"BUNLARIN AĞABABALARI ESKİDEN KİBRİT KUTUSU ÜZERİNDEKİ DESENDEN ORAK-ÇEKİÇ ÇIKARIRLARDI''!..FEHMİ KORU'DAN HÜRRİYET'İN İKİ YAZARINA ŞOK SÖZLER!...
Kişiler ve tarihler değişir bizde, olaylar değişmez: Yıllar önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yaptıkları tezgâhı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e tekrarlamışlar. Hiç değişmeyen, bu sebeple de çok yoran bir ülke burası.
Orak-çekiç,sayın muhbir vatandaş ve bayan okur
Kişiler ve tarihler değişir bizde, olaylar değişmez: Yıllar önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yaptıkları tezgâhı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e tekrarlamışlar. Hiç değişmeyen, bu sebeple de çok yoran bir ülke burası.
Yine de değişen bir şeyler var: Yıllar önce kendisine atılan zarfı Özal sadece birkaç yakınıyla paylaşmış, yazılmasını istememişti; bu defa yapılanı kendisini Pakistan'da izleyen meslektaşlarla paylaşmış Gül. Bu önemli bir değişiklik...
Turgut Özal'ın yaşadığını kısa süre önce sizlerle paylamıştım. Okuyalım: "Yeni dönemde de adaylarla ilgili istihbarat bilgileri Cumhurbaşkanlığı makamına sunuluyordur herhalde. Birinci ağızdan dinlediğim eski bir öyküden Cumhurbaşkanı Gül'ün haberi olmalı: Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önüne getirilen istihbarat notunda 'Bir kardeşi PKK üyesi, diğer kardeşi irticaî faaliyetlere katılan biri' bilgisi sunulan rektör adayının, biraz araştırılınca, ailenin tek çocuğu olduğu, başka kardeşi bulunmadığı anlaşılmıştı... / İş işten geçtikten sonra... O olay üzerine önüne gelen notları daha sıkı sorgular olduğunu Cumhurbaşkanı Özal'dan dinlemiştim."
Yeni dönemde de o tür bilgiler Cumhurbaşkanlığı makamına sunuluyormuş. Pakistan'a giderken yanındaki meslektaşlarımıza bizzat Cumhurbaşkanı Gül'ün aktardığına göre, neredeyse aynı çarpıtma yöntemi uygulanarak hem de...
Sabah'tan Soli Özel dinlediklerini şöyle aktarıyordu dün: "YÖK'e başkan olarak kimi atayacağı yönündeki bir soruya cevap vermeyen Gül, kendisini hayli rahatsız ettiği anlaşılan bir olayı şöyle anlattı: 'YÖK başkanlığı için özgürlükçü bir kişiden herkes memnun olur ama sadece kişilere odaklanmamak gerek, sistemi ele almak gerekiyor. İnanılmaz şeyler oluyor. İlk kez şimdi açıklıyorum. Ben bugüne dek bir tek atama yaptım. Üç isimli bir dosya geldi bana. Yanında bir ihbar notu vardı. İsimlerden biri ile ilgili olarak 'Karısı kara çarşaflıdır. Fakülteye her gün gelir hocaları tehdit eder' deniyordu. Dehşete düştüm. Rektörlüğe soyunduğuna göre olsa olsa başörtülü bir hanımdır dedim. Talimat verdim. Bakın dedim. Araştırdılar 'adam bekâr' dediler. Bir şey vardır diye 'Bir daha bakın' dedim. 'Hiç evlenmemiş' dediler. Cumhurbaşkanlığı makamına böyle dosya geldi. En gelişmiş ülkelerde üniversite sistemi nasılsa, Türkiye'de de öyle olacaktır."
Ailesinin tek çocuğu olan rektör adayına biri PKK üyesi diğeri irticai faaliyetlere katılan iki kardeş icat edenler, 15 yıl sonra, hiç evlenmemiş bir rektör adayına 'her gün fakülteye gelip hocaları tehdit eden çarşaflı eş' yakıştırmışlar...
Bu durum size de bir 'sayın muhbir vatandaş' tarafından aydınlatıldığını düşünürken yanıltıldığı anlaşılan Bekir Coşkun'u düşündürdü mü? Benim gibi her gün hemen her gazeteyi okumak zorunda değilseniz Hürriyet yazarının uğradığı yanıltılma olayını nereden bileceksiniz? Anlatayım.
