BU AŞK BURAYA KADARMIŞ! GÜLE GÜLE ALTAN AİLESİ ELVEDA BAŞBAKAN!

"Başbakan'ı Çetin Altan'a ödül verdiği için yere göğe koyamayan Altan Ailesi bugün aynı Başbakan'ı yerin dibine batırma yarışı içinde."

Güle güle Altan Ailesi elveda Başbakan

Yer: Aya İrini... Tarih: 1 Şubat 2009... ’Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan isim Çetin Altan. Töreni, oğlu Ahmet Altan da izliyor. Kardeşi Mehmet’le beraber babalarının onurlandırılmasından gurur duyuyorlar.
Ertesi gün Ahmet Altan bilgisayarının başına oturuyor ve ’Çetin Altan ve başbakan’ başlıklı yazısını yazıyor. İlk kez bu ülkenin kaderinin değiştiğini hissettiğini, umutlandığını anlatıyor. Bunun da tek sebebi Başbakan’ın babasına ödül vermesi.

İki sene önce her şey ne kadar güzel, tablo ne kadar muhteşemmiş değil mi?
Çetin Altan’ın büyük bir yazar olarak onurlandırıldığı günlerde, onu onurlandıran otorite başka yazı emekçilerine düpedüz zulüm uyguluyordu oysa. Altan’ın da dostu olan İlhan Selçuk sabahın köründe evinden alınıyordu mesela.

Çetin Altan ise ne bu zulüm hakkında bir çift söz ediyor, ne de bu ödülü almasının zamansızlığını sorguluyordu.

Ne ilginç ki oğulları da değişik kanallardan bu zulüm ortamının fikri altyapısını hazırlıyordu. Ahmet Altan’ın gazetesi birinci sayfasından insanları hedef göstermekten, iktidar sofrasına yem yapmaktan hiç mi hiç çekinmiyordu.

***
Başbakan’ı Çetin Altan’a ödül verdiği için yere göğe koyamayan Altan Ailesi bugün aynı Başbakan’ı yerin dibine batırma yarışı içinde. Başbakan da tepkisiz değil bu şiddete. En son Ahmet Altan’a açtığı 50 bin TL’lik tazminat (artı ceza) davası ipleri kopardı.
Çok net bir kırılma yaşanıyor şimdi.

Çetin Altan söz konusu oğlu olunca ortalığı birbirine katıyor.
Dava haberinin ardından Ahmet Altan’ın ’çok ağır’ yazısını okudum; baktım hala araya ustaca serpiştirdiği cümlelerle zeytin dalı uzatmanın, uzlaşmanın, bir şekilde barışmanın peşinde. ’Bildiğimiz, sevdiğimiz, tanıdığımız Erdoğan’ı geri istiyoruz’ gibi cümlelerle.
Ne yazık ki o güzel günler geri gelmeyecek.

***
Başbakan Erdoğan benim için basındaki pek çok kişiye kıyasla çok daha dürüst ve açık sözlü: En azından nereden geldiğini, kim olduğunu, amacını, niyetini hiçbir zaman gizlemedi. O hep aynı Erdoğan, hep çok net.
Zaten Altan Ailesi’ne ya da diğer liberal yazarlara hiçbir zaman özel bir ilgisi yoktu. Bana kalırsa hayatında bir tane bile Ahmet Altan kitabı almamıştır eline; alsa bile beğeneceğini düşünmem.

Birliktelikleri zoraki ve dönemseldi... Çünkü AKP’nin liberal yazarlarının fikri desteğine ihtiyacı vardı o dönem. Kendi yandaşları kalitesiz ve ikinci sınıf olduğundan, toplum önünde daha etkin görünen, televizyonlara çıkan, adlarını duyuran, o zaman bu kadar yıpranmamış isimlerin AKP’ye desteği bir PR stratejisiydi. Bu isimler de belli çıkarlar ve hesaplar karşılığında bu çalışmaya ortak oldu.

Şimdi buna ihtiyaç yok. Çünkü yüzde 58 her şeyi değiştirdi.
AKP yaptırdığı araştırmalarda ’yetmez ama evetçi’ liberallerin aritmetik olarak hiçbir ağırlığı olmadığını bir kez daha fark etti. Dahası, ’Alevi korkusu’ yaratılarak MHP’lilerin oylarını çekebileceğini gördü.

Anayasa’yı değiştirmek, başkanlık sistemine geçmek için liberallerdense MHP’ye daha fazla ihtiyacı var artık. Giderek muhafazakarlaşan ve sertleşen söylemin karşılığını da alıyor.
’İslam’a sahip çıkalım, karşımızda dinsiz CHP tehlikesi var, Aleviler devleti ele geçiriyor’ propagandası Mehmet Altan destekli ’AB yolu, insan hakları, ileri demokrasi’den daha fazla iş yapıyor.
Liberaller istedikleri kadar Ahmet Altan’a destek olmak için birleşsin, seslerini yükseltsin. Çankaya Yolu’nda bir ’vızıltı’ bu toplum için. AKP’nin bu isimlerle işi bitmiştir, bu aşk buraya kadarmış işte.
***
Bu arada, Çetin Altan da samimiyse önce o ödülü iade etsin.

Oray EĞİN / AKŞAM

MEDYARADAR NOTU: Oray Eğin her ne kadar Çetin Altan'ın ödül töreninde Ahmet Altan'ın da yeraldığını söylüyorsa da gerçek böyle değil...Medyaradar editörü o gün oradaydı ve Ahmet Altan ödül törenine katılanlar arasında yeralmıyordu.