BU HAYRA ALAMET DEĞİL! YENİ ŞAFAK YAZARINDAN MÜTHİŞ NAZLI ILICAK İDDİASI!
Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük, bugün köşesinde Sabah yazarı Nazlı Ilıcak ile ilgili çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Küçük, Ilıcak’ın Başbakan Erdoğan tarafından kızağa çekilmiş bir güvenlik bürokratı ile sık sık görüştüğünü, yazılarındaki kaynağının bu bürokrat olduğunu ileri sürdü. Küçük, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın da bir dönem benzer ilişkiler içinde yer aldığını şimdi de onun ceremesini çektiğini yazarak ilginç bir de imada bulundu.
İşte Küçük’ün yazısından çarpıcı bölümler:
HÜKÜMETİ ELEŞTİRMESİ AKILLA CEVAP BULUNACAK BİR KONU DEĞİL
"Nazlı Hanım’ın 12 Eylül ya da 1980’lerdeki fikir dünyasını ele alacak değilim. Gazetecilerin, aydınların fikirleri zaman zaman değişir. 20 yıl önce savunulan bir düşüncenin hükmü yoksa elbette ondan cayılır. Ama Nazlı Hanım’ın durumu bu değil. Gezi Parkı’nda takındığı tavır ve hükümeti eleştirmesi akılla cevap bulunacak bir konu değil.
Almanya’nın, Amerika’nın şahin kanadının dezenformasyon ve istihbarat çalışmalarını görmemesi, Özel Harp Dairesi’nin Zello faaliyetini küçümsemesi Nazlı Hanım’ın yeni dönemdeki duruşunun ilk işaret fişeklerini yaktı. 7 Şubat hakkında tek kelime etmemesi, Başbakan’a cephe açanlarla aynı kulvarda buluşması çok şaşırtıcı.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN KIZAĞA ÇEKTİĞİ GÜVENLİK BÜROKRATI
Nazlı Hanım bir dönem etkili konumda bulunan bir güvenlik bürokratıyla son birkaç yıldır çok sık görüşüyor. Hatta bu kişiyi her hafta sonu evinde ağırlıyor. Bu güvenlik bürokratı Başbakan Erdoğan’ın kızağa çektiği biri. Ama Nazlı Hanım’ın yazdığı yazılar ve kitaplarının kaynağı bu bürokrat.
Aynı bürokrat belirli internet siteleri üzerinden manipülasyon haberler yaptırıyor. Başbakan ve hükümet aleyhine faaliyet yürütüyor. Bu siteler Nazlı hanımın Başbakan aleyhindeki yazılarını hep manşete çekiyorlar. Bunların varlık sebebi hükümet aleyhine yayın yapmaları ve sürekli olarak Başbakan’a giydirmeleri. Bu tür manipülasyonlara alet olan gazeteciler de haliyle manipülasyonun bir parçası oluyorlar.
BALBAY VE ÖZKAN DA BÖYLE KULLANILDILAR
Mustafa Balbay ya da Tuncay Özkan gibi isimler benzer operasyonlarda böyle kullanıldılar. Şimdi bunun bedelini ödüyorlar.
Bilindiği gibi geçmişte TSK içinden bir grup internet siteleri kurdurup hükümet aleyhine yayınlar yaptırıyorlardı. Benzerlerini başka güvenlik birimleri yapıyorsa, bunun askerin yaptığından ne farkı var. Geçmişte generaller haberleri verip manşete çektirirdi, şimdi bu güvenlik bürokratı aynı şeyi yapıyor. Sivil hükümetin emrinde çalışan bir güvenlik bürokratının hükümet aleyhine faaliyet yürütmesi herhalde bir tek bizde olur. İnternet andıcı davası boşuna açılmadı. O zaman bu güvenlik bürokratının yaptığı TCK’ya göre suç değil mi? Bilmiyorum. Bu konuya hukukçular cevap versin.
28 ŞUBAT’IN MEDYA AYAĞINI TEMİZE ÇIKARTMAYA ÇALIŞIYOR
Ayrıca uluslararası bir operasyon olduğu su götürmeyen ve hedefinde Başbakan bulunan 7 Şubat hakkında nedense Nazlı Hanım olayı tek zaviyeden görüyor. Ama Gezi Parkı’nda hükümeti topa tutuyor. Olabilir. Bir sakınca yok ama 7 Şubat’ta bit yeniği aramaması çok ilginç bir durum.
Nazlı Ilıcak 28 Şubat’ta dik durmuş bir isimdi. 28 Şubat’ta neler döndüğünü en iyi bilenlerin başında geliyor. Aynı Nazlı Hanım rövanş duygusuyla hareket edilmesin deyip 28 Şubat’ın medya ayağını temize çıkarmaya ve Aydın Doğan’ı aklamaya çalışıyor. Nazlı hanım ne yapmaya çalışıyor, anlayan beri gelsin.
BİR GAZETECİNİN HERKESLE ARASI İYİYSE...
