Buna “Alfa Kuşağı Terörü” derler! Yeni tip bir “Saldırgan Manyak” olgusu mu söz konusu?

Medyaradar analisti Atilla Akar, Eskişehir’de 18 yaşında bir gencin yarattığı bir dizi saldırı olayını ve sonuçlarını analiz etti…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim; Türkiye’de her zaman anti-sosyal tipler, kriminal, şiddete meyyal kişilikler oldu. Ancak bu kez yeni ve farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. İlk defa “Batı” ya bilhassa da ABD’ye özgü bir şiddet kalıbı ile yüz yüze geliyoruz. Bunun geçici, istinai, “Münferit” bir olay mı yoksa kalıcı bir eğilim mi olacağını ise süreç gösterecek. Kesin olan tek şey son olayla birlikte suç olgusu “Level” atlamış bulunuyor!..

Yeni – Tip Terör Olgusu!..

Peki biz burada neden söz ediyoruz? Elbette ki Eskişehir’deki 18 yaşındaki bir gencin planlı bir şekilde önüne geleni bıçaklamasından. Sonuçta çoğu yaşlı 7 insan yaralanmış, eğer polis tarafından gözaltına alınmamış olsa bu sayı daha da artabilir hatta ölümler bile olabilirmiş. (Ya da Amerika’daki gibi kolay silah edinme imkânı olsaydı) Bu arada o genç bir yandan da katliam girişimini videoya almıştı. İzlediniz mi bilmem, gayet soğukkanlı bir şekilde önüne gelene bıçağını sallıyor. (“Bireysel terör” ya da “Yalnız Kurt” yorumu yapanda var) Belki de yeni bir tanım bulmak gerekecek…

Sanırım artık Türkiye için biraz gecikmiş bir yeni terör tipiyle karşı karşıyayız. Bu rötarlı yeni terör tipi hafif siyasal, epeyce lümpen, ruhsalda hayli psikopat, pratikte kriminal ve “Toplum düşmanı” bir yapıdadır. (“Mizantropi” teşhisi konmuş. Yani “insan düşmanı”. Saldırganın sosyal mecralarda kullandığı “Skreewie” kelimesinin lehçede “İğrenç” anlamına geldiği düşünülürse dış dünyayı da böyle gördüğü söylenebilir. İlaveten ona göre “hayat yaşamaya değer değildi” ki burada da nihilizm izleri olduğu söylenebilir.) Belli ki hiçbir ahlaki, vicdani kaygı ve kriterle hareket etmemektedir.

Alfa Kuşağının Temel Yönelimine Uygun!..

Türkiye’ye –siyasal veya değil- moda akımlar, sosyal hareketler, tepkisel veya “özenti hareketler” biraz gecikerek de olsa geliyor sonunda. Genellikle Amerikan merkezli bu tarz davranışlar süreçte bir şekilde yüzünü gösteriyor. Yıllarına, dönemine, içinde bulunduğu kültüre göre farklılıklar gösterebilen aynı tip davranışlar hiç ummadığımız bir anda karşımıza çıkabiliyor. Bir yerlerde sessizce mayalanırlarken sonra birden toplumun gündemine pat diye giriveriyorlar. Rahatsız oluyor, şaşırıyor, dehşet içinde irkiliyoruz!

İşte bu kez de karşı karşıya kaldığımız durum o türden bir duruma benziyor. Karşımızda bir yanı Z kuşağına dayanan ama daha çok Alfa kuşağı dilimine giren bir genç var. Bu anlamda bir “Zamanlama” da gerekiyor. Bilindiği üzere Alfa Kuşağı Z kuşağından sonra gelen yeni milenyumda ve 21. Yüzyılda doğmuş tek kuşaktır. 2010 yılından itibaren doğanlar bu kuşaktan sayılmaktadır. Buradaki örneğimiz 2006 doğumlu olsa da esas olarak o trend içinde büyümüş bir gençtir. Bu kuşağın birçok özelliği olmakla birlikte vaktini çoğunlukla teknolojik aletlerle geçiren ( internet, oyun konsolları, sosyal medya mecraları ve her tür teknolojik yenilik) ve belki de en çok içine kapanık, sosyal ilişkileri sınırlı ama zeki bireyler olarak dikkat çekerler. Algı dünyaları sanallıkla sınırlıdır. Arda K.’de aynı yapıda bir genç.

