BU 'OSMANLI'DAN BİZE FAYDA YOK!

Medyaradar Sinema-TV yazarı Murat Tolga Şen, TRT'nin yeni dizisi Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam'ın ilk bölümünü çamura saplanmış havalı bir arazi aracına benzetti.

TRT’nin yapımı yılan hikayesine dönen Osmanlı tarihi dizisi "Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam" nihayet ekranda... Bambaşka bir kadro ile Burası Osmanlı: Sır Kanunu olarak yola çıkan yapımın önümüze gelme süreci Osmanlı’nın en sıkıntılı zamanlarını aratmayacak kadar çetrefilli. TRT bu diziyi aylardır öyle ballandıra ballandıra tanıtıyor ki, beklenti büyük oluyor haliyle... Tabi bir de laf vardır, büyük beklenti, büyük hayal kırıklığı yaratır derler. Öyle de oldu.

Dönem dizilerinin sitcomlar gibi ağır aksak başlayıp sonradan tarz tutturma lüksleri yok. Daha ilk bölümden hikayenin ruhunu ve dokusunu belirleyip izleyiciye geçirmeniz gerekir ki alışkanlık yaratsın. Eğer bu dizinin ruhu gördüğümüz kadarsa tutmayacağını, tutsa bile Muhteşem Yüzyıl ile açılan tarih merakı kapısından geçerek başarabileceğini öngörmek mümkün.

Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam, lise bitirmiş her Türk’ün bildiği meşhur Lale Devri ve Patrona Halil İsyanı etrafında dönecek. Yalnız, ekip bu dönme işine dizi başlar başlamaz giriştiğinden ilk bölümü bitirmiş olmama rağmen, kim kimdir, kim değildir henüz anlamış değilim!

Aslında prodüksiyon fena değil, iki dekordan mamul iç çekimlerle işi götürmek yerine bayağı uğraşmışlar, Osmanlı sokaklarının içindeyiz bu defa ama bu emeğe hiç yakışmayacak yetersiz bir renk tutturma (color correction) çalışması yüzünden malzeme çiğ durmuş ve boşa gitmiş.

Yeşilçam’ın tarihi avantürlerinin en büyük sıkıntısı o gıcır gıcır duran Yeniçeri, Bizanslı, köylü kostümleridir. Aradan geçen 30-40 yıla rağmen meselenin hala çözülememiş olması acıklı bir komedi... Sanki tüm Osmanlı tebaası bayramlıklarını giymiş dolaşıyor. Yerler çamur, çaltak içinde ama herkesin kıyafeti pazardan bir saat önce alınmış gibi tertemiz! Olmaz, olamaz…

Dövüş sahnelerindeki, "şimdi ben sana vuracağım, sonra eğileceğim, sen benim üstümden aşacaksın" tadında, provadan beter haller, yapımı fena derecede ucuz gösteriyor. Olayı masa başında çözelim bari diyen post prodüksiyoncular ellerine geçen her fırsatta vermişler ağır çekimi! Hani John Woo görse "ne yaptınız arkadaşlar siz!" diyecek, o derece...

Diziyi izlerken bir yandan da sosyal medyadan gelen tepkileri kolaçan ediyordum. Tesettürlü bir Twitter üyesinin "Osmanlı kadını öyle saçı açık gezer mi, cahil misiniz siz?" diyen tweet’i dikkatimi çekti. Sanırım dizi ekibi dönemin minyatürlerinden, gravürlerinden, yağlı boya tablolarından yola çıkarak bir giyim konsepti geliştirmiş ve uygulamış... İlerleyen günlerde dizinin çevresinde gelişen tartışmaların odak konusu bu olacak gibi görünüyor.

Uzun lafın kısası; Bu haliyle devam ederse TRT için pahalı bir fiyaskoya dönüşecek gibi görünüyor. Kıyaslamak istemiyorum ama Muhteşem Yüzyıl’ın karşısına onda olmayan bir sürü avantajla çıkıp onun gerisinde kalmak acı verici olacaktır. Dizinin ilk bölümü çamura saplanmış havalı bir arazi aracı gibi… Hikaye, entrika yerinde ama oyun akmıyor, oyuncular şaşkın ve bir yönetmen dokunuşundan bahsetmek imkansız. Fırat Tanış dışında oynadığı karaktere ikna olduğum hiç bir oyuncusu yok. İlk bölümün en acı veren detayı ise, Koskoca Padişahı pide salonunlarının kapısında duran yüzsüz garsonlar gibi “buyruuuuuunnnn” diyerek karşılayan bir Hatice Sultan yani Türkan Şoray görmek oldu. Türk sinemasının sultanı sanki “benim ne işim var burada” der gibi şaşkın ve hevessiz bir oyunculuk sergiliyor. Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ı izlerken aklıma TRT’nin yıllar önce çektiği Kuruluş geldi. Türlü imkansızlıklarına ve acemiliklerine rağmen çok daha karakterli bir yapımdı. Hey gidi…

twitter.com/murattolga