1) Medyanın “sizi tutmasını” istemediğinizi, “sizi tutan” medya da biliyor mu? Onları bu konuda hiç uyardınız mı?
2) Medyanın siyasi taraf haline gelmemesini isterken; bunu, “sizi tutan medya” mensuplarına da söylediniz mi?
3) “Medya psikolojik harekâtın parçası olmamalı” derken, “sizi tutan” medyanın, Ergenekon davası sanıklarına, ordu mensuplarına ve ülkedeki tüm muhaliflere yönelik tavrını mı kastettiniz?
*****
Günün sorusu
Dün bütün gazete koridorlarında sorulan tek soru:
Bayram değil, seyran değil... Başbakan bizi neden öptü?
Mustafa MUTLU / VATAN
Son iki yıldır yaşadığı “değişim ve gelişim”le genç gazetecilere “Nasıl dönülür” dersi veren Haber Türk Televizyonu Yayın Yönetmeni ve yazar Yiğit Bulut, Başbakan’ın dün gazete yöneticileriyle yaptığı toplantıya katılmış...
Referandumdan önce yaptığı programda Başbakan’a çanak sorular soran Ve Başbakan’ın her sözünü, kafasını emme basma tulumba gibi sallayarak onaylayıp, harika bir gazetecilik örneği verenÖ Böylece gazetecilik geçmişini bir çırpıda silip, siyasi geleceğini AKP’ye bağlayan Yiğit Bulut, onca gazete yöneticisinin dik bakışlarına aldırmadan Başbakan’dan bir istekte bulunmuş:
“Televizyonları denetleyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi bir Medya Üst Kurulu oluşturulsun ve bu kurul internet medyası ile gazeteleri denetlesin!”
Allah’tan Başbakan önerinin gündemlerinde olmadığını söyleyerek konuyu kapatmış!
“Çakma Yiğit” arkadaş, bu önerisiyle “meslektaşlarının sansüre tabii tutulmasını ve cezalandırılmasını isteyen gazeteci” olarak medya tarihimize geçti!
Medya Radar’ın yazdığına göre Çakma Yiğit’in, bu öneride bulunmasının iki nedeni var:
Birincisi; internet medyasında hakkında çıkan yazı ve yorumlardan rahatsızlık duyması...
İkincisi ise bir televizyon yöneticisi olarak televizyonlar denetime tabii tutulurken, internet medyasının ve yazılı basının böyle bir denetime uğramamasının “haksız rekabete” yol açtığını düşünmesi...
***
Aslında ikinci gerekçe yersiz değil...
Ama gerçek bir gazeteci; böyle bir durumda, “Madem televizyonlar denetleniyor ve büyük cezalar ödüyor, o zaman internet medyası ve yazılı basın da aynı muameleyi görmeli”yi aklının ucuna bile getirmez...
Yapılacak tek şey; televizyon haberciliğinin özgürleşmesi için mücadele vermektir...
Ama “Çakma Yiğit” mücadele defterini çoktan kapatıp, “iktidara biat ettiği” için, “Madem benim özgürlüğüm yok, o zaman herkesin eli kolu bağlanmalı” diyor!
***
Tamam; biz bu Çakma Yiğit arkadaşı nihayet tanıdık ve olduğu gibi kabullendik...
Ama...
Ben Haber Türk Televizyonu’nun sahibi Turgay Ciner’in, Yiğit’in bu önerisine vereceği tepkiyi merak ediyorum!
Çünkü adamın sadece televizyonları değil; gazetesi, dergileri ve internet siteleri de var...
Diyelim ki Başbakan bu öneriyi “yerinde” bulsaydı ve böyle bir “üst kurul” oluşturulsaydı...
O üst kurul da ilk iş olarak Ciner’in gazetesine, dergilerine ve sitelerine ceza yağdırsaydı...
Acaba Turgay Ciner o cezaları öderken, önerinin sahibi Yiğit Bulut kaçacak delik bulabilir miydi?
***
İlahi Çakma Yiğit...
Sen bizi güldürdün, Allah da seni güldürsün!
*****
MEDYA!
Başbakan dün gazete ve televizyon yöneticileriyle yaptığı toplantıda, “Biz, medyanın bizim tarafımızı tutmasını istemiyoruz ama siyasi taraf haline gelerek birilerinin psikolojik harekâtının parçası olmasını da doğru bulmuyoruz” demiş...
Bu kısa cümleyi büyüteç altına yatırarak Sayın Başbakan’a soruyorum:
1) Medyanın “sizi tutmasını” istemediğinizi, “sizi tutan” medya da biliyor mu? Onları bu konuda hiç uyardınız mı?
2) Medyanın siyasi taraf haline gelmemesini isterken; bunu, “sizi tutan medya” mensuplarına da söylediniz mi?
3) “Medya psikolojik harekâtın parçası olmamalı” derken, “sizi tutan” medyanın, Ergenekon davası sanıklarına, ordu mensuplarına ve ülkedeki tüm muhaliflere yönelik tavrını mı kastettiniz?
*****
Günün sorusu
Dün bütün gazete koridorlarında sorulan tek soru:
Bayram değil, seyran değil... Başbakan bizi neden öptü?
Mustafa MUTLU / VATAN