Bir gazetecinin herkesle arası iyiyse ortada sıkıntılı bir durum vardır. İktidarı gayri meşru yollarla devirmeye çalışmak, buna uygun yayın yapmak, dezenformasyon yaymak, cuntacılar aklamak bir aydının işi olamaz. Hangi yana baksam, hep sizi görüyorum Nazlı hanım. Bu hayra alamet değil.
İşte Küçük’ün yazısından çarpıcı bölümler:
HÜKÜMETİ ELEŞTİRMESİ AKILLA CEVAP BULUNACAK BİR KONU DEĞİL
"Nazlı Hanım’ın 12 Eylül ya da 1980’lerdeki fikir dünyasını ele alacak değilim. Gazetecilerin, aydınların fikirleri zaman zaman değişir. 20 yıl önce savunulan bir düşüncenin hükmü yoksa elbette ondan cayılır. Ama Nazlı Hanım’ın durumu bu değil. Gezi Parkı’nda takındığı tavır ve hükümeti eleştirmesi akılla cevap bulunacak bir konu değil.
Almanya’nın, Amerika’nın şahin kanadının dezenformasyon ve istihbarat çalışmalarını görmemesi, Özel Harp Dairesi’nin Zello faaliyetini küçümsemesi Nazlı Hanım’ın yeni dönemdeki duruşunun ilk işaret fişeklerini yaktı. 7 Şubat hakkında tek kelime etmemesi, Başbakan’a cephe açanlarla aynı kulvarda buluşması çok şaşırtıcı.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN KIZAĞA ÇEKTİĞİ GÜVENLİK BÜROKRATI
Nazlı Hanım bir dönem etkili konumda bulunan bir güvenlik bürokratıyla son birkaç yıldır çok sık görüşüyor. Hatta bu kişiyi her hafta sonu evinde ağırlıyor. Bu güvenlik bürokratı Başbakan Erdoğan’ın kızağa çektiği biri. Ama Nazlı Hanım’ın yazdığı yazılar ve kitaplarının kaynağı bu bürokrat.
Aynı bürokrat belirli internet siteleri üzerinden manipülasyon haberler yaptırıyor. Başbakan ve hükümet aleyhine faaliyet yürütüyor. Bu siteler Nazlı hanımın Başbakan aleyhindeki yazılarını hep manşete çekiyorlar. Bunların varlık sebebi hükümet aleyhine yayın yapmaları ve sürekli olarak Başbakan’a giydirmeleri. Bu tür manipülasyonlara alet olan gazeteciler de haliyle manipülasyonun bir parçası oluyorlar.
BALBAY VE ÖZKAN DA BÖYLE KULLANILDILAR
Mustafa Balbay ya da Tuncay Özkan gibi isimler benzer operasyonlarda böyle kullanıldılar. Şimdi bunun bedelini ödüyorlar.
Bilindiği gibi geçmişte TSK içinden bir grup internet siteleri kurdurup hükümet aleyhine yayınlar yaptırıyorlardı. Benzerlerini başka güvenlik birimleri yapıyorsa, bunun askerin yaptığından ne farkı var. Geçmişte generaller haberleri verip manşete çektirirdi, şimdi bu güvenlik bürokratı aynı şeyi yapıyor. Sivil hükümetin emrinde çalışan bir güvenlik bürokratının hükümet aleyhine faaliyet yürütmesi herhalde bir tek bizde olur. İnternet andıcı davası boşuna açılmadı. O zaman bu güvenlik bürokratının yaptığı TCK’ya göre suç değil mi? Bilmiyorum. Bu konuya hukukçular cevap versin.
28 ŞUBAT’IN MEDYA AYAĞINI TEMİZE ÇIKARTMAYA ÇALIŞIYOR
Ayrıca uluslararası bir operasyon olduğu su götürmeyen ve hedefinde Başbakan bulunan 7 Şubat hakkında nedense Nazlı Hanım olayı tek zaviyeden görüyor. Ama Gezi Parkı’nda hükümeti topa tutuyor. Olabilir. Bir sakınca yok ama 7 Şubat’ta bit yeniği aramaması çok ilginç bir durum.
Nazlı Ilıcak 28 Şubat’ta dik durmuş bir isimdi. 28 Şubat’ta neler döndüğünü en iyi bilenlerin başında geliyor. Aynı Nazlı Hanım rövanş duygusuyla hareket edilmesin deyip 28 Şubat’ın medya ayağını temize çıkarmaya ve Aydın Doğan’ı aklamaya çalışıyor. Nazlı hanım ne yapmaya çalışıyor, anlayan beri gelsin.
BİR GAZETECİNİN HERKESLE ARASI İYİYSE...
Bir gazetecinin herkesle arası iyiyse ortada sıkıntılı bir durum vardır. İktidarı gayri meşru yollarla devirmeye çalışmak, buna uygun yayın yapmak, dezenformasyon yaymak, cuntacılar aklamak bir aydının işi olamaz. Hangi yana baksam, hep sizi görüyorum Nazlı hanım. Bu hayra alamet değil.