BU YASA İLE ŞİKE OPERASYONU OPERASYON OLMAKTAN ÇIKACAK!
Taraf gazetesi yazarı Neşe Düzel'in "Bu bir Aziz Yıldırım kanunudur" başlığıyla yayınlanan Şamil Tayyar röportajı yine çok konuşulacak cinsten.
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, düzenlenen şike yasasıyla Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 3 ila 9 yıl arasında hapis cezası alabileceğini söyledi. Şike operasyonunun sürmesiyle Ergenekon’un finans ayağının da çözüleceğini iddia eden Tayyar, Anayasa Komisyonu’nda düzenlemeye şerh konulduğunu belirterek, "Yeni yasalarla Ergenekon ve Balyoz’a müdahale edilebilecek" dedi. Tayyar, AKP milletvekillerinin 3’te 2’sinin değişikliğe karşı olmasına rağmen yasanın geçtiği belirtirken, "Şike yasasıyla yargıya müdahale ettik" dedi.
Taraf gazetesi yazarı Neşe Düzel’in "Bu bir Aziz Yıldırım kanunudur" başlığıya yayımlanan (12 Aralık 2011) Şamil Tayyar söyleşisi şöyle:
Bu bir Aziz Yıldırım kanunudur
“Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var. Bu önemli şahıs, Belarus’a gidip Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır. Devletin kayıtlarında bu var.”
“Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirtmeyi başardılar. AK Parti iktidarında sürekli kan kaybeden statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı.”
“Ergenekon sürecinde de tehdit aldım ‘Kürt Ergenekonu’ kitabımdan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en çok tehdidi şikeyle ilgili aldım.”
***
NEDEN ŞAMİL TAYYAR
Meclis ve mahkeme, ikisi de çok hızlı çalıştı. Cumhurbaşkanı’ndan vetolu “şike yasası” görüşülmek üzere tekrar Meclis’e geldiği gün, mahkeme harekete geçti ve şike operasyonunun iddianamesini tahmin edilen tarihten çok önce kabul etti. Bu kez Meclis, hiçbir konuda göstermediği çalışkanlığı yine şike konusunda gösterdi ve cumartesi sabaha karşı beşte yeni şike yasasını onayladı. Herkes kamuoyuna açıklanan iddianameyi anlamaya çalışırken, şike iddianamesini etkileyecek yasa böylece Meclis’ten hızlıca geçti. Eski yasaya göre hazırlanmış olan şike iddianamesi şimdi ne olacak? Davalar hangi mahkemelerde görülecek? Şike operasyonu duracak mı? Meclis yedi ay içinde iki farklı şike yasası çıkardı. Yedi ay önce ilk şike yasasının çıkarılmasının amacı neydi? O yasayı kim çıkardı? Sonra neden ve kim tarafından değiştirilmek istendi? Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen partiler niye bu yasa konusunda böyle direndiler? Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken bu konuda nasıl anlaştılar? Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde? Mafya yasa değişikliğinden nasıl yararlanacak? Bu konuları, AK Parti’de herkes susarken, şike yasasına cesurca muhalefet eden ve yasayı veto etmesi için Cumhurbaşkanı’na mektup yazan Şamil Tayyar ile konuştuk. 2007’de Ergenekon soruşturmasıyla başlayan ve Balyoz, Şike gibi operasyon ve davalarla devam eden süreci çok yakından takip eden ve Ergenekon’la ilgili beş kitap yazan gazeteci Şamil Tayyar, bu dönem AK Parti’den milletvekili seçildi. Şamil Tayyar’ın, Operasyon Ergenekon veÇelik Çekirdek isimli kitaplarının ardından piyasaya çıkan en son kitabı Kürt Ergenekonu oldu.
Şike iddianamesini okudunuz mu?
Evet, 401 sayfalık iddianameyi baştan sona okudum. Mantık kurgusu çok sağlam. Telefon konuşmaları somut delillerle desteklenmiş.
Mahkemenin önünde daha süre vardı. İddianameyi hızla kabul etmesinin anlamı nedir?
İddianame böylece kamuoyuna mal oldu. Kamuoyu pek çok vahim olayı öğrendi, ayrıntılarını gördü. Artık bu iş kamuoyu nezdinde mahkûm olur.
Mahkeme’nin şike iddianamesini hızla açıklaması üzerine Meclis de aynı hızla sabaha karşı beşte şike yasasını onayladı. Böylece Meclis, yedi ayda içinde iki farklı şike yasası çıkarmış oldu. Meclis, yedi ay önce ilk şike yasasını niye çıkarmıştı? İlk şike yasasının çıkarılma amacı neydi?
İlk şike yasası 14 Nisan 2011’de yürürlüğe girdi. O tarihte bu yasa, spor sahalarında artan şiddet ve kargaşayı önlemeye yönelik olarak çıkarılmıştı.
Peki, şike yasası neden değiştirilmek istendi?
Sebebi çok açık. Devam etmekte olan bir şike operasyonu var. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı, çok sayıda futbolcu, menajer, teknik direktör vs. bu şike operasyonunun içinde. Bu isimlerin gücü nedeniyle sürece müdahale edilmek istendi. Aslında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike operasyonunda birinci isim olması, bu operasyonu duvara çarptırdı. Eğer Aziz Yıldırım şike operasyonunun içinde olmasaydı, yasanın değiştirilmesine asla ihtiyaç duyulmazdı. Bu yüzden, yeni şike kanunu, tümden bir Aziz Yıldırım kanunudur.
Aziz Yıldırım gerçekten bu kadar güçlü mü?
