''BÜYÜK BİR AŞKLA BAĞLI OLDUĞUM MESLEĞİME ARTIK...''
Ruhat Mengi, bugün yeniden başladığı yazılarında 21 yıllık 'aşkın bittiğini' okurlarına itiraf etti.
Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi, uzun bir tatilin ardından bugün yeniden yazı yazmaya başladı. Mengi, 21 yıllık mesleğinde ilk defa haberler acı veriyor artık dedi ve ’aşkın bittiğini’ okurlarına itiraf etti...
"Merak ettiniz biliyorum, "Neredesiniz Ruhat Hanım, yoksa artık siz de mi yazmayacaksınız" diyen, birçok konuda endişe ve üzüntü bildiren mektuplarınızın arkası kesilmedi." diyen Mengi, "söylenecek çok şey olmasına rağmen açık açık dertleşemediğimiz için üzgünüm." cümlesinin ardından şöyle devam etti:
SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR AMA
Ama herkes Türkiye’de "değişim" istemiyor muydu, işte her şey "beklendiği ve istendiği gibi" değişti, neden mutlu değilsiniz o halde? Yoksa Bekir Coşkun’un "Bir yerde yangın çıkarsa herkes yanar" sözleri mi etkiledi sizi?
Bilemem... Bilinmesi gereken bir şey varsa o da artık eğer hala yapılabiliyorsa- gazeteciliğin giderek çok zor, hatta imkansız hale geldiğidir. Büyük bir zevk olmaktan çıkıp sıkıntıya dönüştüğüdür. En azından ben böyle hissediyorum.
ÖZGÜRLÜK TUTKUDUR!
21 yıllık gazetecilik yaşamımda (SABAH ve VATAN’dan önce GÖLGE ADAM’daki bir yıllık çalışmamı da sayarsak 22) ilk kez; büyük bir aşkla bağlı olduğum mesleğime artık bu aşkı hissedemez hale geldiğimi, bana bu derin bağlılığı veren şeyin "nefes almak " kadar gerekli bulduğum "özgürlük duygusu" olduğunu sizden saklayacak değilim. Medyanın başına gelenler, hepimizin katlanmak zorunda kaldığı baskılar ve haberler acı veriyor artık.
MEVCUT SANSÜRLE YETİNMEYİP ÖZEL KURULLAR TALEP EDİLİYOR
Eğer bu ülkede "liberalim, özgürlükçüyüm, şuyum, buyum" diyenler medyanın uzun süredir karşılaştığı ağır baskıları, artık "çok seslilik" diye bir kavramın kalmadığını, devamlı örnek gösterilen AB ülkelerinin hiçbirinde bu şartlara sessiz kalınmayacağını görmezden gelebiliyor, işlerine gelen konularda bülbül gibi şakıyıp gelmeyende ise ’dut yemiş bülbül’e dönüyorlarsa daha ne söylenebilir ki? Ve hatta bazıları bugüne kadarki görüşlerini bile kendi yazılarıyla yalanlar hale geliyor, mevcut sansürle de yetinmeyip özel sansür kurulları talep ediyorsa?
BUGÜNE KADAR TATİLLER UZUN GELİRDİ
"Bunları bir kenara bırakıp başa dönelim; bugüne kadar tatiller bana çok uzun gelirdi, bu kez gelmedi. Sizden ayrı kalmak yine zor ama hiç bitmeyen çılgınca bir kavganın içinde olmamak, keskin kutuplara ayrılmış ve maalesef birbirine karşı bile kin duyar hale gelmiş medya ortamından da uzak olmak meğer ne rahatlatıcı bir duyguymuş. Kızanlar olabilir bu sözlere ama yalan söyleyemem biliyorsunuz."
"Merak ettiniz biliyorum, "Neredesiniz Ruhat Hanım, yoksa artık siz de mi yazmayacaksınız" diyen, birçok konuda endişe ve üzüntü bildiren mektuplarınızın arkası kesilmedi." diyen Mengi, "söylenecek çok şey olmasına rağmen açık açık dertleşemediğimiz için üzgünüm." cümlesinin ardından şöyle devam etti:
SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR AMA
Ama herkes Türkiye’de "değişim" istemiyor muydu, işte her şey "beklendiği ve istendiği gibi" değişti, neden mutlu değilsiniz o halde? Yoksa Bekir Coşkun’un "Bir yerde yangın çıkarsa herkes yanar" sözleri mi etkiledi sizi?
Bilemem... Bilinmesi gereken bir şey varsa o da artık eğer hala yapılabiliyorsa- gazeteciliğin giderek çok zor, hatta imkansız hale geldiğidir. Büyük bir zevk olmaktan çıkıp sıkıntıya dönüştüğüdür. En azından ben böyle hissediyorum.
ÖZGÜRLÜK TUTKUDUR!
21 yıllık gazetecilik yaşamımda (SABAH ve VATAN’dan önce GÖLGE ADAM’daki bir yıllık çalışmamı da sayarsak 22) ilk kez; büyük bir aşkla bağlı olduğum mesleğime artık bu aşkı hissedemez hale geldiğimi, bana bu derin bağlılığı veren şeyin "nefes almak " kadar gerekli bulduğum "özgürlük duygusu" olduğunu sizden saklayacak değilim. Medyanın başına gelenler, hepimizin katlanmak zorunda kaldığı baskılar ve haberler acı veriyor artık.
MEVCUT SANSÜRLE YETİNMEYİP ÖZEL KURULLAR TALEP EDİLİYOR
Eğer bu ülkede "liberalim, özgürlükçüyüm, şuyum, buyum" diyenler medyanın uzun süredir karşılaştığı ağır baskıları, artık "çok seslilik" diye bir kavramın kalmadığını, devamlı örnek gösterilen AB ülkelerinin hiçbirinde bu şartlara sessiz kalınmayacağını görmezden gelebiliyor, işlerine gelen konularda bülbül gibi şakıyıp gelmeyende ise ’dut yemiş bülbül’e dönüyorlarsa daha ne söylenebilir ki? Ve hatta bazıları bugüne kadarki görüşlerini bile kendi yazılarıyla yalanlar hale geliyor, mevcut sansürle de yetinmeyip özel sansür kurulları talep ediyorsa?
BUGÜNE KADAR TATİLLER UZUN GELİRDİ
"Bunları bir kenara bırakıp başa dönelim; bugüne kadar tatiller bana çok uzun gelirdi, bu kez gelmedi. Sizden ayrı kalmak yine zor ama hiç bitmeyen çılgınca bir kavganın içinde olmamak, keskin kutuplara ayrılmış ve maalesef birbirine karşı bile kin duyar hale gelmiş medya ortamından da uzak olmak meğer ne rahatlatıcı bir duyguymuş. Kızanlar olabilir bu sözlere ama yalan söyleyemem biliyorsunuz."