Bilgisayarları olduğu sürece odalarına kapanıp, saatlerce ve hatta günlerce kalabilirler. PC bağımlılıkları had safhadadır. Sadece temel ihtiyaçları için kısa süreliğine çıkarlar. (Yeme, içme, tuvalet, vb) Arkadaşlıkları sınırlı ve zaten daha ziyade internet ortamında tanıştıkları kişilerden ibarettir. Bu içe kapanıklılık hali onları gerçeklik duygusundan iyice koparmaktadır. İşte başında kask, belinde balta, yüzünde maske ile karşısına çıkanı bıçaklayan ve saldırı anını canlı yayınlayan 18 yaşındaki Arda K.’de bu tipolojiye uymaktadır.

Ancak buradan çıkartılması gereken sonuç şu değildir: Her Alfa Kuşağı mensubu genç saldırgan, tehlikeli, şiddete eğilimli, cani yapıda demek değildir. Bunun beraberinde (Marazi kişilik, çevresel etkileşim, ideolojik yönelimler, aile ilişkileri, arkadaşlık yapısı, toplumsal yapı, vb) birçok faktörün bir araya gelmesi gerekmektedir. Arda K. olayında bu unsurlar bazı noktalarda iç içe geçmiş görünmektedir.

Milliyetçilik Kriminalize Edilmek mi İsteniyor?..

Bilemiyorum bu olayı emniyet ve istihbarat kaynakları çok yönlü olarak inceliyorlar mı? İnceliyorlarsa ne sonuçlara vardılar? Şu veya bu oranda da olsa, düşük ihtimal dahi bulunsa bazı şeyler sorgulanıyor mu acaba? Umarım bu gibi yönlerde kurcalanıyordur. Dahası illa böyledir demiyorum ama zihnimde bazı şüphelerde oluşmuyor değil. Sadece yüksek sesle düşünüyorum…

  • İlk bakışta olay gerçekten “Bireysel” bir eylemmiş gibi duruyor. Ama ya değilse? Bu genç ya birilerinin dolduruşuna geldiyse? Profesyonel bir odağın yönlendirmesine, psikolojik telkinlerine maruz kaldıysa?..
  • “Saldırıyı bir sosyal medya platformu üzerinden tanıştığı Doğu Avrupalı bir arkadaşıyla birlikte planladığı” iddiası ilginçtir. Burada “yabancı etki” dahi aranabilir.
  • Ne yalan ben bilmiyordum. Ama “Ataman Kardeşler” isimli bir tür “Neo – Nazi” örgütlenmeden söz ediliyor. Bunlarla bağı var mıydı bilinmiyor. Bu yapının “akıl hocalığı” ya da etkilemesi söz konusu muydu? Anlaşılan şu ana kadar ortaya çıkmış değil. Şimdilik organik olmaktan ziyade daha çok mental, zihniyet esinlemesi gibi görünüyor sanki. Bazı simgeler ortak gibi duruyor.
  • Burada en göze batan durum şu. Bu grubun bir şekilde Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi (ZP) ile ilişkilendirilmeye çalışılması. İnsanın aklına ister istemez bazı sorular düşüyor. Acaba Zafer Partisi’nin mülteciler konusunda izlediği politikadan rahatsız birileri olayı ZP’ye bağlamak istemiş ya da istiyor olabilir mi? “Tezgahladılar” diyemesem bile bir şekilde öyle anılmasında yarar görmüş olabilirler mi? Dünyada ve Türkiye’de mülteciler üzerinden türlü hesaplar yapan çevreler olduğu zaten biliniyor.
  • Daha mühimi Dünyada ve Türkiye’de yükseldiği söylenen milliyetçilik, mülteci karşıtı hareketler bu gibi yollarla kriminalize edilmeye, gözden düşürülmeye çalışılmış olabilir mi? Belki o kadar uzun boylu değil ama gene de sorulmaya değer.
  • Öte yandan dünyada da geçmişte de bu tarz eylemler gerçekleştiren “Bireysel eylemciler” olduğu düşünülürse eylemin bireysel olmaması içinde fazla bir sebep yok gibi. Dediğimiz gibi olay artık bu topraklar için yeni bir olgu. Ayrıca incelemeye ve analize muhtaç. Şu aşamada kesinlik öne sürülemez.

