BU DA MEDYAYA DERSİM ANDICI! HANGİ HABERLERE SANSÜR İSTENDİ?
Dersim operasyonu sürerken hükümetin basında çıkan haberlere de sansür uyguladığı ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, medyanın yayınlarından rahatsızdı. Aşiret reislerinin yakalanması gazeteler tarafından “Bütün reisler yakalanacak, Tunceli boşaltılacak, halk sürülecek” şeklinde duyurulmuş, bu da özellikle dış medyada dikkat çekmişti. Yurtdışında Türkiye’de asayişin İspanya kadar bozuk olduğu yönünde haberler çıkması, Dersim olaylarından bahsedilmesi dönemin hükümetini rahatsız etti. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, ‘Riyaseti Cumhur Umumi Kâtipliği’ne 29 Ağustos 1937’de genelge gönderdi.
Yaklaşık 13 bin insanın öldürüldüğü, bir o kadarının da sürgün edildiği Dersim operasyonunun amacını, Şükrü Kaya şu sözlerle anlatıyor:
“Hükümetin programı, adetleri mahdut müsellah asileri ele geçirerek Cumhuriyet Adliyesi’ne tevdi etmek ve orada yol, köprü, mektep, karakol ve kışlalar yaparak bir taraftan Cumhuriyet kanunlarının hâkimiyetini tesis etmek, diğer taraftan da Cumhuriyet’in temin ettiği huzur, refah ve medeniyetten bu zavallı, cahil ve görgüsüz vatandaşları da istifade ettirmektir.”
Şükrü Kaya bu izahatla, medyaya ‘Dersim andıcı’ yayımlıyor.
Gazete sahip ve yöneticilerine iletilen beş maddelik uyarı şöyle:
Dersim havadislerini ve hadiselerini yalnız bu nokta-i nazardan tetkik etmek.
Askeri harekâttan bahsetmemek.
Hükümetin evvelce derpiş etmiş olduğu programın tatbik edileceği ve neticenin yakında kat’iyetle elde edileceği fikrini yaymak.
Müsellahan bu harekete iştirak edenlerden başkaları hakkında hiçbir suretle idareten bir karar alınmayacağını yazmak.
Dersim havadislerini ikinci, üçüncü sayfalara intikal ettirerek vak’ayı hattı layıkına icra etmek.
Seyit Rıza’nın mektubunu kim yazdı?
Devletle bir ara sürgün pazarlığı da yapan Dersim’in manevi lideri Seyit Rıza, beraberindekilerle birlikte idam edildi.
Köşk arşivinde yer alan bir belge de, Seyit Rıza’nın Türkiye Cumhuriyeti’ni Milletler Cemiyeti’ne şikâyet ettiği ve yardım istediği iddiasıyla ilgili. Daha önce de Seyit Rıza imzasıyla İngiltere’ye gönderilen bir mektup ortaya çıkmıştı. Ancak mektubun Seyit Rıza tarafından değil, o dönem Kürt hareketini örgütlemeye çalışan Nuri Dersimi tarafından Suriye’de kaleme alındığı ortaya çıkmıştı.
Milletler Cemiyeti’ne gönderilen mektup için de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Seyit Rıza’nın yazdığına dair kendilerinde kanaat oluşmadığını söylüyor. Mektubun büyük ihtimalle Bedirhanlılar tarafından yazılmış olabileceğini belirtiyor.
Köşk’teki belgelerde yer alan ‘Bay Genel Sekreter’ diye başlayan mektup ‘Dersim Başkumandanı Seyit Rıza’ adıyla bitiyor. Mektupta Kürtlerin telef edildiği, kendi dilleri ile gazete yayımlayamadıkları, kendilerini korumak için silaha sarıldıkları anlatılıyor.
Köşk belgesi: Teslim oldu
Seyit Rıza, 11 Eylül 1937’de güvenlik kuvvetlerinin eline geçmişti. Yargılandığı mahkemeyi yürüten Hatemi Şahanoğlu, Seyit Rıza’nın Erzincan Köprüsü’nden geçerken ‘yakalandığını’ yazar. Bazı kaynaklar da Seyit Rıza’nın devlet yetkilileriyle görüşmek için Erzincan’a çağrıldığını ve gittiğinde tutuklandığını anlatır. O dönemki yazışmalarda ise Seyit Rıza’nın teslim olduğu kaydedilir. Köşk’ten çıkan belge de bu yönde: “Seyit Rıza’nın bizzat Hüseyin ve Batlet oğul Rıza namındaki iki avanesiyle kayıtsız, şartsız ve silahsız olmak üzere saat yirmi ikide Erzincan Jandarması’na teslim olmuş oldukları arz olunur.”
