BÜYÜKBAŞ ENTELLEKTÜEL!..REHA MUHTAR HANGİ ÜNLÜ ANCHORMAN'İ HEDEF TAHTASINA OTURTTU?..

Posta'daki köşesinde "Hülya'mızı geri istiyoruz" başlıklı bir yazı yazan Kanal D anchormani Mehmet Ali Birand,Vatan yazarı Reha Muhtar tarafından "aklı fikri apış arasında" büyükbaş entellektüel olmakla suçlandı!...

Büyükbaş Entellektüel

Büyükbaşlar konuştu: "Hülya´yı geri istiyoruz..."


Büyükbaş entelektüeller fetva veriyorlar:


"Neredesin Hülya, kurtar bizi poposunu sallayan Tuğba´dan..."


Hani "Her gün Hülya´nın hayatını izlemekten bıktık," diyorlardı ya...


Hülya, kendini geri çekince, büyükbaşların çekirdeği ellerinden alındı...


Şimdi eğlencelik niyetine çıtlatacakları çekirdek kalmadı...


Ne konuşacaklar?..


Bunlar siyasi gözükürler, ama siyaset konuşsalar sıkılırlar...


Üstelik okuyucu da sıkılır...


Ciddi ve entelektüel görünürler, ama akılları fikirleri apış aralarında veya renkli dünyalardadır...


"Yalan Rüzgarı" dizisi gibi her gün Hülya´nın hayatını izlemeyecekler de ne yapacaklar garipler?..


Bir kere kendi hayatları renklenecek...


Hülya´ya gizli gizli duydukları çekim `alert´ kalmaya devam edecek...


Çekim ve merak onları uyarılmış kılacak...


***


İşin esas entelektüel boyutu var...


Hülya olmazsa, büyükbaş entelektüele, kim büyükbaş diyecek?..


Hülya olacak ki, onun yaptıkları eleştirilecek...


Büyükbaş entelektüel kapsamına girilecek...


Hülya ve Hülya gibi popüler unsurlar eleştirilmek için vardırlar...


Zavallı kızcağız, habire derdini anlatmaya uğraşır...


Kızının önünde uygunsuz soruya kızar, muhabir fırçalar...


Ne kadar düzgün olduğunu ispatlayacak aklı sıra...


Ne yapsa, büyükbaş entelektüellere yaranamadı kız...


Her yaptığı yeni bir fitili ateşledi...


"Saadettin Bey gruba katılıyor mu?" sorusuna kızsa, gazeteci düşmanı ilan edildi, istibdat kahramanı Abdülhamit muamelesine reva görüldü...


Gerçi Abdülhamit´in kendisi de bir zavallıydı...


Hülya gibi onun da hakkı çok yenmişti ya, şimdilik o konuyu es geçelim...


Kız farkında mıydı bilmem, onun varlık nedeni "eleştirilmekti..."


Onu eleştiren, kendisini payelendiriyordu...


Sınıf atlıyordu...


Kara cahil olduğu halde, mürekkep yalamış muamelesi görüyordu...


Güzelliğini kıskananlar, "ne kadar akıllı başlı kadın" muamelesini hakediyordu...


Başarısızlar, `Hülya´nın kendisini yok ettiğini ispatlayarak´ rahatlıyorlardı...


Hemen tüm erkek ya da kadınların mastürbatif eylemi onu hafif meşrep göstermekti...


Kocadan ayrılsa, "O artık bitti"...


Ayrılmasa, "Çüş!.. Bu kadar boynuzlanma çekilir mi?"


Mastürbatif büyükbaş entelektüellik için kızla ilgili esas geçirme, parasına kara çalma biçiminde tezahür eder...


Çok kazanıyor ya...


"Ne okumuş da çok kazanıyor?...


Sesi mi var ki şarkıcılık yapıyor?..


O kim ki bu kadar konuşuyor?..


Hanımefendi siz resimden ne anlarsınız?..


Hanımefendi kızınızın önünde nasıl bunu yaparsınız?.." vesaire vesaire...


Sonra indirirler, Berlin in Berlin filminden Hülya´nın mastürbasyon sahnesini, hem rahatlar hem de hülyalara dalarlardı...


***

Türkiye´de bir gözetleyenler bir de gözetlenenler vardır...


Arada yatay geçişler olsa da esas klasifikasyon budur.


Gözetleyenler gözetlenenler hakkında her şeyi söyleyerek boşalırlar...


Bir defa boşalma yetmez, her gün defalarca boşalacak ve orgazmı ya