"BU ERTUĞRUL ÖZKÖK İÇİN SON MEYDAN MUHAREBESİ!... AYDIN DOĞAN KENDİSİNİ KURTARIR DA ÖZKÖK VE SANDALDAKİLER NE YAPACAK?.... BELKİ DE HEP BERABER!...." FEHMİ KORU ERTUĞRUL ÖZKÖK'E HANGİ GAZETENİN ADRESİNİ GÖSTERDİ?....

Fehmi Koru, geçen nisan ayından bu yana siyasetteki bütün tercihlerinin yanlış çıktığını söylediği Doğan Grubu'nun amiral gazetesi Hürriyet'in sandala çevrildiğini iddia etti. İşte "Son meydan muharebesi" başlıklı o yazı.

Son meydan muharebesi


Ertuğrul Özkök dün şu satırlarla başlamıştı yazısına: "Geçen pazar gününden beri birçok gazeteci arkadaşım aradı. Hemen hepsi endişeyle aynı soruyu soruyordu: / 'Okudun mu?' / Hemen hepsi, o meşum son cümleye dikkatimi çekiyordu. / Hükümete çok yakın bir köşe yazarı, Hürriyet'i ve Doğan Grubu'nu açık açık tehdit ediyordu. / 'Türban konusundaki muhalefetiniz yüzünden basın dışı çıkarlarınız zedelenir.' / Bu cümleyi onun kaleminden ilk defa okumuyorduk. / O nedenle fazla ciddiye de almamıştım. / Ancak dün Başbakan Tayyip Erdoğan'ı AKP Grup toplantısında dinlerken şunu anladım. / O tehdidi ciddiye almalıymışız."


Emin Çölaşan'ı gazeteden kovduktan sonra meydana gelen boşluğu kendisi doldurmaya çalışıyor Ertuğrul Özkök ve üslubu da giderek kovduğu yazarına benziyor. Ancak yukarıdaki satırlar Çölaşan taklidi değil; Cumhuriyet'ten Hikmet Çetinkaya üslubu... Açın Cumhuriyet'i önünüze, okuyun herhangi bir Hikmet Çetinkaya cümlesini ve yukarıda satırlarla bir karşılaştırın...


Kafka'nın bir sabah farklı bir yaratık olarak uyanan Gregor Samsa'sı gibi Özkök; tek farkı, bir gün Çölaşan, başka bir gün Çetinkaya olarak uyanıyor...


Olayı çarpıtması bile aynı.


Adını vermeden geçiştirdiği köşe yazarı kim olabilir acaba? Tırnak içinde aktardığı "Türban konusundaki muhalefetiniz yüzünden basın dışı çıkarlarınız zedelenir" cümlesi üslubuma hiç uymuyor, böyle bir düşünce aklımın ucundan bile geçmediği için üzerime alınmam için de bir sebep yok. Başbakanı en son üç-dört ay önce bir gezisinde gördüğüm, bakanların çoğunu tanımadığım için 'hükümete çok yakın bir köşe yazarı' sıfatı da üzerime tam oturmuyor.


"Pazar günü" diyor Ertuğrul Özkök, 'meşum son cümle' diye anıyor o 'tehdidi'. Acaba yine de benim yazım olabilir mi kast ettiği? O merakla pazar günü burada çıkan yazıma bakıyorum. "Aman canım, bana ne?" diye soran son cümlem değil, ama onunla irtibatlı bir üstteki cümleye takılmış olmalı. Okuyalım: "Sadece bir medya grubuna sahip değil Aydın Doğan, hemen her alanda ekonomik çıkarları var. Bu akılla yola devam ederlerse yalnızca medyadaki itibarları elden gitmiş olmayacak..."


'İtibar' sözcüğünün öne çıkarıldığı bu cümlede, bırakın 'açık açık tehdit' denilmeyi hak eden, herhangi bir 'tehdit' kokusu var mı? Daha önce de defalarca dikkat çektiğim garabet burada kast ettiğim: "Hükümetin sağladığı istikrar patronlara ekstra zenginlik getiriyor; Aydın Doğan'ın gazeteleri ve televizyon kanalları ülkeyi istikrarsızlığa iten yayınlar yapıyor ve bu da patronlarının çıkarlarına aykırı. Bu ne yaman çelişki?"