Bütün Bildiklerinizi Unutun!.. Narin Bir “Ezoterik Ayin” e mi Kurban Gitti?..

Medyaradar analisti Atilla Akar, Narin cinayetinin ezoterizmle sarmalanmış büyük ve “Sır” bir boyutunu ele aldı…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim; şu ana kadar Narin cinayetine dair –benimkiler dahil- ne yazıldı ve ne söylediyse hepsini unutun!.. Unutun çünkü, şu an ben bile inanmakta zorlanıyorum. Ancak bazı şeyleri bir araya getirdiğinizde son derece akla uygun geliyor. Halbuki bazı sorular sorulmaya değer görünüyor.

Zaten şu ana kadar bazı şeyler halen ortaya çıkmamışsa başka mantıki açıklaması da yok. Bu öyle büyük bir “Sır” olmalı ki kimse el atmaya cesaret edememiş bile olabilir. Durumun sanıldığından çok farklı olduğu söylenebilir. Aylardır, günlerdir boşa kürek çekiyoruz bile denebilir…

“Timsah Gözyaşları” mı?..

Daha da kötüsü herkesin işin içinde olma ihtimali oldukça yüksek. Diğer bir deyişle tüm topluma yalan söyleniyor olabilir. Muhtemelen herkese adeta rol kesiyor olabilirler. Dolayısıyla hiçbir şeyin bize anlatıldığı gibi olmama ihtimali var. Kamuoyunu ve mahkemeyi oyalama, yanıltma ihtimalleri çok geçerli. Top çeviriyorlar. Herkes üç maymunu oynuyor. O yüzden şaşırıyoruz!..

Karşımızda adeta bir “Çete” gibi organize ve kolektif davranabilen bir “Yapı” olma ihtimali kuvvetli görünüyor. Bir tür “Tarikat” gibi. Ama bildiğimiz tarikatlardan değil. Burada artık tarihin gerisinde kalmış gibi görünen bir “Pagan İnanış”ın izlerini görmek kuvvetle muhtemel sanki.

Ezoterik İnanış Ritüeli mi Uygulandı?..

Peki ben ne demeye çalışıyorum? Hadi biraz daha açık konuşmaya çalışayım. Bu cinayet kökleri 3000 yıla kadar uzanan ezoterik bir dinin günümüzdeki uzantısı olabilir mi? Bu inanışın adı Mitraizm ya da Mitracılık’tır. Dolayısıyla zavallı küçük Narin bir “Ayin” amacıyla kendi ailesi tarafından kurban mı edildi? O yüzden mi aile susuyor ve olayı başka yönlere çekmeye çalışıyorlar? İnanılmaz gibi…

Ve bu inanışta her ne kadar dışa karşı boğa kurban edildiği söylense de aslında “Kan ayini”nde bir ritüel olarak kurban edilenin saflık ve bekaret sembolü olarak kız çocuk olduğunu düşünebilir miyiz? Diyarbakır’daki olayda bunu andırıyor. Nitekim hatırlayacak olursak daha önce de bölgede Narin’in ablası dahil başka çocuklarında öldürülmüş olabileceği iddia edilmişti. Tesadüf mü? Çok manidar!..

Yeni Bir Münevver Karabulut Vakası mı?

Acaba Narin Güran’da bütün aile üyelerinin önünde belli ritüeller yapıldıktan sonra öldürüldüğü söylenebilir mi? Yani aslında iddia edildiği gibi boğulmadı mı? Gene ritüel gereği parçalara bölünmüş olabilir mi? Eğer öyleyse “Bir bacağının atıldığı yakınlardaki Eğertutmaz Deresi’nde vahşi hayvanlarca yenildiği” söylense de ceset önce evde parçalara ayrılmış olmalı herhalde. Korkunç!..

Mantık yürütmeye devam edelim… O yüzden –Fatih Altaylı’nında değindiği gibi- o gün su kullanımı aniden arttı. Çünkü akan kanı ve DNA kalıntılarını özel kimyasallarla silmek gerekiyordu. Bu yönüyle olay Cem Garipoğlu’nun katlettiği ve aslında bir “ayin” olup ailesinin de katıldığı söylenen Münevver Karabulut cinayetine benziyor. İnsan kendi çocuğunu kurban edebilir mi? İnanılmaz gibi ama öyle olabilir. Fanatik inançlar insanı canavarlaştırır!..