Evet. Onu güçlü kılan birkaç neden var. Bir, en kalabalık taraftarı olan kulübün başkanı olarak arkasında ciddi taraftar desteği var. Zaten ilk günden beri Aziz Yıldırım ve arkadaşları, ısrarla şike operasyonunun Fenerbahçe’ye yapıldığını söylüyorlar. Şike operasyonu, sanki Aziz Yıldırım’a değil de tüm kulübe yönelikmiş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Oysa bu operasyon Fenerbahçe’ye yönelik değil. Bu bir çete operasyonu. İçine kim girerse girer... Yıldırım’ı güçlü kılan ikinci neden de onun girift sermaye ilişkileri. Yıllardır NATO ihalelerine giren biri. Çok önemli, derin ilişkileri var. Bu yüzden, onu koruyucu tedbirler ânında devreye sokulabiliyor. Yoksa başka türlü, bütün siyasi partileri biraraya getirecek bir uzlaşma doğmazdı.
Ergenekon’da açığa çıkan derin ilişkilerden daha derin bir ilişkiye sahip olmak mümkün mü?
Şike soruşturması başladığında, “Operasyon derinleştirilirse Ergenekon’la ilintili çok önemli ipuçlarına ulaşılabilir” demiştim ben. Nitekim iddianameye yansıyan bazı gizli tanık ifadeleri bunu teyit ediyor.
Gizli tanıklar ne diyor?
Bazı ilişkilerle Ergenekon arasında bağlantılar kuruluyor. Mesela Bedrettin Dalan bugün Ergenekon’un sanığıdır. Kendisi şu anda Rusya’da dolaşıyor. Bakın... Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var ki, işte bu önemli şahıs, Belarus’a gidip, Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır!
Dalan’a, çanta içinde para götüren muhasebecisi değil miydi?
O ayrı. Bugün şike operasyonunun sanıklarından biri, Dalan’ın yurtdışındaki
kaçak gezintisini finanse eden adamdır! Bu kişi elinde çanta dolusu parayla doğrudan Belarus’a gitti ve Dalan’a para verdi. Devletin kayıtlarında var bu! Bu kişi, şike davasında adı geçen 93 sanıktan biridir. 93 sanıktan önemli biri bu. Acaba bir insan, Ergenekon davasında yargılanırken yurtdışına kaçan böyle önemli bir zatı niye finanse etme ihtiyacını duyar?
Sizce niye ihtiyaç duyar?
İşte bu soru mutlaka cevaplanmalı. Şike operasyonunda gözaltına alınan veya tutuklanan bazı kişilerle Ergenekon arasındaki ilişkilerin çıkarılması için daha derin operasyonlara ihtiyaç var bu yüzden. Şike operasyonunun sürmesi gerekiyor. Sürdürülürse, Ergenekon’un önemli bir finansman ayağı çözülebilir.
Peki, bu şike yasasıyla operasyon sürdürülebilecek mi?
Bu yasayla şike operasyonu tümden bitecek ve Ergenekon’a uzanmayacak. Dolayısıyla ilişki kurulamayacak, Ergenekon’un en önemli finansman ayağı da çözülemeyecek.
Ergenekon’un finansman ayağı futbol mu?
Evet. Futbolda çok büyük para var. Türkiye’de kulüplerin yıllık bütçelerinin toplamı 600 milyon avro. Bu futbol endüstrisinin resmî yüzü. Bir de avanta, komisyon, şike, bahis, kara para aklama gibi çok karanlık ilişkiler ve işler var. Bu kadar karanlık bir düzen kendine devlet içindeki çetelerden ve Ergenekon dediğimiz derin unsurlardan destek bulmadan devam edemez. Emniyet, istihbarat, siyasetçi, gazeteci, işadamı gibi toplumda nüfuz kullanabilen her kesimle irtibatlı olmadan ve onlardan güç devşirmeden bu kirli işler asla süremez. İşte değiştirilen şike yasası, bu kirli iş ve ilişkileri açığa çıkarabilecek bir kanundu. Bundan rahatsız oldular ve yasayı değiştirttiler. Şikeyi çok basitleştirdiler. Oysa şikenin içinde her şey var.
Neler var?
Silah, şantaj, tehdit, baskı, 30-40 milyon dolarlık transferler, komisyonlar, dolandırıcılıklar var. Ayrıca maçın sonucuna bağlı olarak büyük bahisler, paralar dönüyor. Şikenin sonucunda bir takım şampiyon olabilir veya küme düşebilir, milyon dolarlar kazanabilir ya da kaybedebilir. Üstelik bazı kulüpler borsada halka açıklar. Şike sonucunda borsa değerleri hızla yükseliyor ya da düşüyor. Hisse alım satımlarından borsada da büyük paralar dönüyor.
Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen siyasi partiler niye böyle direndiler bu yasa konusunda?
Kulüplerin arkasında ciddi bir taraftar kitlesi var. Partiler, şike yasasını çıkarmazsak milyonlarca taraftarı olan kulüpleri karşımıza alırız kaygısıyla böyle davranmış olabilirler ama ben, bu kanun Meclis’ten geçsin diye Kulüpler Birliği Vakfı yöneticileriyle birlikte canhıraş çalışan bazı siyasetçilerin oy kaygısıyla değil, daha farklı ilişkilerin sonucu olarak böyle davrandıklarını düşünüyorum. Bu siyasetçilerin, parti yöneticilerini “futbol endüstrisi batabilir. Böyle giderse ligler biter. Kulüplerin bir kısmı iflas edecek” türünden yanlış bilgilerle ikna ettiklerini düşünüyorum.
Peki, bu yeni yasanın sonuçları ne olacak?
