ÇAĞLAYAN 'KASABANIN İNTİKAMI' İSE EĞİN 'ELM SOKAĞI KABUSU'DUR!.. PERİHAN MAĞDEN,KARŞILAŞTIRMALI ANALİZ YAPTI!..

Perihan Mağden, Popstar Alaturka jürisi Armağan Çağlayan ile Şarkı Söylemek Lazım'da "Armağanlaştığı" ileri sürülen Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin arasındaki farkları yazdı.

Karşılaştırmalı analiz: Armağan Çağlayan Versus Oray Eğin

Şööle 1 medya âdeti var: yani İlkmedyalar Kompozisyon Kolu âdeti. Birilerini (özellikle birbirini) sürekli görmezden geleceksin. Okumazdan/mühimsemezden geleceksin ki, onu 'var' etmeyesin. Aman senin reytingin/saygınlığın/mevkiin/yerin 1 Takım Medya'da çok çok güzide, karşındaki de 'trash' (pislik), sanki! Böyle bir varsaylamaca; demode mi pase bi adet ki, geçenlerde köşesinde pek de güzel işle(t)mişti mevzuu Kerata Kerata Engin Ardıç.
Bi köşecimiz ondan 'kuş' diye söz etmiş ismini cismini vermek yerine. O da 'İlkokulda Enginar derlerdi'- wwhahahahaaa (kötü adam kahkahası.) 'Sen de öyle de, istersen,' yapıyor. Beğeniyoruz maalesef bazı bazı yazılarını. Bi kere iyi yazıyor. (Sezar'ın hakkı Enginar'a- kihkohkoh: mazbut kadın kahkahası.)
Oray Eğin özellikle medyalamamız mevzularına 1 ham çökelek gibi çöktüğünden, kalem de maaşallah 46 numero pabuç gibi ve fakat birtakım Rol Modeli Ağbilerinin terini kurutup tavuskuşu yelpazesiyle yelpazelemeden de çıkıp gitmez hiçbir 'ağır elleştiri' yazısının çerçevesinden, idareci ve hesaplı kitaplı saldırganlıkta bir kardeşimizdir yani.
Zeki bir genç olarak 'kulakdolmacı' bir biçimde siyasetten anlar gibi numerolasa da, ideolojik bir belkemiği olmamasının medusalığından da feci şekilde mustarip olabiliyor- şudur da budur yani. (Yazıları ayrı bir
analizlemeyi hak etmektedir- geçiştirmeyelim.)
Ama kalkıp onun 'Şarkı Söylemek Lazım'daki cüriliğini görmezlikten gelmek, en hafif tanımıyla ilahiyatsızlık olur. Hele bu pazar gecesi üstüne üstüne
'Halk Takımı' tarafından püskürtülenlerden sonra.
'Kendi düşen ağlamaz', 'Şeytan azapta gerek', 'There is no rest 4 the wicked' oluyorsun, olduk yani halk cüriliğine sıvanması üstüne. Ama Sezar'ın hakkı (ne hakmış bu Sezar'ınki de ver ver, bitmiyor) Sezar'a: Oray cüri olmasa, o yarışma da nah! seyredilir, nah! çekilir nanedir. Ne aciiip 1 cüri çatmışlar; bütün sevgi dolu meczuplar, iddiacı sosyolar, cansıkıcı teyzeler orada.
Oray Eğin gıcıklanmasa, sokuşturmasa, vurup vurup kaçmasa; çok açık seçik ifade ediyorum Show TV yetkilileri! o yarışmanın seyredilir bir hali yok. Yalnızca: 'Kırpılmış Yıldızlar Çiftliği' (Nitekim 'Profesyonel'in hezimeti ortada, cürisi sayesinde.)
İlk hafta derhal bizimkisi göze girdi: Yani halkın gözünden düş, düş, düş- nereye kadar? Bu hafta, Hazım Körmükçü ile Hilal Özdemir 1 halk isyanı başlattılar sosyal biçerikli karı kocayız/memur çocuğuyuz/varoşların sesine kulak veren asil yarışmacılarız ayağına- Hakikaten berbattılar! İnci Teyze de bu tribün triplerinden etkilenip puanlarını artırmaya kalkar 'Bir ilk' olaraktan. Filan felan.
Ayrıca Metin Oralet'e (wwhahahaha!) çıkıp birinin sesinin ve giyim anlayışının 1 felaket olduğunu ilan etmesi gerekiyordu. Erol Büyükburç bir sevgi simsarı ve 9, 10 numaralama hastası olarak takıldığına ve diğerleri de beğeni, sevgi, takdir, sıkıntı böcükleri- E, bu iş de Oray'a düştü.
O da zaten 'iş başa düştü' edalarında kötüçocuk kötüçocuk ve de Lorel Hardi tonlamasında mütemadiyen. Patinaj yapa yapa Türkçe konuşuyor. İşinin 'kavga etmek' ve 'vasatla savaşmak' olduğunu açıkladı da: Bu kadar vasat ortamlarda bilmem gazası ne kadar mübarek olabilecek?
Serap Ezgü de bilenmiş bilenmiş (oysa neşeli, hop tirininaynam 1 hanımmış. Çok sevdim ben neşesini) patladı Oray'a. "Armağan Çağlayan olmayı aklınıza koymuşsunuz! Reyting peşindesiniz! Yakaladım