''BURAYA GELECEĞİNE...'' O GECEDE ORTALIĞI BUZ KESTİREN SÖZLER!
Cumhurbaşkanı Gül'ün katıldığı Turkish Daily News kokteylinde ortalığı buz kestiren sözler.
CUMHURBAŞKANI SALONA GİRERKEN İŞİTTİĞİM SÖZ
Bir siyasetçi, mahallesinden gelen popülist baskılara direnebildiği, kendince doğru bildiği yolda yürüdüğü, siyasetin klasik, eskimiş, köhnemiş bazı klişelerini kırdığı zaman, o siyasetçi beni etkiliyor.
Her Türk vatandaşı, Meclis’in seçtiği cumhurbaşkanına saygı duymalı.
Ben de duyuyorum.
Ama önceki akşam Ankara’da tanık olduğum bir olay, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e olan saygımı daha da artırdı.
Ben ve bir arkadaşımın tanık olduğumuz olay şu.
Rixos Otel’de Turkish Daily News gazetesinin 50’nci kuruluş yılı kokteyli vardı. Cumhurbaşkanı Gül’ün de katılıp bir konuşma yapacağı bildirilmişti.
Gül otelin lobisine girdiğinde, orada oturanlardan biri, “Buraya geleceğine, deprem bölgesine gitse daha iyi olmaz mı” dedi.
Densizce bir laftı, ama burası demokrasi. Cumhurbaşkanı bu sözleri işitti mi bilmiyorum, ama işittiyse de korumaları müdahale etmedi.
İyi de ettiler.
Gül, depremin ilk günü, çalışmaları olumsuz etkilememek için bölgeye gitmeyeceğini açıklamıştı. Sonradan çok baskı gelmiş olmalı ki, gideceğini bildirdi.
Ancak o gece yaptığı konuşmada, “Bu tür ziyaretlerin çalışmaları olumsuz etkilediğini” tekrarladı.
Dün de bir açıklama yaparak, ziyaretini daha ileri bir tarihe bıraktığını bildirdi.
Belli ki; iç dünyasında bu kararını epey tartışmış.
Böyle bir felaketten sonra bir devlet yetkilisinin hemen bölgeye gitmesi, moral bakımından yararlı olabilir. Ama arkasından bir başka devlet yetkilisinin, öteki bakanların, siyasilerin oraya akın etmesi gerçekten çalışmaları olumsuz etkiliyor.
O nedenle, Cumhurbaşkanı Gül’ün oradan buradan atılan densizce laflara hiç aldırmayıp ziyaretini ertelemesi beni etkiledi.
Modern siyaset, artık bu tür basmakalıp klişeleri elinin tersiyle itebilecek yeni siyasetçilerle zenginleşecektir.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
Bir siyasetçi, mahallesinden gelen popülist baskılara direnebildiği, kendince doğru bildiği yolda yürüdüğü, siyasetin klasik, eskimiş, köhnemiş bazı klişelerini kırdığı zaman, o siyasetçi beni etkiliyor.
Her Türk vatandaşı, Meclis’in seçtiği cumhurbaşkanına saygı duymalı.
Ben de duyuyorum.
Ama önceki akşam Ankara’da tanık olduğum bir olay, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e olan saygımı daha da artırdı.
Ben ve bir arkadaşımın tanık olduğumuz olay şu.
Rixos Otel’de Turkish Daily News gazetesinin 50’nci kuruluş yılı kokteyli vardı. Cumhurbaşkanı Gül’ün de katılıp bir konuşma yapacağı bildirilmişti.
Gül otelin lobisine girdiğinde, orada oturanlardan biri, “Buraya geleceğine, deprem bölgesine gitse daha iyi olmaz mı” dedi.
Densizce bir laftı, ama burası demokrasi. Cumhurbaşkanı bu sözleri işitti mi bilmiyorum, ama işittiyse de korumaları müdahale etmedi.
İyi de ettiler.
Gül, depremin ilk günü, çalışmaları olumsuz etkilememek için bölgeye gitmeyeceğini açıklamıştı. Sonradan çok baskı gelmiş olmalı ki, gideceğini bildirdi.
Ancak o gece yaptığı konuşmada, “Bu tür ziyaretlerin çalışmaları olumsuz etkilediğini” tekrarladı.
Dün de bir açıklama yaparak, ziyaretini daha ileri bir tarihe bıraktığını bildirdi.
Belli ki; iç dünyasında bu kararını epey tartışmış.
Böyle bir felaketten sonra bir devlet yetkilisinin hemen bölgeye gitmesi, moral bakımından yararlı olabilir. Ama arkasından bir başka devlet yetkilisinin, öteki bakanların, siyasilerin oraya akın etmesi gerçekten çalışmaları olumsuz etkiliyor.
O nedenle, Cumhurbaşkanı Gül’ün oradan buradan atılan densizce laflara hiç aldırmayıp ziyaretini ertelemesi beni etkiledi.
Modern siyaset, artık bu tür basmakalıp klişeleri elinin tersiyle itebilecek yeni siyasetçilerle zenginleşecektir.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet