BU İDDİA DOĞRUYSA BASIN TARİHİNE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK! SABAH GAZETESİ'NDE SORGU ODASI MI VAR? ÇALIŞANLAR SORGULANDILAR MI?

Sabah Gazetesi'nde gazetecilerin mesleki çalışmalarıyla ilgili olarak, “Baş Denetçi” ve “Denetim Grup Başkan Yardımcısı” sıfatlarını taşıyan kişilerce sorgulandıkları iddia ediliyor.

İşte Sabah’ta o olayı yaşayan yazıişleri editörü deneyimli gazeteci Şenol Konukçu’nun Aydınlık dergisinde dile getirdiği iddianın detayları...

ŞENOL KONUKÇU ANLATIYOR

İnsan Kaynakları görevlisi en sevecen ve duygusal bir ses tonuyla “Denetim’den Tolga Bey sizinle görüşmek istiyor” diyerek randevu saatini ilettiğinde önce buna pek bir anlam veremedim. 33 yıllık meslek yaşamımda çalıştığım 25 işyerinde böyle bir birimle
karşılaşmadım. Transfer olmadığım ya da kendi isteğimle ayrılmadığım dönemlerde İnsan Kaynakları veya daha önceki adıyla Personel Servisi’nden çağrılıp işten atıldığım tebliğ edilirdi genellikle.
Bu ‘nazik’ daveti aldığımda Sabah gazetesi yazı işlerinde sayfa editörü olarak çalışıyordum. Randevu saatinde bir üstteki 8’inci kata çıkıp birkaç kişiye sorduktan sonra “Denetim’den Tolga Bey”in odasına ulaşabildim. Aslında çok kolaymış yeri. Medya Derneği Kurucu Başkanı Salih Memecan’ın odasının tam üstüne denk geliyor!

Odanın kapısından “Tolga Bey siz misiniz?” diye sorduğum kişi ayağa kalkarak içeri davet edip, oturmam için yer gösterdi. Sonra yan odadan koltuğunun altında bilgisayarıyla gelen kişiyle birlikte masaya kuruldular. Odanın kapısını örtmeyi de ihmal etmediler.

Hâlâ neden orada olduğumu, karşımda oturanların da ne iş yaptığını bilmiyordum. “Hayrola” diyerek bir açıklama bekledim. Bana bazı sorular sormaları istenmiş onlardan. Gazetenin hazırlık aşamasında Namık Kemal Zeybek yerine yanlışlıkla Bakan Faruk Çelik’in fotoğrafının sayfaya nasıl girdiğini soruyorlardı. Oysa yanlış fotoğraf Sevilay Yükselir’in uyarısı sonucu gazete baskıya girmeden değiştirilmişti. Mesleki tanımlamalar ile sıraladığım yanlışlığa yol açan nedenleri “sorgucular” anlamakta biraz güçlük çekince “Bakın burada bir yanlışlık yapılıyor. Siz benim dediğimi anlamazsınız, ben de sizin. Bu olayla ilgili soruyu bana yöneticim sormalı” diye uyardım.

Soruları, Baş Denetçi Tolga Övünç soruyor, yanındaki Denetim Grup Başkan Yardımcısı Adnan Tekneci bilgisayarda zapta geçiriyordu.

Ara sıra Tolga Bey, parmağıyla gösterip ekranda düzeltmeler yaptırıyordu. Bir ara Gayrettepe’deki eski 1. Şube’de sorgulandığım hissine kapıldım. Soru-cevap faslı bitince anlam değişikliğine yol açacak cümleleri düzelttirdim. Sonra “ifade tutanağı” başlığı altındaki metni hep birlikte imzaladık.

Biraz şaşkın bir şekilde dışarı çıktığımda “neden sorulara cevap verdim” diye kendimi sorgulamaya başladım.

Yanımdan geçen Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak’a “Biliyor musunuz, yukarıda çalışanlar sorgulanıyor” diyerek durumu anlatmak istedim. Ancak, kafasını sallayıp arkasını dönerek gitti.

Aynı gün, ifade tutanağının fotokopisini masasında oturan Erdal Şafak’ın önüne koydum; “Vakit bulursa okur ve belki tepki gösterir” diye.
Ancak Şafak hiçbir tepki göstermedi. Akşam yattığımda bir türlü uyku tutmadı.

Hem kendimin hem de mesleğimin onurunun çiğnendiğini düşündüm, gecenin büyük bir bölümünde. Ertesi gün, yazı işleri toplantısında söz sırası geldiğinde ayağa kalkarak “Erdal Bey sizin bilginiz var, ancak buradaki arkadaşların da duymasını, bilmesini istiyorum”
diyerek olanları anlatmaya çalıştım.

Daha konuşmamı tamamlamadan, elindeki kalemi yemeye başlayan Erdal Şafak, büyük bir öfkeyle masaya vurup “Burası yeri değil” diye bağırdı. Çünkü Fenerbahçeli Erdal Şafak için yazı işleri toplantısı “totem” yapma, hatta Galatasaraylı spor şefi Zefer Ertem’in sandalyesine “at nalı takma” yeriydi. Herhalde yaptığı totemler yeterli olmadı ki sonunda Zafer Ertem’in işten çıkarılma yazısının altına da imzasını koydu!


Yazı işlerindeki bu çıkışım, daha önce başkalarına da uygulanmış olan ancak gazete içinde fazla duyulmayan “sorgu odası” uygulamasını sonlandırdı. “Yanlıştan, hatadan dönüldü” denilerek yazılı savunma sistemine geçildi.

Ancak bu belge de basın tarihine kara bir leke olarak kaldı. Bu arada dört yıllık Sabah serüvenim de sona ermiş oldu…

İŞTE TUTULAN O TUTANAK!