Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud, İstanbul’un Fatih semtinde, 30 Kasım 2023 tarihinde otomobiliyle 38 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer’e çarptı. Göçer kaldırıldığı hastanede 6 Aralık’ta can verdi.
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarihte görülmemiş bir hızla yargılamayı tamamladı ve dün kararını açıkladı:
Cumhurbaşkanı oğluna önce üç yıl hapis cezası verdi, bu cezayı “takdir indirimi” ile 2 yıl 6 aya düşürdü.
Sonra da 27 bin 300 lira para cezasına çevirdi…
Hepsi bu…
Peki gerçekten hepsi bu mu?
Değil elbette…
*
Ölüm, söylediğim gibi 6 Aralık 2023’te meydana geldi. Yani üzerinden sadece 40 gün geçti. Eğer bu davada yargılanan sanık bir “cumhurbaşkanı oğlu” olmasa, bu sürede değil mahkemeden karar çıkması, hakkında henüz iddianame bile hazırlanmamış olurdu.
Ama dedim ya; beyefendi bir cumhurbaşkanı oğlu…
Üstelik olaydan sonra ülkesine kaçtı.
Bu arada kaza kurbanı gencin eşi Öznur Göçen 13 Aralık’ta verdiği ilk ifadede sanıktan şikayetçi oldu.
Sonra her nasıl olduysa 20 Aralık’ta yeni bir ifade daha verdi ve “herhangi bir şikayetinin bulunmadığını” belirtti.
Belli ki bu bir haftalık zaman diliminde Somali Cumhurbaşkanı, kesenin ağzını açtı!
Kınayacak değilim; çaresiz kadın da çocukları rahat etsin diye kendiszine sunulan “kan parası”nı kabul etti; şikayetini geri çekti.
Ardından ne oldu biliyor musunuz?
Bu katil arkadaş kaça kaça gittiği Türkiye’ye, koşa koşa döndü ve ifade verdi.
Sonra da dünkü duruşmada hemen karar çıkıverdi…
*
Tüm bu sürecin özeti şu:
Geldi, öldürdü, kaçtı, yine geldi, kurtuldu!
*
Eh be kardeşim, gerçekten el insaf…
Emsal davalara bakın, emsal kararlara bakın; böyle jet bir yargılama Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde bir kez olsun görülmüş mü?
Bir buçuk ayda polis delil toplayacak, raporunu yazıp savcılığa iletecek, savcılık iddianamesini hazırlayacak, mahkeme delilleri inceleyecek, tanıkları dinleyecek, mutlaka ama mutla bilirkişi raporu istiyecek, bilirkişinin raporunu hazırlaması en az dokuz ay sürecek… Yani nereden bakan toplamda iki sene…
Ama cumhurbaşkanı oğluysanız bu süre bir buçuk aya iniveriyor!
Üstelik beyefendi cezaevine girmiyor.
Aldığı ceza “takdir indirimi”yle düşürülüyor…
Bırak Allah aşkına Hakim Bey…
Öldürmenin takdiri mi olur?
Giden canın neresini takdir ediyorsunuz?
Sanığın taktığı kravatı mı, yoksa önünüzde el pençe divan durmasını mı?
Adalet böyle mi işliyor?
Normal bir Türk vatandaşı aynı suçu işlediğinde en az bir yıl cezaevinde kalıyor; bu arkadaşa bir günü bile çok görüyor ve davayı şıpın işi kapatıyorsunuz…
*
Buna adalet değil olsa olsa garabet denir!
Türkiye Cumhuriyeti’ni bir imtiyazlılar ülkesi haline getiren herkese ve buna hizmet her kuruma binlerce kez yazıklar olsun!