Bu işte bir “bit yeniği” var! Kalpazanlık mı “ekonomik operasyon” mu?

Medyaradar analisti Atilla Akar, son dönemde döviz piyasalarını sallayan “Sahte dolar” iddialarının bir “Ekonomik ya da psikolojik operasyon” olup olamayacağını tartıştı…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim; ben bu döviz işlerinden hemen hiç anlamam. Zaten cebimde bir dolarım dahi yoktur. (Hoş, doğru düzgün TL’de var sayılmaz ya neyse!) Dolayısıyla kendi payıma sahte dolar alma riskimde yok. Sahte dolardan yüklüce dolar alacak kadar parası olanlar korksun. Benim içim rahat!..

Ben olsa olsa ülke ekonomisi adına merak ederim. O da bir yere kadar. Hani kendi payıma zaten ekonomik manada “Ölmüş eşek kurttan korkmaz” misali olduğum için. Nasıl olsa ülkeyi batıranda çıkaranda ben değilim. Ötesini memleket ekonomisine yön verenler düşünsün!..

Alanda Satanda Tedirgin!..

Dolayısıyla bir süredir ortalarda dolaşıp duran sahte dolar iddiaları ekonomik ortamı hayli germiş görünüyor. Özellikle 50 ve 100 dolarlar üzerinde yoğunlaşan iddialar hayli tartışma yaratmış bulunuyor. Gerçeğine “Çok yakın” basıldığı ve kâğıdı da orijinal gibi durduğu söylenen dolarlar o yüzden kolay ayırt edilemiyor. Mevcut para sayma makineleri de bunları tespit edemiyor. Kapalıçarşı piyasasını ve bankaları felç eden “Sahte dolar” ların miktarı üzerine de muhtelif iddialar var. İlk anda 600 milyon gibi bir rakam telaffuz edildi ama gerçek rakam belli değil. Kabaca bize anlatılan hikâye bu...

Alanı da satanı da tedirgin eden olay süreçte bir paniğe dönüştü. (Banka ve bürolar bir süreliğine alımı durdurdu. Kimi fırsatçılarda belli bir komisyon üzerinden işlem yaptılar.) Şimdilerde ise ne kadar duruldu bilmiyorum ama olayın psikolojik serpintisi daha bir süre piyasaları etkisi altına alabilir. Ortalama döviz alıcısı bir süre daha dolara soğuk kalabilir. Bu devletin ve döviz piyasasının verebileceği güvene bağlı sanırım.

Bir Filmin Düşündürdükleri!..

Böylesi durumlar söz konusu olduğunda nedense aklıma hep 2007 yılı yapımı bir film geliyor: Yönetmenliğini Stefan Ruzowitzky’nin yaptığı “Kalpazanlar” filmde II. Dünya Savaşı esnasında tutuklanan ve toplama kampına gönderilen sahte paracı Salomon Sorowitsch (Karl Markovics) ve arkadaşlarının başından geçenler anlatılmaktaydı.

Gerçek bir öyküye dayandığı söylenen filmde Naziler onlara daha iyi hapis koşulları karşılığında sahte İngiliz Sterlini basmalarını önerir. Bundan amaç İngiliz ekonomisini çökertmektir. Ancak onlar küçük hileler yaparak para basımını geciktirirler. Bu sayede savaşın sonu yaklaşır ve İngilizler zor duruma düşmekten kurtulur. Nazilerin “Sahte Para Operasyonu” suya düşer.

Devletlerde “Kalpazan” Olabilir!..

Birdenbire bu film aklıma geldi ve kafamda bir ampul yanıverdi. Velhasıl benim “Paranoyak zihnim” tekrar çalışmaya başladı. Acaba son olayda da böylesi bir mekanizma işletilmiş olamaz mıydı? İnsanlar kalpazan deyince sadece birtakım karanlık adamların çevirdiği işleri anlarlar.

Oysa bazı durumlarda bizzat devletlerin kendisi de kalpazan olabilirler. (Körfez Savaşı esnasında Irak’ta Saddam Hüseyin’in 700 milyon dolar civarında olduğu iddia edilen sahte dolarları gibi) Bilhassa da rakip ya da düşman belledikleri devletlere karşı. Aynı şekilde sadece siyasi veya askeri operasyon yapılmaz. Ekonomik operasyonlarda bir o kadar geçerli olabilir. Tabii bunun tamamıyla panik yaratma amaçlı, sahte bir “Psikolojik operasyon” olma ihtimalini unutmadan…

Sahte Para mı Sahte Operasyon mu?..

