Bu İşte Bir “Gariplik” var!.. Bu Nasıl “Ortak Bir Anlayışa” Ulaşmadır?

Siyaset Analisti Atilla Akar, “Altılı Masa’nın son açıklaması”na dair soru ve şüphelerini dile getirdi…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Altılı masanın liderleri nihayet bir araya geldiler. “Millet İttifakı” adı altında ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde toplanan partiler sonunda varılan neticeleri ortak ve ıslak imzalı bir açıklama ile kamuoyuna deklare ettiler.

Kısa sayılabilecek metin şu ifadeleri içeriyordu: "Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin genel başkanları olarak 28. Dönem TBMM ve 13. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak Cumhurbaşkanı adayımız ve geçiş süreci yol haritası konusunda ortak bir anlayışa ulaşmış bulunuyoruz. Genel başkanların partilerinin yetkili kurullarını bilgilendirmeleri sonrası nihai açıklamayı 6 Mart 2023 tarihinde kamuoyu ile paylaşmak üzere Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde tekrar bir araya geleceğiz."

Bu metne göre cumhurbaşkanı adaylığı konusunda “ortak bir anlayışa” ulaşıldığı anlaşılıyordu. Kamuoyuna resmen duyurulmayan ismin ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğu söyleniyordu. Dışarıya yansıyan iddialara göre 6 partiden 5’i aynı yönde tercihte bulunmuştu. Bu yönüyle adeta “iş bitmiş” gibi görünüyordu. Gerisi “Teferruat”tı sanki…

Adeta Savaş Açılmış Gibi!

Ancak toplantı sonrası ortaya çıkan manzara ve bilhassa İYİ Parti çevrelerinden gelen tepkiler olayın hiç de böyle olmadığını gösteriyordu. Üstelik tepkilerin bazıları oldukça sertti. Örneğin İYİ Parti Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu Üyesi Ümit Dikbayır'ın attığı ve daha sonra sildiği öfkeli tweet bu cinstendi. Dikbayır, İYİ Parti dışındaki diğer ortaklarını işaret ederek 'Millet beşten büyüktür' çıkışında bulundu. Bu çıkış hem anlaşmazlık iddiasını somutladı hem de diğer beş partinin iradesinin tartışma konusu olduğu sonucunu doğurdu.

Ancak hemen hemen zamandaş bir diğer ifade ise İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ten gelecekti. Öztürk, Akşener'in "Gerçek komutan olmak için, apoletlerden vazgeçmek gerekir." sözüne atfen Twitter hesabından "Apoletlerini sök dedik sana..." ifadelerini kullanacaktı. Bu emir kipli ve adeta “ultimatom” kokan sözler olayı daha kızgın bir hatta çekecekti.

İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi Tamer Kayaalp’de tweetlerinde aynı çizgiyi sürdürmüş görünüyordu: “CHP’liler dışında Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına inanan bir kişi görmedim sokakta.” ve “Biz apoletlerini sök diyoruz sen esas duruş istiyorsun bizden” demekteydi.

HaberTürk yayınına konuk olan İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Erhan Usta’da belki biraz daha yumuşak üslupta ama sonuçta ortada bir “Mutabakat olmadığını” beyan edecekti. Usta, "6 lider bir isimde uzlaştı mı bir karar verildi mi?" sorusuna şöyle bir yanıt vermekteydi: "Genel Başkanımızla görüşme şansım olmadı. 22.30'da toplantıya çağırdı. Benim herhangi bir şekilde metnin dışında bir bilgim yok. Ama metinden anladığımı söyleyeyim. İsimler konuşulmuş ancak bir isim üzerinde mutabakata varılmadığı anlaşılıyor."

