"BU AYIP HRANT DİNK'E YAPILDI!.." ALPER GÖRMÜŞ'E ÖDÜL VERİLMESİNE ORAY EĞİN NEDEN İTİRAZ ETTİ?

Bu ödülü alan adam ne bedel ödedi? Ne yaptı bugüne kadar? Ne kıymeti var ve ödüllendirilecek başarısı ne?

Bu ayıp Hrant Dink'e yapıldı


Hrant Dink adına verilen ödül ulaştığı adres bakımından gerçek bir skandala dönüştü. Bu basın ayıbının ve Hrant Dink'in anısını kendi rantına çevirmenin aktörlerini ve sürecini size anlatayım...

Bu amatör tiyatroyu kurgulayanlar tabii ki Türkiye'nin liberalleri...
Koreografi dansçılığından çok politik kimliğiyle medyada yer alan Zeynep Tanbay'a aittir herhalde: 'Madem bir Pina Bausch olamayacağım bari eylemlere katılayım diye kendinden söz ettireyim' diyen hanımefendi...
Kostümler herhalde devrimciliğin takım elbiseyi kravatsız giymek olduğunu düşünen Ufuk Uras'ın makasına yakışır...
Son anda Egemen Bağış ve eşi devreye girip kostümleri Vakko sponsorluğunda sağlamadılarsa tabii...
Oyunculuk dersleri için Lale Mansur'dan ala isim bulunabilir mi?
Orkestra varsa bir düdükten ibaret olmalı, dönemine göre sahibi değişen o düdüğü öttürmek de tabii ki Oral Çalışlar'a düşüyor...
Hepsi o gece salondaydı...
Ve sahnede Alper Görmüş... Rol arkadaşı da bir zamanlar Sezen Aksu'nun yanından tanıdığımız 'jön' Ali Bayramoğlu...
Hrant Dink'çilik oynuyorlar sahnede...
Gazetecilikten gelmeyen ve gazetecilikten anlamayan, dahası hayatının hiçbir döneminde gazetecilik yapmamış Ali Bayramoğlu, gazeteciliği fiilen bırakmış ve kıyı kasabasına çekilmiş Alper Görmüş'e 'gazetecilik ödülü' veriyor...
Hain bir cinayete kurban gitmiş bir gazetecinin adını kullanarak kendilerine rol biçiyorlar, pozisyon belirliyorlar ve 'sen, ben, bizim oğlan' kendi kendilerine onun mirasına sahip çıkıyorlar.
Ödülü alan Alper Görmüş'ün ne gibi bir gazetecilik başarısı var ki bir de ödüllendiriliyor...
Gelin sicilini inceleyelim...
Bildiğimiz kadarıyla Görmüş uzun yıllardır medyaya 'dışarıdan' müdahale ediyor. Sakın bir Hasan Cemal gibi dağlarda, bayırlarda, dere tepe düz demeden sokaklarda koşturduğu düşünülmesin...
Yılın büyük bölümünü Kaş'ta geçiriyor. Ev erkeği. Türkiye'ye ve medyaya evinden bakıyor... Ama ahkamda üzerine yok... Yıllardır tek yaptığı şey medyaya akıl vermek.
'Madem sen bu kadar akıllısın, hadi kalk da sen yap bu işi' dediklerinde ne olduğunu biliyoruz: Birkaç hafta çalışabildi, ardından da yalan haber yaptığı için istifa etti.
Yaptığı tek gazetecilik ise kendisine zarf içinde sunulan belgeyi yayımlamak... O kadar... Kaldı ki o belgenin de doğru olup olmadığı hala tartışmalı... Üstelik, yalan haber yapmayı yayın politikası haline getirmiş bir gazetenin de mensubu...
Sen kalk bu adama Hrant Dink adına konulan gazetecilik ödülü ver... Bu terbiyesizlik değildir de nedir?
Eğer belli bir çevreye yaltaklanmışsanız, hiçbir kıymetiniz olmasa, koca bir balondan ibaret olsanız bile o çevre sizi öyle ya da böyle kayırır...
Nasıl ki hiçbir kıymeti olmayan fikirlerini pazarlayan Ali Bayramoğlu'na bu ülkede 'akil adam' muamelesi yapılıyor, Alper Görmüş'e de gazetecilik ödülü verirler... Birbirlerini iyi bulmuşlar...
Ama eğer hiç kimseye yaltaklanmadan, gözünüzü karartıp gazetecilik yapmaya kalkarsanız, rüzgara karşı yürümeye kalkar ve kıbleniz sadece mesleğinizin yüce değerleri olursa da... İşte o zaman bu ülkede yargılanırsınız...
Dahası gazetecilik yaptığınız için hiç kimse sizi el üstünde tutmaz, alkışlamaz, kokteyllerde ağırlamaz, konferanslara davet etmez, madalya takmaz...
Bütün bunlar için başka ilişkiler kurmanız, çeşitli şebekelere biat etmeniz gerekir...
Hrant Dink adına konulan gazetecilik ödülünü de Hrant Dink cinayetinin aydınlanması için en çok emeği sarf edene değil, kendi çevrelerinden herhangi birine verirler.
Nedim Şener 'Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları' isimli çok önemli bir kitap yazdı. Cinayetin izini adım adım sürdü, dezenformasyona, yalana karşı doğruları dile getirdi. Çarpıklıklara dikkat çekti...
Sadece gazetecilik yaptı ve şimdi yaklaşık 30 sene hapsi isteniyor... Sadece kitap yazdığı için hakkında dava açıldı ve Hrant Dink'in katillerinden bile daha fazla ceza isteniyor... Ve bu ödülü ona değil mesleki açıdan hiçbir değeri olmayan, tek taş üzerine taş koymayan adamlara veriyorlar...
Bu ödülü alan adam ne bedel ödedi? Ne yaptı bugüne kadar? Ne kıymeti var ve ödüllendirilecek başarısı ne?
Ama bu tipler böyledir...
Senaryoyu beraber yazarlar, beraber oynarlar ve sonunda da kendi kendilerini alkışlarlar...
Sahneye domates atmak da seyircilere kalmış tabii...


Oray Eğin/AKŞAM