''BU DÖRT BEYAZ BÜNYEYE ZARARLI; UN, TUZ, ŞEKER Bİ DE ZEKERİYA!

Gazetecilik yaptığı için enselenen gazetecilerden sonra, ilahiyatçılık yapan ilahiyatçılar da eklendi.

Bu dört beyaz bünyeye zararlı: Un, tuz, şeker bi de Zekeriya

Televizyonu bi açtım kardeşim, başta Zekeriya Beyaz, ilahiyat profesörlerinin alayı ekranda... Hayırdır inşallah dedim. Benim bildiğim, ilahiyatçıların 11 ay telefonu bile çalmaz, senede bir ay pide gibi piyasaya sürülür. Seçime günler kala iftar çadırlarında oy toplamak için Ramazan’ı öne mi aldılar acaba?

*
Alır mı alır bunlar.
*
Dinledim tabii biraz, meğer, ilahiyat profesörleri ilahiyatla ilgili mevzular üzerine çalışıyormuş iyi mi... Bak sen şunlara! Allah bilir, arama neticesinde evlerinden Kuran-ı Kerim, İncil, Tevrat filan da çıkmıştır. Halbuki ilahiyatçı dediğin, teksas tommiksle ilgilenir.
*
Üstelik, ilahiyatla ilgilendiği yetmezmiş gibi, nükleer fizikle ilgilenmesi gerekirken, misyonerlikle de ilgilenmiş benim canım Zekeriya Beyaz... Olmuş sana Zekeriya White.
*
Sahte Haham’ı öttür...
Harbi İlahiyatçı’yı sustur.
*
Velhasılıkelam...
Yapılmamış darbenin
düşürülmemiş F16’nın
bombalanmamış caminin
varolmamış suikastın
teşebbüs edilmemiş planın
kurulmamış komplonun
tanışmamış insanların
buluşulmamış toplantının
bulunmamış delilin
yazılmamış haberin
basılmamış kitabın davasına...
Gazetecilik yaptığı için enselenen gazetecilerden sonra, ilahiyatçılık yapan ilahiyatçılar da eklendi.
*
Sıra geldi...
Düşünülmemiş fikir’e.
*
Bilahare?
Sıradan vatandaş olduğu için henüz bi kulp bulunup içeri tıkılamamış, bu yaşananlara rağmen hâlâ kahırdan geberememiş Atatürkçülere.

Yılmaz ÖZDİL / HÜRRİYET