Usta, aday belirlenmesi konusunda da farklı bir iddia ortaya atacaktı: "Hepimizin bildiği anketler var, çok hızlı bir şekilde yeni bir çalışma yapılabilir. Belki yöntemde uzlaştılar. 'Bu yöntemlerle çok hızlı bir tarama yapalım o zaman da bir isme karar verelim' diye bir çalışma da yapılmış olabilir. Tamamen bir isim konusunda uzlaşma sağlansaydı beklenmez şu an açıklanırdı." diye konuştu. Burada dikkat çeken noktalar bir tür “hızlandırılmış anket” le sonuca gidilmesi çağrısı ( Eğer ciddi ise bana çok “tuhaf” bir öneri gibi geldiğini söylemeliyim) ve “bir isim konusunda uzlaşma sağlansaydı beklenmez şu an açıklanırdı” vurgusuydu.

Bu İşte Bir “Gariplik” var!..

Peki neler oluyordu? Biz mi metni yanlış okuyorduk? Birileri mi çarpıtıyordu? Birileri kasten mi bunu tam bir “uzlaşma metni” olarak sunuyordu? Başka birileri uzlaşmaya rağmen “oyunbozanlık” mı yapıyordu? Bu durumda bazı soru ve şüpheler mantıken öne çıkıyordu. Kısaca bu nasıl bir “anlaşma” idiydi ki pratikte “anlaşmazlık” esas anlaşma ise “tali” olabiliyordu?

* Eğer “Ortak bir anlayışa” varıldıysa bu “anlaşmazlık” manzarası neden?

* Yok “Anlaşmazlık” varsa bu “anlaşma” metni nereden çıktı?

* Anlaşmazlık oluştuysa liderlerin hepsi metni neden imzaladılar?

* Yahut niye “Şerh” konulmadı?

* Buradaki ifadeler net değil mi? Herkesin “anlaşma”dan anladığı farklı mı?

* Böylesi önemli bir metin “muğlaklık” kaldırır mı?

* Birileri özellikle “Anlaşıldığı” imajını mı yaymak istiyor? “Uzlaşma” görüntüsü neden verildi?

* Başka birileri aslında olan “Anlaşmayı” sonradan “sabote” mi ediyordu?

* Eğer anlaşıldıysa o isme eğilimin “saptandığı” üslubunca niye hemen açıklanmadı? Şimdi açıklanmasa bile “ismin belirlendiği”ne vurgu daha net yapılamaz mıydı?

* Anlaşılan sadece aday isimleri, profili, kriterleri, vb ise (Ki bunların zaten çoktan saptanmış olması lâzım) bunca hırgüre neden gerek vardı?

* Burada metinde geçen “ortak Cumhurbaşkanı adayımız ve geçiş süreci yol haritası konusunda ortak bir anlayışa” ifadesi yetersiz mi kaldı? “Ortak cumhurbaşkanı adayımızın ismi” mi denmeliydi?

* Tartışma devam etsin diye mi muğlak bırakıldı? Başka hesaplar mı güdüldü?

* Zaten liderler kurullardan önceden tam yetki aldıklarına göre tekrar “partilerinin yetkili kurullarını bilgilendirmeye” neden gerek duyulmuştur?

* O zaman sadece “değerlendirmemiz sürüyor 6 Mart Pazartesi kesin açıklamada bulunacağız” demek daha doğru olmaz mıydı?

* Eğer baştan anlaşılamayacağı belli ise bu toplantı niye tertiplendi?

* “Dostlar alışverişte görsün” mü dendi?

* Kamuoyunun hassasiyet ve beklentileri dikkate alınmadı mı? Sadece partiler kendi hesaplarını mı yaptı?

Öyle veya böyle, (Tabii siz eğer isterseniz yeni sorular ilave edersiniz ya da benim sorularımı yanlışlayabilirsiniz) acil bir cevap bekleyen adaylık sorusu halen ortadadır. Negatif düşünmek istemiyorum ama gerilim sürer ve eğer pazartesi de bunun cevabı verilmez ise bu işin sonu “Kötü” gibi geliyor bana. Tabii bu saatten sonra “masayı devirmeye” kim cesaret eder onu bilemiyorum!..

03. 03. 2023

Tüm yazılarını göster