BURHAN AYERİ'DEN ÖNEMLİ SORU! NAZLI ILICAK CEZAEVİNE NASIL GİRDİ?
Burhan Ayeri, Nazlı Ilıcak'ın Oda TV sanıklarının serbest kalacağı yönündeki "öngörü"sü ile ilgili yazdı ve önemli bir soru sordu...
Oda TV sanıklarının yakında serbest kalacağı yönünde "öngörü"de bulunan Nazlı Ilıcak, ’80 darbesi döneminde nasıl yanlış "öngörü" kurbanı oldu? O günlerin yakın tanığı olan Burhan Ayeri yazdı...
İşte Akşam yazarı Burhan Ayeri’nin o yazısı..
Nazlı Hanım’ın marmelatları
Anayasa Mahkemesi’ne hukukçu olmayan, başkan seçilebiliyor. Demek ki, özel yetkili mahkemelerde de bu uygulama olası. ’Hoppala nereden çıktı bu’ diye sormadan gerekli açılımı yapalım. Nazlı Ilıcak’ın ’Oda TV Davası’yla ilgili demecini duydunuz ya da okudunuz. Buna göre Nedim Şener, Ahmet Şık ve Müyesser Yıldız’ın tahliye kararları hazır. Nazlı Hanım, bu tarihi duruşmanın gününü de açıkladı; 23 Ocak. Falcılık veya ’Kulağa fısıldama’ dediğimiz bu öngörünün doğru çıkmasını gönülden diliyoruz. Hani şeytan dürtmüyor değil. Yani ters kurgu yaparsak, bu kez karşınıza çıkacak yorumları düşünebiliyor musunuz? ’Nazlı Ilıcak mütalaa verdi, serbest kaldılar’ manşetlere çıkacak. Bir başka olasılık var; ’Tam tahliye kararı çıkarken inadına, tutukluluğun devamı kararlaştırıldı’. Yani, Hanımefendi bir yerde ’Özgürlüğe mayın döşemiş’ olacak. Neyse, ak mı kara mı’nın cevabını almamıza on gün kaldı. Neticeyi birlikte göreceğiz.
...
Sayın Ilıcak’ın 12 Eylül İhtilali sonrası cezaevine giriş öyküsünü bire bir yaşayanlardanız. ’Evrenspor’ yazısını gazeteye koymayan kişiydik. Genel Yayın Müdürümüz Güneri Cıvaoğlu tatildeydi. Merhum Kemal Ilıcak ise Avustralya’da büro kurup, baskı yapmakla uğraşıyordu. O yazı elimize geldiğinde, başlığını gördüğümüz an irkildik. Yazıişlerindeki Faik Akın’la konuşup, fikrini aldık. Sonuçta yazı iki gün çekmecemizde kaldı. Nazlı Hanım ’İlle koyacaksınız. Onda bir şey yok’ diye diretti. Baktı ki ümit yok; bu sefer beklemeye geçti; ’Kemal gelsin, koyarsınız’. Patron döndü. Odasında eşiyle birlikte bir-iki küçük sansür yapıldı. Sonuçta ’Evrenspor’ gazeteye girdi. Kemal Bey’in içi rahat değil. ’Bir şey olmaz’ diyor ama bir taraftan bizi parmağıyla dürtüp onay istiyor; ’Öyle değil mi?’ Kafamızı olumsuz anlamda sallamakla yetindik. Hatta Faik Akın bizi destekler şekilde Kıbrıs Barış Harekatı’nın simge sözcüklerini söyledi; ’Ayşe tatile çıkar’. Netice, 30 Ağustos öncesi gazete süresiz kapatıldı. Daha sonraki gelişmeler ve yargılama sonunda Nazlı Ilıcak hapis cezasına mahkum edildi. O günkü düşüncemiz ’Demokrasi kahramanı olmak istiyor’ şeklindeydi. Arzusunu gerçekleştirdi. Çünkü sonraları Kenan Evren’in tesisleri ziyareti sırasında, karşılayıcılar arasındaydı. İltifatlara tanıklık ettik.
...
Yabancı okullarda okumuş, İsviçre’de yüksek öğrenim görmüş bayanın cezaevine girdiği günü hatırladıkça tebessüm ederiz. Nazlı Ilıcak, seyahate gider gibi valizini hazırladı. Sevdiği yiyecekler arasında listebaşı olan marmelatları özenle seçti. Kendisine ’Bunları içeri sokamazsınız. Sonra hallederiz’ dememize rağmen, eşyaların arasına yerleştirdi. Sonuç mu? Onları biz yedik. O dönem -İsmini vermeyelim- cezaevi müdür yardımcılarından olan arkadaşımız kanalıyla ’Ambargoyu deldik’. Nazlı Hanım özel uygulamayla, cezası bir seneyi doldurmadan tahliye edildi. Sonraki en önemli gelişme birtakım ’Bıçkın bayanlar’ın gazeteye doluşmasıydı. Bunlara iş uydurulduğunu anladık. Tahmin ettiğiniz gibi Sayın Ilıcak’ın koğuş arkadaşlarıydı. Hele bir tanesinin yüzünü asla unutmayacağız. Dövecek gibi bakardı. Gerçekten ürkerdik. Sabıkasını sorduğumuzda ’Cinayet’ cevabını aldık. Kocasını halletmişti. Başa dönecek olursak ’23 Ocak’ı iple çeker hale geldik’ diyeceğiz.