Bu şike yasasıyla futbolun temizlenmesi mümkün değil. Sporda Ergenekon cirit atmaya devam edecek. Ayrıca şike yasasında yaşananlar, devam eden Ergenekon ve Balyoz davalarına da emsal olabilir. Bizim AK Parti olarak tezimiz neydi? Biz devam eden bir soruşturmaya siyaseten müdahale etmek istemiyorduk. Yapılacak herhangi bir yasal düzenlemenin, yargıya müdahale gibi anlaşılacağını söylüyorduk. Ama şimdi ne yaptık? Şike operasyonu devam ederken kanun çıkardık. Balyoz’un ve Ergenekon’un arasındaki siyasiler, gazeteciler ve sivil toplum temsilcileri şimdi bize, “siz istediğiniz operasyona kanun çıkararak müdahale ediyorsunuz; buna da müdahale edin” diyecekler. Zaten bu beklenti, şike kanunu teklifi Adalet Komisyonu’nda görüşürken komisyonun raporuna da eklendi.
Ne eklendi?
Adalet Komisyonu raporuna, “Tüm siyasi partilerin bu düzenlemeyi mutabakatla geçirdiği gözönüne alındığında, uzun tutukluluk sürelerinin değiştirilmesi konusunda da aynı mutabakata varılabileceği yönünde bazı gelişmeler olabileceği gözlenmektedir” diye bir cümle konuldu. Ergenekon ve Balyoz davalarına müdahale edecek yeni yasaların önünün açılabileceğine dair işaret verildi.
Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken şike yasasında anlaştılar. AKP’den yalnızca siz, Bülent Arınç, Hayati Yazıcı ve Taner Yıldız, yasanın değiştirilmesine karşı çıktınız. AKP’de bu yasaya karşı çıkan başka milletvekili olmadı mı?
Konuştuğumuzda partinin üçte ikisi buna karşıydı. Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçeleri doğrultusunda şike yasası değiştirilmeliydi. Ama olmadı. Oysa bu yasa referanduma götürülseydi kesinlikle halk bu yasayı reddederdi. Çünkü 20 milyon Fenerbahçe taraftarı çete operasyonlarına karşı değil ki! Çok dar bir fanatik grup başkanlarına bağlılık tutkusuyla eski şike yasasına karşı çıktılar.
AKP yöneticileri, halkın bu değişikliği desteklediğini mi düşünüyor?
Gerçek şu ki, parti tabanından da bu kanuna oy vermeyin diye çok büyük baskı geldi. Türkiye’nin her yanından milletvekillerini arayıp baskı yaptılar. Milletvekilleri çok zor durumdaydı. Parti disiplini olmasaydı ve oylama gizli olsaydı bu kanun asla geçmezdi. Üç partinin desteği olduğu halde 550 milletvekilinden sadece 284 milletvekili kabul oyu verdi bu yasaya.
Bu konuda parti yöneticileriyle görüştünüz mü?
Konuştuk tabii. Benim gördüğüm kadarıyla bu kanun aslında onların da içine çok fazla sinmedi. Ama kulüplere verilen sözü yerine getirme ihtiyacı hissettiler biraz.
Meclis yeni şike yasasını çıkarırken, mahkeme eski yasaya göre hazırlanan şike iddianamesini kabul etti. Şimdi şike davası nasıl yürüyecek?
İddianameyi kabul eden mahkeme bir durum değerlendirmesi yapacak. Çeteyi kendisine alacak ya da görevsizlik kararı verecek. Nasıl bir hukuki seyir izleneceğini bilmiyoruz. Çünkü şike ağır cezalık olmaktan çıktı ve özel yetkili mahkemelerden alındı. Oysa bu iddianameyi özel yetkili savcı ilk çıkan şike kanununa göre hazırladı.
Tekrar yeni bir iddianame mi hazırlanacak?
Evet. Belki birden fazla iddianame hazırlanacak. Çünkü yeni şike kanununa göre, bazı sanıklarla ilgili suçlamalar özel mahkemeden alınıp asliye cezaya ve sulh hukuka gidecek, yeni iddianameler hazırlanacak. Bakın... Yeni yasada iki kritik düzenleme var. Birincisi, şike ve diğer suçlar (bahis, şiddet, vs.), çete suçu olmaktan yani örgütlü suç olmaktan çıktı. Bu suçlar, asliye hukuk ve ceza mahkemelerinin konusu yapıldı. Bu tür suçların örgütlü suç kapsamından çıkarılması, çetelerle mücadeleyi zayıflatacak. Bu yasa Türkiye’ye çok zarar verecek.
Şike yasasındaki ikinci kritik değişiklik nedir peki?
Şike ve diğer suçların cezaları sembolik hale getirildi. Mesela şike suçunun cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Diğer bazı suçlar da para cezasına çevrildi. Ayrıca, şike örgütlü suç kapsamından çıkıp, bireysel eylem olarak niteleneceği için, davalar birden fazla mahkemede de görülecek.
Bu nasıl bir sonuç yaratacak?
Şike operasyonu parçalanacak, küçülecek ve operasyon olmaktan çıkacak. Futbolda arınma süreci burada bitecek. Geçmiş olsun! Futbolda temizliğe veda ettik. İddianame iki ayrı çeteden bahsediyor. Biri ekonomik çıkar amaçlı örgüt. Bunun başında Aziz Yıldırım var. Diğeri silahlı suç örgütü. Onun başında Olgun Peker var. İddianameye göre, bu iki çete arasında işbirliği var. Olgun Peker’in soyadı aslında Aydın. Sedat Peker’e özenip soyadını değiştirmiş. Olgun Peker, Giresunspor’un başkanı. İddianameden, bir spor kulübünün mafyanın eline geçtiği anlaşılıyor. Zaten şu anda yönetimi mafyanın eline geçmiş birkaç önemli kulüp var. Birçok önemli kulüpte mafya tipi yapılar var. Şike kanunu değişmeseydi bu operasyon büyüyebilirdi ve daha başka kirli ilişkiler de deşifre edilebilirdi.
Peki, Aziz Yıldırım’ın durumu ne olacak sizce?
İddianamede Aziz Yıldırım hakkında 14 ayrı suçlama var. Biri, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesine göre çete liderliği. Geriye kalan on üç suç ise şike ve teşvik primiyle ilgili. Bu şike yasasıyla, şikenin cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Bu arada bir başka kurnazlık daha yapıldı. Kaç tane şike suçu işlenmiş olursa olsun, hepsi için tek bir suç muamelesi yapılacak. Böylece on üç suçun tamamı tek suça indirilmiş olacak. Yani hâkim bu on üç suçu tek suç olarak işleme alacak.
Ceza Kanunu’nun temel prensibine aykırı değil mi bu?
Ona Anayasa Mahkemesi karar verecek.
Aziz Yıldırım kaç yıl hapis istemiyle yargılanacak sizce?
Çete liderliği, iki-altı yıl arası hapis cezası öngörüyor. Şike suçunun hapis cezası da bir-üç yıl arasında. Demek ki Aziz Yıldırım üç yılla dokuz yıl arasında yargılanacak.
Futbolun içinde mafya var mı?
Kesinlikle var. Mafya, silah, çete olmadan bu kadar pis ve karanlık ilişkiyi, bahis ve şikeyi yürütemezsiniz. Çünkü yeri geldiğinde futbolcuyu, işadamını, menajeri tehdit edeceksiniz, güç kullanacaksınız. O gücü ancak karanlık adamlar üzerinden kullanabilirsiniz. Kaleci Rüştü’yü nasıl dövdüler hatırlayın. Gökdeniz’i, Ahmet Çakar’ı kurşunladılar. Erman Toroğlu’nu işinden attırdılar. Çok sayıda gazeteci baskıyla işinden oldu.
Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde?
Futbolda milyon dolarlar dönüyor. Bırakın galibiyet, yenilgi veya beraberliği, maçın skoru üzerine bile bahisler yapılıyor. Bir maçın dört-üç veya beş-dört biteceği bile ayarlanıyor ve böylece bahisteki rakam daha da arttırılıyor. Bütün bu kirli işler ve para trafiği...
Evet...
Bütün bu kirli işler ve para trafiği mafya olmadan yönetilemez. Zaten birçok kulüpte mafyayla işbirliği içinde olan karanlık adamlar yönetimlere çok daha kolay geliyor. Kulüp yöneticiliği bu karanlık ilişkilere meşruiyet kazandırıyor. Kulüp başkanı, kulüp yöneticisi, teknik direktör, kulüp sözcüsü vs. gibi meşru statülerle karanlık ilişkilerini daha kolay yürütüyorlar ve giderek daha büyük ve egemen bir güç haline geliyorlar. Arkalarında hemen sokağa dökülebilecek ciddi taraftar kitlesiyle futbolda ve kulüpte kendi iktidarlarını kuruyorlar. Taraftarları siyasilerin üzerine salabiliyorlar. Sizi iktidardan düşürürüz tehditleri savurabiliyorlar. Taraftar gücü inanılmaz bir güç tabii...
Mafya şike yasasından nasıl yararlanacak sizce?
Bazı ilişkiler deşifre olduğu için bir süre kontrollü gidilebilir ama zamanla olay tavsar ve eski düzen yine kurulur. Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirmeyi başardılar. On yıldır sürekli kan kaybeden ve son dönemde diz çöktürülen statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı. AK Parti iktidara geldiği 2002’den beri statükoyla mücadele ediyor. Bu mücadelede ciddi kazanımlar elde edildi, Türkiye’nin demokratik dönüşümlü büyük ölçüde sağlandı ama bu şike kanunuyla statüko kazandı ve ilk galibiyetini aldı.
Siz kulüp yöneticilerinin gelip parlamentoda lobi çalışması yaptığını açıkladınız. Neler yaptılar?
Bunlar birkaç aydır bütün partileri tek tek ziyaret ediyorlar. Temsilcilerle görüşüyorlar. Bize gelip, “bakın muhalefet hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Sonra onlara gidip, “iktidar partisi hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Böyle bir oyun kurdular. Ayrıca hem teklifin hazırlanmasında hem de teklifin Meclis’te görüşülmesi esnasında siyasetçileri birebir markaja aldılar. Aynı futbol sahasındaki gibi. Hatta Adalet Komisyonu’na da geldiler. Komisyon’da değişiklik önergesi vermek isteyen vekillerin koluna girerek, onlara sarılarak önerge vermelerini bile engellediler. Genel Kurul safhasında da irtibatlı oldukları milletvekilleri üzerinden bu markaja devam ettiler. Maalesef bu kanun ilk böyle çıktı! Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra da ikinci kez sabaha karşı beşte Meclis’ten geçirildi.
Kulüpler neden şikeyi cezanın daha az olmasını istediler?
Şike operasyonunda gözaltına alınan ya da tutuklanan sanıkların önemli bölümü bugün şikeden yargılanıyor. “Cezayı azaltırsak, şike sanıklarını kurtarırız” diye düşündüler. Ayrıca eski yasa yürürlükte oldukça, bu operasyon burada kalamazdı. Operasyon genişleyecek ve başka isimler de operasyona dâhil olacaktı. Şimdi bu şike yasasıyla hem mevcut sanıkları hem de geleceği kurtardılar. Yani operasyona dâhil olacak yeni isimleri de kurtardılar. Şike operasyonunun daha da büyüme ihtimali vardı, bu ihtimali ortadan kaldırdılar.
Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ne gitme ihtimali var mı?
Gidebilir. Cumhurbaşkanı’nın yasayı incelemek için on beş günlük süresi var.
Bu yasaya karşı çıktığınız için tehdit aldınız mı?
Ben Ergenekon sürecinde de tehdit almıştım. Kürt Ergenekonu kitabım çıktıktan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en fazla tehdidi şikeyle ilgili çıkışımdan sonra aldım.
Taraf gazetesi yazarı Neşe Düzel’in "Bu bir Aziz Yıldırım kanunudur" başlığıya yayımlanan (12 Aralık 2011) Şamil Tayyar söyleşisi şöyle:
Bu bir Aziz Yıldırım kanunudur
“Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var. Bu önemli şahıs, Belarus’a gidip Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır. Devletin kayıtlarında bu var.”
“Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirtmeyi başardılar. AK Parti iktidarında sürekli kan kaybeden statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı.”
“Ergenekon sürecinde de tehdit aldım ‘Kürt Ergenekonu’ kitabımdan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en çok tehdidi şikeyle ilgili aldım.”
***
NEDEN ŞAMİL TAYYAR
Meclis ve mahkeme, ikisi de çok hızlı çalıştı. Cumhurbaşkanı’ndan vetolu “şike yasası” görüşülmek üzere tekrar Meclis’e geldiği gün, mahkeme harekete geçti ve şike operasyonunun iddianamesini tahmin edilen tarihten çok önce kabul etti. Bu kez Meclis, hiçbir konuda göstermediği çalışkanlığı yine şike konusunda gösterdi ve cumartesi sabaha karşı beşte yeni şike yasasını onayladı. Herkes kamuoyuna açıklanan iddianameyi anlamaya çalışırken, şike iddianamesini etkileyecek yasa böylece Meclis’ten hızlıca geçti. Eski yasaya göre hazırlanmış olan şike iddianamesi şimdi ne olacak? Davalar hangi mahkemelerde görülecek? Şike operasyonu duracak mı? Meclis yedi ay içinde iki farklı şike yasası çıkardı. Yedi ay önce ilk şike yasasının çıkarılmasının amacı neydi? O yasayı kim çıkardı? Sonra neden ve kim tarafından değiştirilmek istendi? Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen partiler niye bu yasa konusunda böyle direndiler? Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken bu konuda nasıl anlaştılar? Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde? Mafya yasa değişikliğinden nasıl yararlanacak? Bu konuları, AK Parti’de herkes susarken, şike yasasına cesurca muhalefet eden ve yasayı veto etmesi için Cumhurbaşkanı’na mektup yazan Şamil Tayyar ile konuştuk. 2007’de Ergenekon soruşturmasıyla başlayan ve Balyoz, Şike gibi operasyon ve davalarla devam eden süreci çok yakından takip eden ve Ergenekon’la ilgili beş kitap yazan gazeteci Şamil Tayyar, bu dönem AK Parti’den milletvekili seçildi. Şamil Tayyar’ın, Operasyon Ergenekon veÇelik Çekirdek isimli kitaplarının ardından piyasaya çıkan en son kitabı Kürt Ergenekonu oldu.
Şike iddianamesini okudunuz mu?
Evet, 401 sayfalık iddianameyi baştan sona okudum. Mantık kurgusu çok sağlam. Telefon konuşmaları somut delillerle desteklenmiş.
Mahkemenin önünde daha süre vardı. İddianameyi hızla kabul etmesinin anlamı nedir?
İddianame böylece kamuoyuna mal oldu. Kamuoyu pek çok vahim olayı öğrendi, ayrıntılarını gördü. Artık bu iş kamuoyu nezdinde mahkûm olur.
Mahkeme’nin şike iddianamesini hızla açıklaması üzerine Meclis de aynı hızla sabaha karşı beşte şike yasasını onayladı. Böylece Meclis, yedi ayda içinde iki farklı şike yasası çıkarmış oldu. Meclis, yedi ay önce ilk şike yasasını niye çıkarmıştı? İlk şike yasasının çıkarılma amacı neydi?
İlk şike yasası 14 Nisan 2011’de yürürlüğe girdi. O tarihte bu yasa, spor sahalarında artan şiddet ve kargaşayı önlemeye yönelik olarak çıkarılmıştı.
Peki, şike yasası neden değiştirilmek istendi?
Sebebi çok açık. Devam etmekte olan bir şike operasyonu var. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı, çok sayıda futbolcu, menajer, teknik direktör vs. bu şike operasyonunun içinde. Bu isimlerin gücü nedeniyle sürece müdahale edilmek istendi. Aslında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike operasyonunda birinci isim olması, bu operasyonu duvara çarptırdı. Eğer Aziz Yıldırım şike operasyonunun içinde olmasaydı, yasanın değiştirilmesine asla ihtiyaç duyulmazdı. Bu yüzden, yeni şike kanunu, tümden bir Aziz Yıldırım kanunudur.
Aziz Yıldırım gerçekten bu kadar güçlü mü?
Evet. Onu güçlü kılan birkaç neden var. Bir, en kalabalık taraftarı olan kulübün başkanı olarak arkasında ciddi taraftar desteği var. Zaten ilk günden beri Aziz Yıldırım ve arkadaşları, ısrarla şike operasyonunun Fenerbahçe’ye yapıldığını söylüyorlar. Şike operasyonu, sanki Aziz Yıldırım’a değil de tüm kulübe yönelikmiş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Oysa bu operasyon Fenerbahçe’ye yönelik değil. Bu bir çete operasyonu. İçine kim girerse girer... Yıldırım’ı güçlü kılan ikinci neden de onun girift sermaye ilişkileri. Yıllardır NATO ihalelerine giren biri. Çok önemli, derin ilişkileri var. Bu yüzden, onu koruyucu tedbirler ânında devreye sokulabiliyor. Yoksa başka türlü, bütün siyasi partileri biraraya getirecek bir uzlaşma doğmazdı.
Ergenekon’da açığa çıkan derin ilişkilerden daha derin bir ilişkiye sahip olmak mümkün mü?
Şike soruşturması başladığında, “Operasyon derinleştirilirse Ergenekon’la ilintili çok önemli ipuçlarına ulaşılabilir” demiştim ben. Nitekim iddianameye yansıyan bazı gizli tanık ifadeleri bunu teyit ediyor.
Gizli tanıklar ne diyor?
Bazı ilişkilerle Ergenekon arasında bağlantılar kuruluyor. Mesela Bedrettin Dalan bugün Ergenekon’un sanığıdır. Kendisi şu anda Rusya’da dolaşıyor. Bakın... Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var ki, işte bu önemli şahıs, Belarus’a gidip, Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır!
Dalan’a, çanta içinde para götüren muhasebecisi değil miydi?
O ayrı. Bugün şike operasyonunun sanıklarından biri, Dalan’ın yurtdışındaki
kaçak gezintisini finanse eden adamdır! Bu kişi elinde çanta dolusu parayla doğrudan Belarus’a gitti ve Dalan’a para verdi. Devletin kayıtlarında var bu! Bu kişi, şike davasında adı geçen 93 sanıktan biridir. 93 sanıktan önemli biri bu. Acaba bir insan, Ergenekon davasında yargılanırken yurtdışına kaçan böyle önemli bir zatı niye finanse etme ihtiyacını duyar?
Sizce niye ihtiyaç duyar?
İşte bu soru mutlaka cevaplanmalı. Şike operasyonunda gözaltına alınan veya tutuklanan bazı kişilerle Ergenekon arasındaki ilişkilerin çıkarılması için daha derin operasyonlara ihtiyaç var bu yüzden. Şike operasyonunun sürmesi gerekiyor. Sürdürülürse, Ergenekon’un önemli bir finansman ayağı çözülebilir.
Peki, bu şike yasasıyla operasyon sürdürülebilecek mi?
Bu yasayla şike operasyonu tümden bitecek ve Ergenekon’a uzanmayacak. Dolayısıyla ilişki kurulamayacak, Ergenekon’un en önemli finansman ayağı da çözülemeyecek.
Ergenekon’un finansman ayağı futbol mu?
Evet. Futbolda çok büyük para var. Türkiye’de kulüplerin yıllık bütçelerinin toplamı 600 milyon avro. Bu futbol endüstrisinin resmî yüzü. Bir de avanta, komisyon, şike, bahis, kara para aklama gibi çok karanlık ilişkiler ve işler var. Bu kadar karanlık bir düzen kendine devlet içindeki çetelerden ve Ergenekon dediğimiz derin unsurlardan destek bulmadan devam edemez. Emniyet, istihbarat, siyasetçi, gazeteci, işadamı gibi toplumda nüfuz kullanabilen her kesimle irtibatlı olmadan ve onlardan güç devşirmeden bu kirli işler asla süremez. İşte değiştirilen şike yasası, bu kirli iş ve ilişkileri açığa çıkarabilecek bir kanundu. Bundan rahatsız oldular ve yasayı değiştirttiler. Şikeyi çok basitleştirdiler. Oysa şikenin içinde her şey var.
Neler var?
Silah, şantaj, tehdit, baskı, 30-40 milyon dolarlık transferler, komisyonlar, dolandırıcılıklar var. Ayrıca maçın sonucuna bağlı olarak büyük bahisler, paralar dönüyor. Şikenin sonucunda bir takım şampiyon olabilir veya küme düşebilir, milyon dolarlar kazanabilir ya da kaybedebilir. Üstelik bazı kulüpler borsada halka açıklar. Şike sonucunda borsa değerleri hızla yükseliyor ya da düşüyor. Hisse alım satımlarından borsada da büyük paralar dönüyor.
Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen siyasi partiler niye böyle direndiler bu yasa konusunda?
Kulüplerin arkasında ciddi bir taraftar kitlesi var. Partiler, şike yasasını çıkarmazsak milyonlarca taraftarı olan kulüpleri karşımıza alırız kaygısıyla böyle davranmış olabilirler ama ben, bu kanun Meclis’ten geçsin diye Kulüpler Birliği Vakfı yöneticileriyle birlikte canhıraş çalışan bazı siyasetçilerin oy kaygısıyla değil, daha farklı ilişkilerin sonucu olarak böyle davrandıklarını düşünüyorum. Bu siyasetçilerin, parti yöneticilerini “futbol endüstrisi batabilir. Böyle giderse ligler biter. Kulüplerin bir kısmı iflas edecek” türünden yanlış bilgilerle ikna ettiklerini düşünüyorum.
Peki, bu yeni yasanın sonuçları ne olacak?
Bu şike yasasıyla futbolun temizlenmesi mümkün değil. Sporda Ergenekon cirit atmaya devam edecek. Ayrıca şike yasasında yaşananlar, devam eden Ergenekon ve Balyoz davalarına da emsal olabilir. Bizim AK Parti olarak tezimiz neydi? Biz devam eden bir soruşturmaya siyaseten müdahale etmek istemiyorduk. Yapılacak herhangi bir yasal düzenlemenin, yargıya müdahale gibi anlaşılacağını söylüyorduk. Ama şimdi ne yaptık? Şike operasyonu devam ederken kanun çıkardık. Balyoz’un ve Ergenekon’un arasındaki siyasiler, gazeteciler ve sivil toplum temsilcileri şimdi bize, “siz istediğiniz operasyona kanun çıkararak müdahale ediyorsunuz; buna da müdahale edin” diyecekler. Zaten bu beklenti, şike kanunu teklifi Adalet Komisyonu’nda görüşürken komisyonun raporuna da eklendi.
Ne eklendi?
Adalet Komisyonu raporuna, “Tüm siyasi partilerin bu düzenlemeyi mutabakatla geçirdiği gözönüne alındığında, uzun tutukluluk sürelerinin değiştirilmesi konusunda da aynı mutabakata varılabileceği yönünde bazı gelişmeler olabileceği gözlenmektedir” diye bir cümle konuldu. Ergenekon ve Balyoz davalarına müdahale edecek yeni yasaların önünün açılabileceğine dair işaret verildi.
Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken şike yasasında anlaştılar. AKP’den yalnızca siz, Bülent Arınç, Hayati Yazıcı ve Taner Yıldız, yasanın değiştirilmesine karşı çıktınız. AKP’de bu yasaya karşı çıkan başka milletvekili olmadı mı?
Konuştuğumuzda partinin üçte ikisi buna karşıydı. Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçeleri doğrultusunda şike yasası değiştirilmeliydi. Ama olmadı. Oysa bu yasa referanduma götürülseydi kesinlikle halk bu yasayı reddederdi. Çünkü 20 milyon Fenerbahçe taraftarı çete operasyonlarına karşı değil ki! Çok dar bir fanatik grup başkanlarına bağlılık tutkusuyla eski şike yasasına karşı çıktılar.
AKP yöneticileri, halkın bu değişikliği desteklediğini mi düşünüyor?
Gerçek şu ki, parti tabanından da bu kanuna oy vermeyin diye çok büyük baskı geldi. Türkiye’nin her yanından milletvekillerini arayıp baskı yaptılar. Milletvekilleri çok zor durumdaydı. Parti disiplini olmasaydı ve oylama gizli olsaydı bu kanun asla geçmezdi. Üç partinin desteği olduğu halde 550 milletvekilinden sadece 284 milletvekili kabul oyu verdi bu yasaya.
Bu konuda parti yöneticileriyle görüştünüz mü?
Konuştuk tabii. Benim gördüğüm kadarıyla bu kanun aslında onların da içine çok fazla sinmedi. Ama kulüplere verilen sözü yerine getirme ihtiyacı hissettiler biraz.
Meclis yeni şike yasasını çıkarırken, mahkeme eski yasaya göre hazırlanan şike iddianamesini kabul etti. Şimdi şike davası nasıl yürüyecek?
İddianameyi kabul eden mahkeme bir durum değerlendirmesi yapacak. Çeteyi kendisine alacak ya da görevsizlik kararı verecek. Nasıl bir hukuki seyir izleneceğini bilmiyoruz. Çünkü şike ağır cezalık olmaktan çıktı ve özel yetkili mahkemelerden alındı. Oysa bu iddianameyi özel yetkili savcı ilk çıkan şike kanununa göre hazırladı.
Tekrar yeni bir iddianame mi hazırlanacak?
Evet. Belki birden fazla iddianame hazırlanacak. Çünkü yeni şike kanununa göre, bazı sanıklarla ilgili suçlamalar özel mahkemeden alınıp asliye cezaya ve sulh hukuka gidecek, yeni iddianameler hazırlanacak. Bakın... Yeni yasada iki kritik düzenleme var. Birincisi, şike ve diğer suçlar (bahis, şiddet, vs.), çete suçu olmaktan yani örgütlü suç olmaktan çıktı. Bu suçlar, asliye hukuk ve ceza mahkemelerinin konusu yapıldı. Bu tür suçların örgütlü suç kapsamından çıkarılması, çetelerle mücadeleyi zayıflatacak. Bu yasa Türkiye’ye çok zarar verecek.
Şike yasasındaki ikinci kritik değişiklik nedir peki?
Şike ve diğer suçların cezaları sembolik hale getirildi. Mesela şike suçunun cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Diğer bazı suçlar da para cezasına çevrildi. Ayrıca, şike örgütlü suç kapsamından çıkıp, bireysel eylem olarak niteleneceği için, davalar birden fazla mahkemede de görülecek.
Bu nasıl bir sonuç yaratacak?
Şike operasyonu parçalanacak, küçülecek ve operasyon olmaktan çıkacak. Futbolda arınma süreci burada bitecek. Geçmiş olsun! Futbolda temizliğe veda ettik. İddianame iki ayrı çeteden bahsediyor. Biri ekonomik çıkar amaçlı örgüt. Bunun başında Aziz Yıldırım var. Diğeri silahlı suç örgütü. Onun başında Olgun Peker var. İddianameye göre, bu iki çete arasında işbirliği var. Olgun Peker’in soyadı aslında Aydın. Sedat Peker’e özenip soyadını değiştirmiş. Olgun Peker, Giresunspor’un başkanı. İddianameden, bir spor kulübünün mafyanın eline geçtiği anlaşılıyor. Zaten şu anda yönetimi mafyanın eline geçmiş birkaç önemli kulüp var. Birçok önemli kulüpte mafya tipi yapılar var. Şike kanunu değişmeseydi bu operasyon büyüyebilirdi ve daha başka kirli ilişkiler de deşifre edilebilirdi.
Peki, Aziz Yıldırım’ın durumu ne olacak sizce?