27 Kasım günkü yazısı 'Ortaçağa yolculuk!..' başlığını taşıyordu Bekir Coşkun'un. Güya bir 'bayan okur' yazmış: Yemek için tercih ettikleri mağazanın sahibine kapalı bir bayanın "Bugün Cuma, mağazanızı kapatın" uyarısında bulunduğunu duymuş. Adam, "Burası İran değil" diyormuş. Sonra da "Bu daha önce de erkeklerle gelmişti, mağazayı yakacaklarını söylediler" demiş muhbir bayana...
Kişiler ve tarihler değişir bizde, olaylar değişmez: Yıllar önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yaptıkları tezgâhı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e tekrarlamışlar. Hiç değişmeyen, bu sebeple de çok yoran bir ülke burası.
Yine de değişen bir şeyler var: Yıllar önce kendisine atılan zarfı Özal sadece birkaç yakınıyla paylaşmış, yazılmasını istememişti; bu defa yapılanı kendisini Pakistan'da izleyen meslektaşlarla paylaşmış Gül. Bu önemli bir değişiklik...
Turgut Özal'ın yaşadığını kısa süre önce sizlerle paylamıştım. Okuyalım: "Yeni dönemde de adaylarla ilgili istihbarat bilgileri Cumhurbaşkanlığı makamına sunuluyordur herhalde. Birinci ağızdan dinlediğim eski bir öyküden Cumhurbaşkanı Gül'ün haberi olmalı: Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önüne getirilen istihbarat notunda 'Bir kardeşi PKK üyesi, diğer kardeşi irticaî faaliyetlere katılan biri' bilgisi sunulan rektör adayının, biraz araştırılınca, ailenin tek çocuğu olduğu, başka kardeşi bulunmadığı anlaşılmıştı... / İş işten geçtikten sonra... O olay üzerine önüne gelen notları daha sıkı sorgular olduğunu Cumhurbaşkanı Özal'dan dinlemiştim."
Yeni dönemde de o tür bilgiler Cumhurbaşkanlığı makamına sunuluyormuş. Pakistan'a giderken yanındaki meslektaşlarımıza bizzat Cumhurbaşkanı Gül'ün aktardığına göre, neredeyse aynı çarpıtma yöntemi uygulanarak hem de...
Sabah'tan Soli Özel dinlediklerini şöyle aktarıyordu dün: "YÖK'e başkan olarak kimi atayacağı yönündeki bir soruya cevap vermeyen Gül, kendisini hayli rahatsız ettiği anlaşılan bir olayı şöyle anlattı: 'YÖK başkanlığı için özgürlükçü bir kişiden herkes memnun olur ama sadece kişilere odaklanmamak gerek, sistemi ele almak gerekiyor. İnanılmaz şeyler oluyor. İlk kez şimdi açıklıyorum. Ben bugüne dek bir tek atama yaptım. Üç isimli bir dosya geldi bana. Yanında bir ihbar notu vardı. İsimlerden biri ile ilgili olarak 'Karısı kara çarşaflıdır. Fakülteye her gün gelir hocaları tehdit eder' deniyordu. Dehşete düştüm. Rektörlüğe soyunduğuna göre olsa olsa başörtülü bir hanımdır dedim. Talimat verdim. Bakın dedim. Araştırdılar 'adam bekâr' dediler. Bir şey vardır diye 'Bir daha bakın' dedim. 'Hiç evlenmemiş' dediler. Cumhurbaşkanlığı makamına böyle dosya geldi. En gelişmiş ülkelerde üniversite sistemi nasılsa, Türkiye'de de öyle olacaktır."
Ailesinin tek çocuğu olan rektör adayına biri PKK üyesi diğeri irticai faaliyetlere katılan iki kardeş icat edenler, 15 yıl sonra, hiç evlenmemiş bir rektör adayına 'her gün fakülteye gelip hocaları tehdit eden çarşaflı eş' yakıştırmışlar...
Bu durum size de bir 'sayın muhbir vatandaş' tarafından aydınlatıldığını düşünürken yanıltıldığı anlaşılan Bekir Coşkun'u düşündürdü mü? Benim gibi her gün hemen her gazeteyi okumak zorunda değilseniz Hürriyet yazarının uğradığı yanıltılma olayını nereden bileceksiniz? Anlatayım.
27 Kasım günkü yazısı 'Ortaçağa yolculuk!..' başlığını taşıyordu Bekir Coşkun'un. Güya bir 'bayan okur' yazmış: Yemek için tercih ettikleri mağazanın sahibine kapalı bir bayanın "Bugün Cuma, mağazanızı kapatın" uyarısında bulunduğunu duymuş. Adam, "Burası İran değil" diyormuş. Sonra da "Bu daha önce de erkeklerle gelmişti, mağazayı yakacaklarını söylediler" demiş muhbir bayana...