Kripto Cemaat mi?..

Bu durumda akla şu soru gelmektedir. Bu köy gizli din taşıyan ama dışa karşı Müslüman görünüp, takiye yapan bir “Kripto cemaat”i mi barındırmaktadır? Dahası binlerce yılın gelenekleri halen yaşamakta mıdır? 20 hanedeki “Bir avuç gariban köylü” imajı bu misyonu sürdürüyor olabilir mi? Şaşırtıcı!..

Neden olmasın?.. Binlerce yıldır son derece katı kurallara bağlı “Mitra gizemciliği” bugünkü bazı etnik özelliklerle harmanlanıp kendini gizlemiş olabilir. Bu durumda aile kalenin bekçileri, manevi koruyucuları olabilirler mi? Köy bir “Mitra üssü” görevi mi görmektedir acaba? Bir “Perdeleme” mi var? Bilmiyoruz!...

Mitra Kutsal Tapınağı: Zerzevan Kalesi!..

Tam bu noktada dikkat çeken bir diğer önemli husus ise Narin’in köyü Tavşantepe’nin tarihi Mitra tapınağına çok yakın olmasıdır. Ailenin burada konuşlanması ilginçtir. Burası 3000 yıllık geçmişi olan ve “Zerzevan Kalesi” olarak bilinen kale yıkıntılarıdır. UNESCO’nun “Dünya Mirası Listesi” ne girmiştir. Bir ara Oscar ödüllü oyuncu Morgan Freeman’ın adı bile belgesel amaçlı geçmişti sanırım.

Mardin karayolu üzerindeki kale köye yaklaşık 40 kilometre uzaklıktadır. Önceleri bir pagan ibadet merkezi ve yerleşim yeri olan alan Roma döneminde kale olarak kullanılmıştır. Kazılarda yeni keşfedilen ise kalenin altında bir “Mitra Tapınağı” olduğudur. İnisinasyon (Erginleşme) ve ayın ve yıldızların belli dönemlerinde yapılan “Kurban ayinleri” dir.

“Derin Dünya Devleti” Ailelerinin İlgi Alanı…

Aynı yerle ilgili diğer bir ilginç bilgi ise kalenin Derin Dünya Devleti’nin öncü ailelerinden Rothschild ve Rockefeller ailelerinin ziyaretlerine mazhar olmaları. O kadarki buradaki inançsal geleneğin ve onun sembollerinin bugüne kadar uzandığı iddia edilmektedir. (Örneğin sabah yıldızı Venüs’ü simgeleyen ışın tacı motifi masonlarca da kullanılır) Tapınak Şövalyeleri’nden Masonlara ve İlluminati’ye kadar birçok gizemci örgüt ve ağın temeli olduğu iddia edilmektedir.

O manada dünyayı yönettiği söylenen bu güçlü ailelerin birkaç sene önce burayı ziyareti manidardır. Bu turistik bir ziyaret midir yoksa bir tür “Hac vazifesi” mi yapılmaktadır? Köyle bağı nedir?..

Olayın Arkasındaki Ezoterik Sır!..

Dolayısıyla bu olay bütün cepheleriyle göründüğü gibi olmayabilir. “Kesinlikle böyledir” diyemesem bile bu yönde kuvvetli kokular ve şüpheler yaymaktadır. Ayrıntılarının daha da su yüzüne çıkacağına inanıyorum.

Bu tabii ki bizim “Normal beyinlerimiz” i (?) dumur edebilecek bir durumdur. Şaşırıyoruz ve ilk tepkimiz inanmak istememek yönünde oluyor. Çünkü düşünce dünyamız ve güvenli zannettiğimiz aile ve dünya algımız yara alıyor, bocalıyoruz. O yüzden olanlara birde bu gözle bakmakta yarar var diyorum…

09.11.2024

Tüm yazılarını göster