Nazi Profili mi?..

Son olarak Nazi olayı ve iddialarına değinip konuyu kapatayım. Ben bu gencin Naziler ve Nazilik hakkında fazla bir şey bildiğini de düşünmüyorum. Sembolik düzeyde öykünmeleri (Kara Güneş” amblemi, rozeti ve bıçağındaki bulunan Nazi sembolü Svastika veya gamalı haç gibi) olsa da sadece kimlik arayışındaki bir gencin kendine biçtiği hazır elbise olduğunu düşünüyorum. Burada esas olanın bireysel ve patalojik durum olduğunu, ideolojik motiflerin onun süsü. İdeoloji onun bu yönelimini perdeleyen, meşrulaştıran bir “bahane” sadece. İdeolojik motifler bu kişiliği kamufle eden ya da tersine iyice su yüzüne çıkartan bir “kabuk” tan ibarettir. Esas olan topluma uyumsuz kişiliktir. O yüzden klasik “Manyak” tanımına da sığmamaktadırlar.

Tabii ki bu haleti ruhiye içinde biri Hümaniter, sol ya da liberal bir ideoloji seçemezdi. Duygu dünyasına ve şiddete meyyalliğine en uygun olanı seçti. Evet, motivasyon ve simgeleri bakımından baktığımızda “Nazi” tanımı yanlış olmaz. (Ancak Hitler’in sokakta halktan adamları bıçaklayarak iktidara gelmediğini hatırlatırım!) Lakin Nazilik hakkında gerçekte fazla bir şey bilmediğini, daha doğrusu derme çatma bilgi sahibi olduğunu varsayabilirim. Ne THULE örgütü ne VRİL ne Wewelsburg Kalesi’ ni ne Himmler’in SS’lerinin “Kara Güneş Tarikatı”nın gerçek mahiyetini bildiğini zannetmiyorum. Onun için her şey sadece bir semboller dünyasından ibaret. Başka bir şeylerde olabilirdi. Yeter ki ondaki yıkıcı içgüdüyü motive etsin!..

Zaten “Manifesto” diye söyledikleri eklektik, bir fikir içermeyen, tam anlamıyla çocukça ama tehlikeli, şiddet ve saldırı planlamalı bir çeşni gibidir. (Oysa saldırganın ideolleri arasında olduğu söylenen 2011’deki 77 kişinin katili Norveçli Anders Behring Breivik’in Templier Şövalyeleri’nden esinlenen “bildirge”si oldukça entelektüel bir metindir.) Arda K., Breivik dışında her biri üst düzey yoğunlukta şiddet uygulayan 1995’teki Oklahoma Bombacısı Timothy James McVeigh, 2019’daki Yeni Zelanda saldırılarını düzenleyen 51 kişinin ölümüne yol açan İslam karşıtı Brenton Tarrant, (Ki o da bildiri yayınlamıştı) ve 2017’de Las Vegas’taki müzik festivaline saldırı düzenleyerek 60 kişinin ölümüne yol açan Stephen Paddock Anders’i “İdol” benimsemişti.

Sonuç olarak:

Yeni tip bireysel “Manyaklar” olgusuna hazır olun!.. Bu ilk versiyonudur. İleride bir “Dalga”ya dönüşür ya da bu olay yenilerini tetikler mi bilemem ama bu kadarının bile alarm çanları çaldırmaya yettiği söylenebilir. Gençliğimiz bir çok açıdan zaten yanlış motive edilmektedir. Şu an nasıl başa çıkacağımızı tam bilemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. (Bu kuşak özel gözlem ve ilgi altına alınmalıdır) Devlet, toplum, aile teyakkuza geçmeli. Ancak onun için öncelikle kendileri bilinçli bir noktada olmalılar ki zaten esas sıkıntı orada…

16. 08. 2024

NOT: Lütfen 05 Şubat 2024 tarihli bu sitedeki Kriminal Safari”ye hoş geldiniz! Şiddet sarmalında deliriyoruz mu? başlıklı yazıma bir göz atınız…

Tüm yazılarını göster