(Radikal)
Yaklaşık 13 bin insanın öldürüldüğü, bir o kadarının da sürgün edildiği Dersim operasyonunun amacını, Şükrü Kaya şu sözlerle anlatıyor:
“Hükümetin programı, adetleri mahdut müsellah asileri ele geçirerek Cumhuriyet Adliyesi’ne tevdi etmek ve orada yol, köprü, mektep, karakol ve kışlalar yaparak bir taraftan Cumhuriyet kanunlarının hâkimiyetini tesis etmek, diğer taraftan da Cumhuriyet’in temin ettiği huzur, refah ve medeniyetten bu zavallı, cahil ve görgüsüz vatandaşları da istifade ettirmektir.”
Şükrü Kaya bu izahatla, medyaya ‘Dersim andıcı’ yayımlıyor.
Gazete sahip ve yöneticilerine iletilen beş maddelik uyarı şöyle:
Dersim havadislerini ve hadiselerini yalnız bu nokta-i nazardan tetkik etmek.
Askeri harekâttan bahsetmemek.
Hükümetin evvelce derpiş etmiş olduğu programın tatbik edileceği ve neticenin yakında kat’iyetle elde edileceği fikrini yaymak.
Müsellahan bu harekete iştirak edenlerden başkaları hakkında hiçbir suretle idareten bir karar alınmayacağını yazmak.
Dersim havadislerini ikinci, üçüncü sayfalara intikal ettirerek vak’ayı hattı layıkına icra etmek.
Seyit Rıza’nın mektubunu kim yazdı?
Devletle bir ara sürgün pazarlığı da yapan Dersim’in manevi lideri Seyit Rıza, beraberindekilerle birlikte idam edildi.
Köşk arşivinde yer alan bir belge de, Seyit Rıza’nın Türkiye Cumhuriyeti’ni Milletler Cemiyeti’ne şikâyet ettiği ve yardım istediği iddiasıyla ilgili. Daha önce de Seyit Rıza imzasıyla İngiltere’ye gönderilen bir mektup ortaya çıkmıştı. Ancak mektubun Seyit Rıza tarafından değil, o dönem Kürt hareketini örgütlemeye çalışan Nuri Dersimi tarafından Suriye’de kaleme alındığı ortaya çıkmıştı.
Milletler Cemiyeti’ne gönderilen mektup için de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Seyit Rıza’nın yazdığına dair kendilerinde kanaat oluşmadığını söylüyor. Mektubun büyük ihtimalle Bedirhanlılar tarafından yazılmış olabileceğini belirtiyor.
Köşk’teki belgelerde yer alan ‘Bay Genel Sekreter’ diye başlayan mektup ‘Dersim Başkumandanı Seyit Rıza’ adıyla bitiyor. Mektupta Kürtlerin telef edildiği, kendi dilleri ile gazete yayımlayamadıkları, kendilerini korumak için silaha sarıldıkları anlatılıyor.
Köşk belgesi: Teslim oldu
Seyit Rıza, 11 Eylül 1937’de güvenlik kuvvetlerinin eline geçmişti. Yargılandığı mahkemeyi yürüten Hatemi Şahanoğlu, Seyit Rıza’nın Erzincan Köprüsü’nden geçerken ‘yakalandığını’ yazar. Bazı kaynaklar da Seyit Rıza’nın devlet yetkilileriyle görüşmek için Erzincan’a çağrıldığını ve gittiğinde tutuklandığını anlatır. O dönemki yazışmalarda ise Seyit Rıza’nın teslim olduğu kaydedilir. Köşk’ten çıkan belge de bu yönde: “Seyit Rıza’nın bizzat Hüseyin ve Batlet oğul Rıza namındaki iki avanesiyle kayıtsız, şartsız ve silahsız olmak üzere saat yirmi ikide Erzincan Jandarması’na teslim olmuş oldukları arz olunur.”
(Radikal)