İddianamede Aziz Yıldırım hakkında 14 ayrı suçlama var. Biri, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesine göre çete liderliği. Geriye kalan on üç suç ise şike ve teşvik primiyle ilgili. Bu şike yasasıyla, şikenin cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Bu arada bir başka kurnazlık daha yapıldı. Kaç tane şike suçu işlenmiş olursa olsun, hepsi için tek bir suç muamelesi yapılacak. Böylece on üç suçun tamamı tek suça indirilmiş olacak. Yani hâkim bu on üç suçu tek suç olarak işleme alacak.
Ceza Kanunu’nun temel prensibine aykırı değil mi bu?
Ona Anayasa Mahkemesi karar verecek.
Aziz Yıldırım kaç yıl hapis istemiyle yargılanacak sizce?
Çete liderliği, iki-altı yıl arası hapis cezası öngörüyor. Şike suçunun hapis cezası da bir-üç yıl arasında. Demek ki Aziz Yıldırım üç yılla dokuz yıl arasında yargılanacak.
Futbolun içinde mafya var mı?
Kesinlikle var. Mafya, silah, çete olmadan bu kadar pis ve karanlık ilişkiyi, bahis ve şikeyi yürütemezsiniz. Çünkü yeri geldiğinde futbolcuyu, işadamını, menajeri tehdit edeceksiniz, güç kullanacaksınız. O gücü ancak karanlık adamlar üzerinden kullanabilirsiniz. Kaleci Rüştü’yü nasıl dövdüler hatırlayın. Gökdeniz’i, Ahmet Çakar’ı kurşunladılar. Erman Toroğlu’nu işinden attırdılar. Çok sayıda gazeteci baskıyla işinden oldu.
Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde?
Futbolda milyon dolarlar dönüyor. Bırakın galibiyet, yenilgi veya beraberliği, maçın skoru üzerine bile bahisler yapılıyor. Bir maçın dört-üç veya beş-dört biteceği bile ayarlanıyor ve böylece bahisteki rakam daha da arttırılıyor. Bütün bu kirli işler ve para trafiği...
Evet...
Bütün bu kirli işler ve para trafiği mafya olmadan yönetilemez. Zaten birçok kulüpte mafyayla işbirliği içinde olan karanlık adamlar yönetimlere çok daha kolay geliyor. Kulüp yöneticiliği bu karanlık ilişkilere meşruiyet kazandırıyor. Kulüp başkanı, kulüp yöneticisi, teknik direktör, kulüp sözcüsü vs. gibi meşru statülerle karanlık ilişkilerini daha kolay yürütüyorlar ve giderek daha büyük ve egemen bir güç haline geliyorlar. Arkalarında hemen sokağa dökülebilecek ciddi taraftar kitlesiyle futbolda ve kulüpte kendi iktidarlarını kuruyorlar. Taraftarları siyasilerin üzerine salabiliyorlar. Sizi iktidardan düşürürüz tehditleri savurabiliyorlar. Taraftar gücü inanılmaz bir güç tabii...
Mafya şike yasasından nasıl yararlanacak sizce?
Bazı ilişkiler deşifre olduğu için bir süre kontrollü gidilebilir ama zamanla olay tavsar ve eski düzen yine kurulur. Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirmeyi başardılar. On yıldır sürekli kan kaybeden ve son dönemde diz çöktürülen statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı. AK Parti iktidara geldiği 2002’den beri statükoyla mücadele ediyor. Bu mücadelede ciddi kazanımlar elde edildi, Türkiye’nin demokratik dönüşümlü büyük ölçüde sağlandı ama bu şike kanunuyla statüko kazandı ve ilk galibiyetini aldı.
Siz kulüp yöneticilerinin gelip parlamentoda lobi çalışması yaptığını açıkladınız. Neler yaptılar?
Bunlar birkaç aydır bütün partileri tek tek ziyaret ediyorlar. Temsilcilerle görüşüyorlar. Bize gelip, “bakın muhalefet hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Sonra onlara gidip, “iktidar partisi hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Böyle bir oyun kurdular. Ayrıca hem teklifin hazırlanmasında hem de teklifin Meclis’te görüşülmesi esnasında siyasetçileri birebir markaja aldılar. Aynı futbol sahasındaki gibi. Hatta Adalet Komisyonu’na da geldiler. Komisyon’da değişiklik önergesi vermek isteyen vekillerin koluna girerek, onlara sarılarak önerge vermelerini bile engellediler. Genel Kurul safhasında da irtibatlı oldukları milletvekilleri üzerinden bu markaja devam ettiler. Maalesef bu kanun ilk böyle çıktı! Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra da ikinci kez sabaha karşı beşte Meclis’ten geçirildi.
Kulüpler neden şikeyi cezanın daha az olmasını istediler?
Şike operasyonunda gözaltına alınan ya da tutuklanan sanıkların önemli bölümü bugün şikeden yargılanıyor. “Cezayı azaltırsak, şike sanıklarını kurtarırız” diye düşündüler. Ayrıca eski yasa yürürlükte oldukça, bu operasyon burada kalamazdı. Operasyon genişleyecek ve başka isimler de operasyona dâhil olacaktı. Şimdi bu şike yasasıyla hem mevcut sanıkları hem de geleceği kurtardılar. Yani operasyona dâhil olacak yeni isimleri de kurtardılar. Şike operasyonunun daha da büyüme ihtimali vardı, bu ihtimali ortadan kaldırdılar.
Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ne gitme ihtimali var mı?
Gidebilir. Cumhurbaşkanı’nın yasayı incelemek için on beş günlük süresi var.
Bu yasaya karşı çıktığınız için tehdit aldınız mı?
Ben Ergenekon sürecinde de tehdit almıştım. Kürt Ergenekonu kitabım çıktıktan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en fazla tehdidi şikeyle ilgili çıkışımdan sonra aldım.