Şimdi soru şu; günlerdir piyasaları sallayan “Sahte ABD Doları” iddiaları bu türden bir kalpazanlık dolayısıyla ekonomik operasyon olabilir mi? “Kesinlikle öyledir” diyemesek bile neden olmasın? Bir “İhtimal” olarak geçerli mi yoksa ürkütme amaçlı bir “Spekülasyon” dan mı ibaret? Hangisi? Şimdi - kıt aklımla - kesinliği olmadan bu sorular üzerinden bazı varsayımlarda bulunalım…

  1. Sıradan ama daha kaliteli baskı imkânlarına sahip bir kalpazan şebekesinin işidir. Muhtemelen yurt içinde değil yurt dışında basılıp Türkiye’ye sokulmuştur. (Rivayet muhtelif. Ortadoğu, Balkanlar ve Asya gibi) Çok iyi organize olmuşlardır. Yurt içinde ilk işlemlerin ise turistik bölgelerde yapıldığı iddiası vardır.
  2. Yabancı bir ülke kaynaklı operasyondur. Türk ekonomisinde panik ve çöküş hedeflenmiştir. Yanı sıra tehdit amaçlı olabilir. “Şunları yaparsan ya da yapmazsan ekonomini altüst ederiz”
  3. İddialar doğru ise kalpazanlığın kolay tespit edilememesi, kaliteli sahte basım bu işte bir “Devlet parmağı” olabileceğini akla getirmektedir. Ortalama matbaa imkânlarıyla biraz zor görünüyor.
  4. AB Kaynaklı bir operasyondur. Euro’nun değerini arttırmak için yapılmıştır. Dolardan kaçan Euro’ya yönelecektir.
  5. Altın fiyatını yükseltmek için yapılmıştır. Dolardan kaçan altına yüklenecektir.
  6. Rakam 600 milyonluk değil ama çok daha küçük bir meblağ panik amaçlı piyasaya sürülmüş olabilir.
  7. Küresel spekülatörlerin yeni – tip manipülasyonudur.
  8. Eğer sahte dolarların Güneydoğu sınırından içeri sokulduğu iddiaları doğru ile bu olayda bir şekilde PKK’nın parmağı olduğu varsayılabilir.
  9. Yabancı kaynaklı bir operasyondur. Türkiye’yi piyasalarında milyonlarca sahte paranın dolaştığı, güvenilmez bir ülke olarak gösterme çabası vardır.
  10. Aynı şekilde yabancı yatırım ve piyasalara Türkiye’ye itibar edilmemesi mesajı verilmiştir.
  11. Yurt içi kaynaklı bir operasyondur. Söylendiği kadar çok miktar olmayabilir. Amaç doların aşağı çekilmesi, dolara yönelimin engellenmesi ve TL’ye rağbetin sağlanmasıdır.
  12. Bu balon bir haberdir. Şayia yayılmıştır. Ekonomik amaçlı psikolojik operasyondur. Maksatlı haberlerdir. Piyasa kasıtlı paniğe verilmiştir. Gerçekliği yoktur. Herkes birbirini gaza getirmiştir. İnanılmamalıdır.

Olay Aydınlatılmalıdır!..

Hiç şüphesiz, öyle veya böyle buna karşı önlemler almak öncelikle devletin görevi olup, savcılıkların, emniyetin ilgili birimlerinin ve tabii bu dolarları -varsa- basanları, piyasaya sürenleri bulup tespit etmek de istihbarat servisinin işidir. Bu konuda neler yapıldı bilmiyorum. Lakin tekrarlanmaması için bir şeyler yapılması gerektiği muhakkak. Söylentileri engellemek öncelikle devletin görevidir. Topluma düşenin ise bu konulardaki söylentilere hemen inanmamak olduğu unutulmamalı herhalde…

Her tür spekülatif iddiaya dikkat!..

04. 12. 2024

NOT: İlginçtir. Bir ara Döviz Büroları Derneği’nden bir açıklama yapıldı. Buna göre bütün bu söylentiler “Dezenformasyon amaçlı” idi. 600 milyon dolar veya 1 milyar dolar sahte para olduğu şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Onlara göre “Aslında olmayan bir sahte parayı konuşuyoruz” du. Aynı şekilde siyasi partilerden de ilginç tepkiler geldiğini hatırlatma gereği duyuyorum. CHP Genel başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, bunun için “TIR’lar dolusu paranın olması gerekir ve fiziken mümkün değil” derken olayın “Döviz talebini sınırlamak için” olduğunu iddia etti. Fakat belki de en önemli tepki MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Durumu “Türkiye’ye karşı bir operasyon” olarak tanımlayan Bahçeli "İstanbul'da, yurt dışında basılan sahte 50 ve 100 dolarlık banknotların piyasaya sürüldüğü ve bu nedenle Kapalı Çarşı'daki bazı döviz bürolarının dolar alımını durdurduğu yönündeki iddiaların bir maksada matuf, külliyen yalan ve saptırma olduğunu” söyleyecekti.

Tüm yazılarını göster