İşte Akşam yazarı Burhan Ayeri’nin o yazısı..
Nazlı Hanım’ın marmelatları
Anayasa Mahkemesi’ne hukukçu olmayan, başkan seçilebiliyor. Demek ki, özel yetkili mahkemelerde de bu uygulama olası. ’Hoppala nereden çıktı bu’ diye sormadan gerekli açılımı yapalım. Nazlı Ilıcak’ın ’Oda TV Davası’yla ilgili demecini duydunuz ya da okudunuz. Buna göre Nedim Şener, Ahmet Şık ve Müyesser Yıldız’ın tahliye kararları hazır. Nazlı Hanım, bu tarihi duruşmanın gününü de açıkladı; 23 Ocak. Falcılık veya ’Kulağa fısıldama’ dediğimiz bu öngörünün doğru çıkmasını gönülden diliyoruz. Hani şeytan dürtmüyor değil. Yani ters kurgu yaparsak, bu kez karşınıza çıkacak yorumları düşünebiliyor musunuz? ’Nazlı Ilıcak mütalaa verdi, serbest kaldılar’ manşetlere çıkacak. Bir başka olasılık var; ’Tam tahliye kararı çıkarken inadına, tutukluluğun devamı kararlaştırıldı’. Yani, Hanımefendi bir yerde ’Özgürlüğe mayın döşemiş’ olacak. Neyse, ak mı kara mı’nın cevabını almamıza on gün kaldı. Neticeyi birlikte göreceğiz.
...
Sayın Ilıcak’ın 12 Eylül İhtilali sonrası cezaevine giriş öyküsünü bire bir yaşayanlardanız. ’Evrenspor’ yazısını gazeteye koymayan kişiydik. Genel Yayın Müdürümüz Güneri Cıvaoğlu tatildeydi. Merhum Kemal Ilıcak ise Avustralya’da büro kurup, baskı yapmakla uğraşıyordu. O yazı elimize geldiğinde, başlığını gördüğümüz an irkildik. Yazıişlerindeki Faik Akın’la konuşup, fikrini aldık. Sonuçta yazı iki gün çekmecemizde kaldı. Nazlı Hanım ’İlle koyacaksınız. Onda bir şey yok’ diye diretti. Baktı ki ümit yok; bu sefer beklemeye geçti; ’Kemal gelsin, koyarsınız’. Patron döndü. Odasında eşiyle birlikte bir-iki küçük sansür yapıldı. Sonuçta ’Evrenspor’ gazeteye girdi. Kemal Bey’in içi rahat değil. ’Bir şey olmaz’ diyor ama bir taraftan bizi parmağıyla dürtüp onay istiyor; ’Öyle değil mi?’ Kafamızı olumsuz anlamda sallamakla yetindik. Hatta Faik Akın bizi destekler şekilde Kıbrıs Barış Harekatı’nın simge sözcüklerini söyledi; ’Ayşe tatile çıkar’. Netice, 30 Ağustos öncesi gazete süresiz kapatıldı. Daha sonraki gelişmeler ve yargılama sonunda Nazlı Ilıcak hapis cezasına mahkum edildi. O günkü düşüncemiz ’Demokrasi kahramanı olmak istiyor’ şeklindeydi. Arzusunu gerçekleştirdi. Çünkü sonraları Kenan Evren’in tesisleri ziyareti sırasında, karşılayıcılar arasındaydı. İltifatlara tanıklık ettik.
...
Yabancı okullarda okumuş, İsviçre’de yüksek öğrenim görmüş bayanın cezaevine girdiği günü hatırladıkça tebessüm ederiz. Nazlı Ilıcak, seyahate gider gibi valizini hazırladı. Sevdiği yiyecekler arasında listebaşı olan marmelatları özenle seçti. Kendisine ’Bunları içeri sokamazsınız. Sonra hallederiz’ dememize rağmen, eşyaların arasına yerleştirdi. Sonuç mu? Onları biz yedik. O dönem -İsmini vermeyelim- cezaevi müdür yardımcılarından olan arkadaşımız kanalıyla ’Ambargoyu deldik’. Nazlı Hanım özel uygulamayla, cezası bir seneyi doldurmadan tahliye edildi. Sonraki en önemli gelişme birtakım ’Bıçkın bayanlar’ın gazeteye doluşmasıydı. Bunlara iş uydurulduğunu anladık. Tahmin ettiğiniz gibi Sayın Ilıcak’ın koğuş arkadaşlarıydı. Hele bir tanesinin yüzünü asla unutmayacağız. Dövecek gibi bakardı. Gerçekten ürkerdik. Sabıkasını sorduğumuzda ’Cinayet’ cevabını aldık. Kocasını halletmişti. Başa dönecek olursak ’23 Ocak’ı iple çeker hale geldik’ diyeceğiz.