"BURASI OBEZİATAN!... SEVİŞMEK, ÖPÜŞMEK, SARILMAK YASAK!..." AYŞE ARMAN OBEZİSTAN'DAN BİLDİRMEYE DEVAM EDİYOR!...
Sarılmak yasak, öpüşmek yasak, sevişmek yasak. Gizlice odalarda buluşmak yasak. Yeni bir aşk yaşamak yasak...
Obezistan
İnternete bağlanmak için laptop´umu açtım.
"Ağ bağlantılarını görüntüle"ye bastım.
Sonra "Kablosuz" u seçtim.
O da ne!
Liste karşımda:
Obezistan 1.
Obezistan 2.
Obezistan 3.
Haliyle gülüyorum, kendileri koymuş bu ismi.
Doğru söze ne denir.
Burası Obezistan.
Ben de zayıflamak için burada olan insanlardan biriyim.
* * *
Eski Uludağ Otelleri´ni andırıyor.
Öyle minimalist, uçuk kaçık, jilet, acayip modern bir yer değil yani Muzaffer Kuşhan´ın Zayıflama Kampı.
Biraz insan "A bu muymuş!" oluyor.
Artık sağlıkla ilgili yerlerin bile dekorasyon dergilerinden fırlamış gibi görünmesine alıştık ya, burası öyle değil, Zen-Men, Yin-Yang yok.
Ama inanılmaz temiz bir yer.
İğrenmiyorsun, rahatsız olmuyorsun, "Ben buraya ait olabilirim" hissine kapılıyorsun.
Tanıdık gelen bir tarafı var.
80´lerdeki evlerimiz gibi.
* * *
Buranın da bir Kont Drakula´sı var.
Ama sevilen bir Kont Drakula.
Fakat korkuyor da millet ondan.
Çok yüz göz olamayacağın, hep aranda bir mesafenin kalacağı, daima işinin başında bir adam, o işte Dr. Muzaffer Kuşhan. Bir kere diyetisyen filan değil, adam harbi doktor, hatta cerrah, anladığım kadarıyla da ona diyetisyen denmesine sinir oluyor.
Benim tabii daha ilk günüm, ama ilk tespitim şu: Bir mekana ismini veren, markayı yaratan kişi, sabah-akşam orada olacak, yok öyle işleri delege etmek, arada sırada uğramak, geçerken bakıvermek... Kont Kuşhan onlardan değil. Hayatını bu işe vakfetmiş. Kampın yanında yaşıyor. Evinden bile kameralarla bu merkezi takip edebiliyor, söylüyor da, personel yeteri kadar temiz çalışıyor mu diye mutfağı gözlüyorum, uyumadan önce de lobiye bakıyorum herkes yatmış mı diye.
İnsanda disiplin ve otorite hissi yaratıyor.
"Burası benden sorulur!" diyor. Her şeye, her duruma hakim. "Kurallara uymazsan, gözünün yaşına bakmam, atarım seni buradan" diyor.
Bu tuhaf bir şekilde bu işe yarıyor.
Aksayan yanları olsa bile, yıllardır var bu merkez ve hep ayakta duruyor.
Millet korkuyla karışık ona saygı duyuyor.
"Demek ki bu iş böyle yapılmalı, sahibi başında olmalı!" diyorsun.
Aslında her iş öyle değil mi?
Metabolizmanın hızını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
Dakika bir gol bir. Tartılıyorsun...
Bir sürü testler yapılıyor, elinde bir sağlık karnen oluyor ve her sabah bu tartılma tekrarlanıyor, yeni kilon not ediliyor.
Günün en müthiş anı bu!
Herkes heyecan içinde neticeyi bekliyor. Çünkü ne kadar kilo verdiysen, o kadar başarılısın. Takdir edilmen ya da cezalandırılman buna bağlı. Sonra bir anons.
"Dikkat dikkat, orman yürüyüşü!"
7 kilometre. Bayıldım, öldüm, bittim.
Ama yorgunluktan değil, manzaranın güzelliğinden. Gökyüzünü göremiyorsun bile o kadar güzel, müthiş patika yollar...
Bir de Eşek Yokuşu var.
Orası kestirme, 15 dakika kazandırıyormuş, ama yapmaya kalkışanlar enseleniyormuş. Bu arada yürüyüş esnasında başımızda bir doktor var.
Yürüyüşün temel konuları şunlar: Yemekte ne var, dünden beri kaç kilo verdin ve metobolizman ne kadar hızlı...
Metabolizma hızını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!
* * *
Ben çok genç insanlarla birlikte yürüdüm, 17-18 yaşındalardı...
Her yeri denem